GGKM? 又 Bölüm 29

1.7K 165 19
                                    

29. Bölüm - Başarı

Yemekhane boşalmaya başlamasına rağmen önümdeki dikkat çekecek kadar dolu gözüken tabağımda çatalımın ucunu gezdirdim. "Bunları ödeyecekler. Ödetmeliyim. Ama olmuyor! Hep diyorum ama ödetemiyorum!"

"Sakin ol." diye fısıldadı Ulaş. Yemekhaneye göz atarak yeniden bana döndü. "Seni buraya getirme amacım buydu unuttun mu? Sakinleşmelisin."

Sinirle ona baktım. "Söylemesi kolay olmalı. Odamı didik didik edecekler. Ne öğrenmeseydin? Ne eşyalarımı toparlamasaydın?" Durdum ve olacakları düşündüm. Bu daha da öfkelenmeme neden oldu. Çatalımı tabağa sertçe bırakarak arkama yaslandım. "Lanet olsun!"

"Bak" dedi benim aksime sakince, "Önce odanı bazı aletler ile arayacaklar, silah veya ona benzer şeyin olduğunu öğrenmek için. Ama senin şu sinyal bozan şey planlarını yetersiz bırakacak. Kaynağını bulmaya çalışacaklar ve dolabın arkasındaki çıkıntıda o garip aletini bulacaklar. Bu onların beklentilerini daha da üste çıkaracak. Aletle en ince ayrıntısına kadar bakacaklar odanın. Bütün eşyaların karış karış aranacak ve her şey süzgeçten geçirilecek, değil mi?"

Birkaç yüzün bize dönmesini umursamadan güldüm ve alkışlamaya başladım. "Bravo! Nereden tahmin ettin ya? Çok zekisin cidden!" Durarak sinirle ona baktım. "Bu neyime yaracak Ulaş! Olacakları bana anlatmana gerek yok!"

"Bulacaklar. Gizli, fayansın altına sakladığın bölmeyi bulacaklar. Belgeleri orada sakladığını anlayacaklar. Peki devam ettirebilir misin?"

"Bana gelecekler." dedim bende ona uyarak. "Belgelere ne yaptığımı, şimdi nerede olduğunu soracaklar. Belki saklaman için sana verdiğimi bile düşünebilirler."

"Sanmam. Bütün hafta aynı mekânda zar zor durduk. En son ne zaman böyle konuşmuştuk sen hatırlayabiliyor musun? Ben hatırlayamadım da." Tekrar gözlerini yemekhanede dolaştırdı. "O belgeler onlar için çok daha önemli olduğunu anladım Dicle. Tamam, bilgiler ilgi çekici ama çok farklı bir şey olmalı. Tugay Bey'in çıldırmasına neden olacak bir şey."

Kaşlarım hayretle kalktı. "Çıldırdı mı?"

"Bir süredir yönetimi Kaan almış gibi. Sanırım bunun nedeni babasının evinde yatalak olması. Bazıları grip olmuş diyor, bazıları da yurt dışında işe çıktığını. Doğru olan tek şey, ne olduysa bilinmesini istemiyorlar."

"O halde..." dedim elime aldığım çatalı sıkıp gevşetirken, "Sen nereden biliyorsun?"

"Dedim ya, tesadüf."

"İmkânsız. Nasıl?" diye bastırdım. Hiçbir mantıklı açıklaması bulunmuyordu. Bunları nasıl bilebilirdi ki! Öyle bir an da karşısına çıkamazdı tüm bu bilgiler. Uğraşması, didinmesi, çabalaması ve bazı şeylerden fedakârlık etmesi gerekirdi. Tedirgince ona baktım. Nasıl?

"Bu bakışı biliyorum" diye mırıldandı. "Sorun yok, Dicle. Yemin ederim. Dediğim gibi görevlerimi yaparken buluverdim."

Gözüm tabağıma inerken "Umarım öyledir." diye homurdandım. Ulaş'ı son günlerde takip edemez olmuştum. Zaten görevlerimiz yeterince en uçlarda olurken bir de kendisi ortalıktan kaybolup duruyordu.

"Şimdi, gelelim planımıza."

"Plan mı yaptın?" dedim inanamayarak ona bakarken. "Ne ara? Ne ile ilgili?"

Yeni çıkmaya başlayan sakallı çenesini kaşıyarak şirince gülümsedi. "Tamam, en baştan alalım."

-

Odamın kapısına geldiğimde durdum ve gürültüye kulak vermeye çalıştım. Sesleri işiten içeride tadilat var sanardı, orası kesin. Kapının kulpunu sıkıca kavrayarak içeriye girdim. Beklediğim ama yine de şaşırmama neden olan bir manzaraydı. Yatağımın çarşafları sökülürcesine çıkarılmış gibi yere atılmıştı. Onun yanında giysi yığını vardı. Dolabımda ne varsa oraya koymuş olmalılar. Yatağım bir duvara dik şekilde dayalı duruyordu. Şifonyer çekmecenin içinde ne bulmuşlarsa en yakın parkeye konulmuş, ya da daha doğrusu atılmış gibiydi. Yani içerideki görevlileri görmesem bile odam tam bir savaş alanıydı.

Geçmiş Geçmişte Kalır mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin