27. Bölüm

335 21 1
                                    

2020

Salih

Medet ile Almanya'ya gitmiştik. Bir flaş mı ne varmış onu bulmam lazımdı.

Soğuk havayı içime çektim. Yanımda Medet soğuktan tir tir titriyordu.

"Abi bir yere gidip otursak mı? Soğuktan götüm dondu."

"Aman Medet ya yürü yürü."

"Abi biz İngilice ya da Almanca bilmiyoruz. Yenge olsaydı o bize tercüme ederdi."

"Ederdi be Medet. Mahşallah her sene yeni bir dil öğrenmeye çalışıyordu, gerçi öğreniyordu da."

Özlemle iç çekmişti, iki gün olacaktı ama ikisi de burnumda tutuyorlardı.
Medet ile yürümeye başlamıştık. Önümüzdeki adam türkçe konuştuğunda Medet'le bakıştık. Adamı takip etmeye başlamıştık. Adam bir kafeye girdiğinde yanına yaklaşmıştım.

"Selamın Aleyküm."

Adam kaşlarını kaldırıp bakmış sonra gülümsemişti.

"Aleyküm selam. Türk musunuz?"

"Evet Türküz."

Adamın yanına oturmuş önce havadan sudan konuşmuş daha sonra da bulmak istediğim adamı söylemişti. Tanıdığını yardım edeceğini söylediğinde sevinmiştim.

Güneş

Salih beyimiz yine gitmişti. Bu adam sürekli gidicek miydi?

Yani tamam babasının katilini bulmaya çalışıyor ama... Of ne biliyim ya.

İdris'i uyuttuktan sonra aşağıya inmiştim. Sultan anneler  aş evine gitmişti. Evde Karaca ve ben vardık.

Salona geçip Karaca'nın yanına oturdum.

"Uyudu mu küçük bey?"

"Uyudu ablası. Kahve içer misin?"

"İçerim, yapayım mı?"

"Sen otur ben yaparım."

Mutfağa geçip kahveleri yapmıştım. Salona geçip tekrar oturmuş kahvelerimizi içmeye başlamıştık.

"Karaca?"

"Efendim yenge?"

"Bir değişiklik yapalım mı?"

"Nasıl bir değişiklik?"

***

"Yenge ya oldu mu sence?"

"Oldu hemde çok güzel oldu?"

Karaca'nın yeni saçlarına bakerken gülümsüyordum. Kahkül kesmişti. Saçlarını okşayıp aynadan Karaca'ya gülümsedim.

"Hadi sıra sende."

Kuaför koltuğuna ben oturduğumda nasıl bir model istediğimi söyleyip arkama yaslandım.
Saçlarımı omuzlarımın üstünde kestirmiştim.
Beklentiyle Karaca'ya baktım.

"Yenge çok güzel oldu. Çok yakıştı."

"Oldu mu ya? Bir tuhaf hissediyorum."

"Yıllardır uzun saçlı olduğun için normaldir."

Kuaförden çıktığımızda, İdris'i mahalleye yakın parka götürmüştük.

İdris'i salıncakta sallerken Karaca salıncak demirine omzunu yaslamıştı.

"Keşke Akşın da yanımızda olsaydı. Çok özlüyorum."

"Bende özlüyorum."

"Yine aramızdan gidicekler olacak değil mi? Yüzümüz gülmeyecek."

"Hayat bu Karaca, ne olacağı belli olmaz."

"Sana bir sır vereyim mi yenge?"

Kafamı salladığımda merakla Karaca'ya bakıyordum.

"Biz Koçovalı'yız bize mutluluk yazılmamış.
Ve sende artık bir Koçovalı'sın."

<•••>

Perestiş -Salih KoçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin