9. Bölüm

648 45 4
                                    

2017

Güneş

Salih İstanbul'a gelmişti ama daha görüşememiştik. Ben neredeyse Koçovalı'ların kızı gibi olmuştum. Bu sorun değildi asıl sorun benimde onlara alışmam. Salih ne yapacak bilmiyorum ama umarım kimsenin canına kıymazdı.

Salih'in attığı konuma doğru gidiyordum. Bahçeli bir eve geldiğimde arabadan indim. İki sene olmuştu görmeyeli. Kapıyı çaldığımda kapıyı Medet açtı.

"Medet!"

"Yengem nasılsın?"

Medet'e sarılmış içeri girmiştim.

"Sizi çok özledim be Medet."

"Bizde seni özledik özellikle abim. Hadi bahçede seni bekliyor."

Medet'e gülümseyerek bahçe kapısına doğru ilerledim. Bahçeye çıktığımda arkası bana dönük sandalyede oturuyor sol ayağını sallıyordu. Saçlarını yine geriye doğru yatırmış üstünde sevdiği kırmızı takımı vardı. Etrafta kimse var mı diye bakmış Salih'e doğru ilerlemiştim.

"Salih?"

Salladığı ayağı durmuş hızla ayağa kalkıp bana döndü.

"Güneşim!"

İkimizde hızla yürüyüp ortada buluşup sarıldık. Hasret kaldığım kokuyu içime çektim.

"Çok özledim seni."

"Onu birde bana sor kızıl güneşim."

Sakallı yanakları okşarken kavuşmanın hasretiyle ağlamaya başlamıştım.

"Ağlama yeşil gözlüm."

"Bir daha böyle ayrı kalmayalım Salih."

"Bir daha olmayacak."

Yanağımı okşarken gülümsedim. Daha fazla dayanamayarak Salih'i kendime çekip öptüm. İki yılın hasretiyle kavuşan dudaklarımız özlemini gidiyordu. Nefes almak için çekildiğimizde Salih bana sarılıp kafasını boynuma gömdü.

Bahçede oturduktan sonra ne yaptığımı anlattım. Okulun üçüncü senesine girmiştim. Koçovalı'ları da anlatmıştım. Onlara alıştığımı söylememiştim çünkü biliyorumdum kavga çıkacaktı ve biz daha yeni kavuşmuştuk. Onların ne yaptığını sorduğumda üstü kapalı bir şeyler demişti.

Akşam yatmaya gittiğimizde kocamla özlem gidermiş şimdide çıplak göğüsünde uzanıyordum. Karnında yaraları görünce kafamı kaldırıp iyice inceledim.

"Bunlar ne?"

"Güzelim boşver."

"Ne demek boşver! Dön sırtına bakıcam."

"Güneş!"

"Dön dedim!"

Sırtını gördüğümde ağzımı kapatmış yer yer kurşun ,çiziklere bakmıştım. Yaraları ellediğimde gözlerimden akan yaşlarla bulanıklaşmıştı.

"Acıyor mu?"

"Artık acımıyor."

Bana döndüğünde göz yaşlarımı silmişti kendine çekmiş sarılmıştı.

"Ağlama geçti artık."

Ağlama dediysede bir saat boyunca ağlamıştım. Salih bir ara kalkmış odadan çıkmıştı. Geri geldiğinde elinde iki bardak vardı.

"Ballı süt yaptım."

Bu haline güldüğümde elindeki sütü alıp içmiştim. Süt uykumu getirdiğinde Salih'e sarılıp uyumaya başlamıştım.

"İyi uykular sevgilim."

Salih'in sesiyle iyice sarılmış göğsüne öpücük kondurmuştum.

"Sanada Vartolu."

<•••>

Perestiş -Salih KoçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin