- Ve ben çocukluğuma dair bir şeyleri kaybetmeye başladığım zaman anladım büyüdüğümü.-
Bölüm şarkısı: Radical Face - Welcome Home
* * * *
18. Bölüm - Hatıra
"Kamelya. Eğer biraz daha elimi o şekilde sıkarsan kırılacak."
"Ha?" Kendime gelerek Pusat'a baktım. Sağ kolunu kıvırmış, sırtına dayamış bir biçimde duruyordum.
"Kolum diyorum. Gitti gidecek."
Hızla bırakarak iki adım geriledim. "Özür dilerim Pusat. Ya daldım ya da kendimi kaybettim hatırlayamıyorum."
Kolunu sıvazlayan Pusat gülerek yere oturdu. "Bence ikisi de."
Gözlerimi kısarak bende onun önüne oturdum. "Kolu kırılacak olan birine göre fazla sakin değil misin sen ya. Senin telaşlanıp 'Aaa! Kolum! Aptal kız bırak kolumu!' diye bağırman gerekmiyor muydu?"
"Savunman gayet iyi. Evet bu kesinlikle doğru! Sanırım beni bir ihtimal yenebilirsin. "diyerek tekrar güldü.
Bende gülüşüne alaycı bir gülüşle karşılık verdim. "Dedi küçüklüğünde sürekli bana yenilen genç!"
Küçüklüğümüz... Anılar teker teker zihnime doluşurken kafamı eğerek ellerime bakmaya başladım.
"Ben gittikten sonra ne yaptın?" Bakışlarımı hızla ona çevirdim. O da mı geçmişimizi düşünüyordu?
Gözlerimi kaçırarak gülümsedim. "Ağladım. Hem de çok ağladım." Ona bakarak aynı soruyu ona yönelttim. "Peki ya sen? Sen buradan ayrılınca ne yaptın?"
Omuz silkti. "Seninkiyle aynı."
Rahatsız edici sessizlik olduğunda devam etmeye karar vermiştim. "Ama biliyor musun? O günden sonra bir daha ağlamadım. Senin bir gün tekrar geleceğini biliyordum." Alnımı kaşıdım. "Tabi bu kadar geç değil."
Pusat ayağa kalkarak elini bana uzattı. "Bence bu kadar çalışma yeter. Yemekhaneyi kapatmışlardır ama bahçedeki büfe de hala şansımız var. Gidelim mi?"
Kafamla onaylayarak elini tuttum ve beni çekerek kaldırmasını izin verdim. Sanırım bir takım şeyleri konuşma vaktimiz gelmişti. Çok uzun bir aradan sonra ilk defa baş başa konuşacaktık. Geçmişimizle yüzleşmeye devam edecektik.
"Ajan Ecevit ile aranda sorun mu var?" Düşüncelerimden sıyrılarak ona baktım. "Kapının ardından sesleriniz geliyordu. Daha çok sana bağırıyor gibiydi."
Yüzümü sıvazladıktan sonra askılıktan ceketimi aldım ve giydim. Askıda kalan siyah deri ceketi de alarak ona fırlattım.
"Tamam susuyorum."
"Kusur bakma. Bende bunu düşünüyorum. 'Yanlış bir şey mi yaptım' diye kendime sürekli soruyorum ama bulamıyorum. Kafam allak bullak açıkçası." Antrenman sahasından çıkarak cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı kilitledi.
"Ya çalışmak isteyen olursa? Neden kilitledin?"
"Saat 11'e geliyor. Bu saatte kimse çalışmaz." Nereden bildiğini soracaktım ki zaten kendisi cevapladı. "Sen kaçınca akademiye beni çağırdılar. Bir yıldır senin görevini üstleniyorum Elya."
Vay be! Akademi sandığımdan daha tilki çıktı. Birine bir şey olursa diye elinde yedek mi yapmış. O zaman ben geldiğime göre yedek -yani Pusat- yeniden mi gidecek. Bu...bu çok kötü!
Bahçede rüzgâr serince eserken büfenin içerisine girerek dört tane bulanan masalardan birine oturduk. Pusat bana çay kendisine ise salep almıştı. Ben çayı aşırı biçimde severken Pusat çaydan nefret ederdi. Hadi ama çay sevilmez mi? Sadece bunu için bile küçükken çok dalga geçerdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Geçmişte Kalır mı?
Roman pour AdolescentsDokuz yaşında kaçırılarak bir akademiye kapatılmış, daha sonra kendi başarım ile oradan kaçmıştım. Her şeyin bitmediğinin farkındayken bile normal bir yaşam sürmek için çalıştım ama tekrar en başa döndüm. Üstelik iki ayrı taraf beni isterken, özenle...