18. Bölüm

561 38 1
                                    

2019

Güneş

Akşam Salih ile arabaya binmiş İdris babanın yanına gidiyorduk. Eve geldiğimizde kapıda bizi bekliyordu. İdris Salih'in kucağındaydı. İdris babanın yanına gidip elini öptüm. Bana sarıldığında ağlamaya başlamıştım. Bebeğimizi kucağına aldığında öpüp koklamış kucağıma vermişti. İçeri girdiğimde Sultan anne gülümseyerek yanıma gelip sarılmıştı. Bebeği kucağına alıp koltuğa oturdu. İçerden gelen Kahraman'ı görünce gülümsedim. Beni gördüğünde oda gülümsemişti. Sarıldığımızda teşekkür etmişti.

Akşın ve Karaca çay servisi yapıyorlardı. Sena yanımda İdris'i seviyordu. Erkekler dışarda oturuyorlardı. İçeri Yamaç girmiş ceketini almıştı. Sena ile konuştuktan sonra gitmişti.

Biraz daha vakit geçtikten sonra Yamaç'ın vurulduğunu duymuş hastaneye gitmiştik.
Hastaneye Selim getirmişti. Yamaç ameliyattan çıktığında abilerde mahaleye gitmişti ortamı düzeltmek için, yanlarına Salih'i de almışlardı.
Yamaç uyanmış normal odaya alınmıştı kardeşleri teker teker girmiş görüşmüşlerdi. Sena başında duruyordu. Bizde eve gitmiştik. Sultan anne bir şeyleri toplamaya başladığında hepimiz ona bakmaya başladık. Karaca dayanamamış sormuştu.

"Babaanne ne yapıyorsun?"

"Toplanıyorum. Evime gidicem. Sizde hazırlanın."

Eşyaları toplamış Çukur'a gitmiştik. Bahçeye girdiğimizde eve bakıyorduk. Evin her yeri kurşun izleriyle doluydu. Sultan anne içeri girdiğinde kapıda durdum kaç aydır bu evde kapalı kalmıştım. Derin nefes alıp içeri girdim. Her yer dağınıktı.

"Güneş kızım."

Sultan anne bana seslendiğinde ona bakmıştım.
"Önce İdris için bir odayı düzenleyelim sen onu yatır daha sonra hep beraber salondan başlarız."

Kafamı salladığımda içerden ses geldiğinde Karaca ve Akşın'ı arkama aldım. Sultan annede benim önüme geçti. İçerden Yıldız çıkmıştı.

"Ben bir yerden başlayım dedim."

Sultan anne kaşlarını çatmıştı.

"Sağol."

Karaca Sultan anneye seslendiğinde kapıdan çıkıp dışarı baktık. Mahalledeki kadınlar ellerinde temizlik malzemeleriyle geliyorlardı.

İdris'i yatağa yatırıp etrafına yastık koydum. Aşağıya inerek kadınlara yardım etmeye başladım.

Evi eski haline çevirmiştik. Sultan anne yanıma geldiğinde İdris'i koltuğa yatırdım.

"Bahçede konuşalım mı?"

Bahçeye çıktığımızda konuşmasını bekliyordum.

"Salih'in annesi Mihriban yıllar önce Salih bebekken kapıma geldi. Al çocuğumu babasıyla büyüsün dedi."

İç çekmiş kafasını eğmişti.

"Şaşırmıştım bir şey demeden Paşa gelip Mihriban'nı alıp götürdü. Ben istemedim kedimden olmayan çocuğa bakamazdım. Eğer alsaydım kendi çocuklarım gibi aynı şekilde davranmazdım. Biliyorum. Bende Paşa'ya gönder dedim gerisiyle ilgilenmedim. Başına gelenleri bilmiyordum."

Bana dönüp ellerimden tuttu.

"Ben Salih'i almayarak büyük bir hata yaptım. O hata Kahraman'nı alabilirdi. Senin sayende evladımı kaybetmedim Güneş. Hepimizin hataları var sende geldiğinde yalan söyledin ama hepimiz bedelini ödedik. Eğer kabul edersen Salih'le burda bu evde kalın."

Şaşırmıştım. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum.

"Sultan anne ben hiçbir zaman birisine anne demedim. Hatırlarsan sanada çok geç demeye başladım çünkü sen bana kızınmışım gibi davrandım. Ben seni annem yerine koydum. Hepimizin hataları günahları var. Ben bu evde kilerde altı ay gün yüzü görmedim. Bedelini ödedim mi bilmiyorum. Ben kalmak isterim ama Salih'e sormadan bir şey demek istemiyorum."

Yanağımı okşadığında ikimizinde gözleri yaşlıydı. İdris ağlamaya başladığında içeri geçmiştik.

<•••>

Perestiş -Salih KoçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin