23. Bölüm

400 25 0
                                    

2020

Karaca

Herkes yattığında yatağımdan kalkıp sessizce kapıdan çıktım.Aşağıya kilere inip camdan dışarı çıktım bahçe tellerinden yırtık olan yerden atladım. Sokaklardan hızla yürüyerek Akın'ın kadınların için açtığı atölyeye girdim. Yaptıkları bibloyu elime alıp incelemeye başladım. Alt kısımı çektiğimde çıkmıştı kapak gibi bir şeydi. Elimde kalan diğer parçanın içinde küçük bir boşluk vardı. Tam uyuşturucuların sığacağı bir yerdi.

Dışarıdan ses geldiğinde pencereden baktım Akın ve Kutay konuşuyorlardı. Hızla merdivenlerden indim kapının arkasına saklandım. İçeri girdiklerinde bende hızla kapıdan çıkıp koşmaya başladım. Arkamdan Akın ateş ettiğini duydum.Sokaktan sağa dönünce açık bir pencere bulup tırmandım ayakkabılarımdan bir tanesini düşürmüştüm. Tezgahın arkasına saklandım ışıklar açılınca sıçrayıp mahallenin fırıncısı Ahmet amcayı gördüm.

"Karaca kızım?"

"Abimden kaçıyorum yerimi söyleme olur mu?"

Cevap vereceği sırada kapı çalmıştı,kafamı eğip sakladım.Ahmet amca kapıyı açtığında içeri Akın girmişti.

"Hayırdır Akın oğlum?"

"Bir fare arıyorum da. Sen bu saatte ne yapıyorsun?"

"Sabah sabah yediğiniz ekmekler poğaçalar kendi kendine olmuyor."

"Kolay gelsin Ahmet amca."


Yerimde doğrulduğumda Ahmet amcaya gülümsemiş teşekkür etmiştim. On dakika sonra bende çıkmış eve koşmuştum.Sessizce odama girdiğimde direk kendimi yatağa atmış uyumaya başlamıştım.

Güneş

Sabah kahvaltıdan sonra Damla ile Karaca'nın dün başına gelenleri dinliyorduk.

"Karaca dikkat etmen lazım vurula bilirdin."

"Bir şey olmadı ama Güneş yenge."

"Peki o bibloların içine uyuşturucu mu koyuyor? Emin miyiz?"

"Eminim Damla yenge kendi kulaklarımla duydum."

"Peki şimdi ne yapıyoruz?"

"Sen bir şey yapmıyorsun Güneş."

"Neden?"

"Sen oğluna bak biz hallederiz."

Sinirle iç çektim,bu haline kahkaha atmışlardı.

Birkaç gün içinde Damla ve Karaca Akın'ın teslimat zamanını öğrenmişlerdi. Mallar mahalleden çıkmadan Karaca'nın arkadaşlarıyla beraber uyuşturucu yerine boncuk koyacaklardı.
Karaca'yı gördüğümde yanına gittim.

"Karaca!"

"Efendim yenge?"

"Bugün gideceksin değil mi?"

Kafasını sallarken evet demişti.

"Dikkat et olur mu?"

Karaca gülümseyerek bana sarılmıştı,bende kollarımı ona dolayıp sarılmasına karşılık verdim.

"Sana bir şey olmasını istemiyorum."

"Merak etme Kırmızı zambak dikkat edeceğim."

"Kırmızı zambak?"

"Tam sana göre."

"Öyleymiş Karagül."

Birbirimize gülümsemiştik. Gözlerim dolmaya başladığını hissettiğimde boğazımı temizledim.

"Ben İdris'e bakayım."

Akşın'dan sonra geriye kalan bir Karaca vardı. Onunda başına bir şey gelmesini istemiyordum.

İdris uyandığını gördüğümde gülümseyip kucağıma aldım.

"Oğlum. Baba için fotoğraf çekilelim mi?"

İdris üstünü değiştirip oğlumla selfi çekmeye başlamıştık. Aralarından birisi seçmiştim, fotoğrafçıdan çıkarmak için İdris'le dışarı çıkmıştık.Fotoğrafı çıkartmış oradan İdris'i parka götürmüştüm.

<•••>

Perestiş -Salih KoçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin