14.05.22 (HİKAYENİN 1. YILDÖNÜMÜ 💙)
GECEYİ KURTARMAK 39* UMUT
***
Sen Benim Şarkılarımsın – Cem Adrian & Hande Mehan
Seni Düşünmek Güzel Şey – Karsu
***
Ben bunu saymıyorum, bakın anlaşalım; bugün 14 MAYIS. 📌
Bölümü bu güne ertelememin bir sebebi vardı (14 Mayıs'a yani). Yıldönümü şeydi falan... Ve tabii, evi misafircikler bastı. Dün ve bugün. Sıradan şeyler yani.
Zaten sen niye düzenlemeyi akşama bırakıyorsun yazarcık? Niye?
Zorum var çünkü. Zor seviyorum. (:
İyi okumalar! 👻
Umarım beğenirsiniz!
***
Kurtuluş'un ela gözlerini üzerimde hissediyordum ama ona baktığımda gözlerimden okunan öfkeyi görmesini istemiyordum. Ayrıca olayı çözmesini de istemiyordum çünkü ben kendim çözmek istiyordum.
"Özel olarak konuşacağız bu konuyu yarın, Rana Hanım ve Derin hanım anlaşıldı mı?" sesi otoriter çıksa da üzerimde bir baskı yaratmamıştı. "Anlaşıldı," dedim derin bir nefes alarak. Hala sinirden yanıyordum.
Derin de itici bir gülümsemeyle tekrarladı beni. "Anlaşıldı."
"Odama bekliyorum, ikinizi de," diyen Kurtuluş bu işin peşini bırakacak gibi görünmüyordu. Ama itiraz etmek istemedim. Zaten herkesin bakışları üzerimdeydi. Onları umursamıyordum fakat Derin'in içlerine düşürdüğü kuşkuyu da haklı çıkaracak değildim.
İnkar etmemiştim ilişkimizi. Kimseyi alakadar etmiyordu.
Kurtuluş yakıcı ela gözlerini üzerimden çekerek arkasını dönerek mutfağı terk ettiğinde Derin'e bakmadan peşinden çıktım mutfaktan. Soyunca odasına sakinleşmek niyetiyle kendimi attım.
Ah, bıraksalardı da canına okusaydım şu şirretin! İçim yanıyordu. Sinirimden bir şeyleri parçalamak istiyordum.
Üzerimdeki gömleği yırtar gibi çıkarırken hızla kıyafetlerimi giymeye çalışıyordum. Aynadan kızarmış yüzümü gördüğümde artık sakinleşmem gerektiğini anladım. Kurtuluş'a bir de böyle saçma sapan bir konu yüzünden sıkıntı çıkarmak istemiyordum.
Çantamı dolaptan aldığımda ardımdaki kapı peşinen açıldı ve ben kimlerin geldiğini anladım. Aptal Derin ve Melahat abla. Onlarda sessizce giyinirken dolabımı kapattım ve kapının önünde dikilmeye başladım.
Kurtuluş odasına çağırmıştı ama önceden ve yalnız başıma girmek istemiyordum. Neyse ki Alican gelip önce Derin'le konuşacağını söylediğinde bende lavaboya girdim, saçlarımdaki tokayı çıkarıp saçlarımı özgür bıraktım.
Ben lavabodan çıktığımda Derin suratı beş karış merdivenlerden iniyordu. Bana ters ters bakmasına alayla gülmekle yetindim, çocuk muydu? "Seni çağırıyor," dedi yarım ağız. Sesindeki ima sinirimi bozmadı çünkü yanlış bir şey yapmamıştım ben. "Belki öpüşüp koklaştıktan sonra seni arabasıyla eve bırakır," dediğinde ona doğru bir adım attım.
Suratının ortasına okkalı bir tokadı hak ediyordu.
"Ağzından çıkanlara dikkat et, yoksa ben seni rezil edeceğim! Kendimi geçtim, patronunun arkasından böyle arsızca konuşarak ancak kendine zarar verirsin. Benden söylemesi." Omzuna boyumun avantajını kullanarak sertçe çarparak yanından geçtim.
![](https://img.wattpad.com/cover/252537720-288-k223641.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEYİ KURTARMAK
Literatura Femininaİlerleyen bölümlerde YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER olacaktır. *** Kurtuluş. Kurtuluş'tu bu. Bu gözleri, benimkilerin aynısı olan bu gözleri nerede görsem tanırdım. Ama öyle değişmişti ki, yüzündeki o haylaz pırıltılardan eser yoktu. Sanki dünyanın dön...