GGKM? 又 Bölüm 14

3.6K 280 36
                                    

Bir milyon iyiliğin olsa dahi bi' tane yanlışınla yerin dibine sokarlar.

Multimedia Pusat

- - -

14. Bölüm - Akademi

Düğmeye uzunca basarak pencereyi sonuna kadar açtım ve dışarıdaki oksijenin içeri dolmasını sağladım. Yüzüme vuran soğuk temas gözle görülebilirdi. Saatlerde geceye doğru ilerlediği için hava soğumuştu ve ben bu soğuk havayı daha çok seviyordum.

"Dakika bir gol bir, fırsat buldukları her dakika akbabalar gibi başına mı üşüşecekler?" Ecevit abi söylenmeye tekrar başlayınca pencereyi kapayarak arkama yaslandım. İçeriye soğuk hava haricine gürültüde doluyordu ve bu Ecevit abimin sesini duymamda zorluk çektiriyordu.

Kafamı cama yasladım ve gözlerimi kapayarak usulca mırıldandım. "Üstelik onlara hiçbir şey yapmadan öylece bıraktık. Ben yokken neler değişti bilmiyorum ama onların düşman olduğunu sanıyordum."

Ecevit abi homurdanınca Pusat onun yerine söz aldı. "Dediğin gibi sen yokken bir takım kurallar eklendi veya eksildi. Bir nedenimiz olmadığı için onları sorgu haricinde elimizde tutamayız."

"O Kaan budalasını öylece bıraktığımıza hala inanamıyorum. Herif resmen ben arabadan inerken veda etti, bu nasıl bir kural." Ona kızgındım. Ona kızgın olmak için mi kızgındım yoksa özel konularımı hiç tereddütsüz anlatarak oyaladığım için mi bilemiyordum, ikilemedeydim.

"Ona Kamelya'mdan bile bahsettim." diye mırıldanınca ani fren sesiyle öne savruldum. Bu sefer emniyet kemerini takmamıştım ve eğer Kaan yanımda olsaydı ona koca bir kapak hareketi çekeceğimden emindim. Takmak çocukcaymış...

"Ona ne ara kişisel konularını anlatacak kadar güvenir oldun Ajan Kamelya?" İşte şimdi sinirlendiğini anlayabiliyordum. Ruh hali keyifli ise ismimi kısaltırdı, öfkeliyken ise tam tersi ismimi uzatmaya bayılırdı. Benim için endişelendiğini biliyordum, bilgilerimi hemen kendi akademisinin lideri ile paylaşacaktı lakin bu sefer benim hiç suçum yoktu ki, tüm bunlar olabildiğince Kaan'ın dikkatini dağıtmak ve geldiklerini fark etmemesini sağlamaktı. İşe yaramıştı sonuçta, kazasız belasız çekip gitmiştim.

Ecevit abi, "İn." diyerek soluduğunda ona inanamayarak baktım ve doğrularak sürücü koltuğuna yaklaşmaya çalıştım. "Ne? Yolda mı bırakacaksın beni?"

"Saçmalama Kamelya. Akademinin bahçesindeyiz."

Pencereden dışarıya bakmayı akıl ettiğimde haklı olduğunu gördüm. Yalnız...otoparkta değil de bahçenin ortalarındaydık. Sanırım park etmesine fırsat vermemiştim. Araban indim. Karşımda biraz şatolara anımsatan biraz da modern lüks binalara benzeyen harikulade bir yapı vardı. Arsa o kadar büyüktü ki akademi 10'dan fazla bölümden oluşuyordu. Bunların başında atış alanı, antrenman sahaları, yurt binaları ve ana merkez gibi önemli alanlar vardı. Akademiden dışarıya dört ayrı kapıdan çıkılabilirdi. Bahçe inanılmayacak derecede büyüktü ve şu an da ön bahçe normalinden daha kalabalık sayılırdı.

Bize dönen bakışlar yakaladığımda gözlerimi kıstım. "Bunlarda ne kadar meraklı."

Ecevit abi bana kısa bir bakış attıktan sonra bahçenin orta tarafına doğru yürümeye başladı. Arkasından bakakalmıştım, beni öylece bırakıp gitmesine alışık değildim.

Omzum sıvazlanmaya başlayınca elin sahibine döndüm. "Sadece senin için endişe ediyor. Bilirsin, tehlike..."

"Sanki olmayan şey de." diye söylenmeye başladığımda aklıma şimşek hızı gibi beliren şeyle kaygılanmam bir oldu. Pusatta bunu fark etmişti ki sorarcasına bana baktı.

Geçmiş Geçmişte Kalır mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin