16. Bölüm

589 42 3
                                    


2019

Güneş

Yemyeşil bir alandaydım. Akan suyun sesinin huzuruyla gözlerimi kapatmıştım. Ayaklarım çıplak, dökülmüş yapraklara basıyordum. Her adımda çıkan yaprak hışırtısı beni rahatlatıyordu. Gölün kenarındaki taşa oturdum. Ayaklarımı suya soktum. Ilık suyla kafamı geri atıp gökyüzüne baktım. Güneş'in parlaklığıyla gözlerimi kıstım,hafif araladığımda masmavi gökyüzü bana gülümsüyordu. Kendi kendime kıkırdadığımda arkamda iki farklı kahkaha duydum. Kafamı çevirip baktığımda Salih ve bir erkek çocuğu gördüm. Yanlarına ilerlemeye başladım. Erkek çocuğu bana bakmıştı gülümsemiştim.

"Anne!"

Koşarak bana gelirken gülümseyip yere çömelmiştim. Kollarını boynuma dolayıp sıkıca sarıldı.

"Oğlum!"

Salih gülerek yanımıza gelip ikimize birden sarıldı. Salih'e baktığımda yanağımı okşadı.
Salih ortadan kaybolunca kucağımdaki oğlumla etrafa bakındım.

"SALİİİH!"

Bağırdığımda kendi çevremde dönüp Salih'i arıyordum. Kucağımda ki oğlumda kaybolunca ellerim iki yanıma düştü.

"Oğlum!"

Gözyaşlarım akmaya başlarken etrafımda dönüp duruyordum. Kulağıma Salih'in sesi geldiğinde dizlerimin üstüne düşmüştüm.

"Sizi kurtaracağım sevgilim. Dayanın!"

Sıçrayarak uyandığımda Salih'i bir kez daha ne kadar özlediğimi anlamıştım. Gözyaşlarımı akarken karnımı okşuyor ,oğlumla konuşuyordum.
Son ayıma girmiştim ağrılarım oluyordu. Bu yer yatağı rahat olmadığı için belim ağrıyordu ayrıca uykusuz kalıyordum.
Şişmiş ayaklarımı ovalamaya çalışıyordum,karnımın izin verdiği kadar. Belimin, ayaklarımın, uykusuzluktan ağrıyan başımdan ağlamaya başlamıştım. Çok sıkılmış,bunalmıştım.

Çıkmak istiyordum.

Salih gel artık.

Ama günahlarımın bedelini ödüyordum.
Salih'le Medet beni bulduğunda saftım. Sonra adam öldürdüm,insanları kandırdım. Bunların bedelini ödüyordum. Ben bunları yaşıyorsam Salih ne haldeydi kim bilir. Canı yanıyor muydu acaba. Artık sesinide duymuyordum.

Ayağa kalkıp daracık alanda ileri geri yürümeye başladım hareket etmem lazımdı. İçeri Karakuzulardan birisi girmiş yemeğimi bırakıp gitmişti. Sandalyeye oturup yemeğimi yemeğe başladım. Kapının önünde duran iki kuzunun konuşmasını duydum.

"Kahraman Koçovalı uyanmış mı?"

"Uyanmış. İşini bitirmek için gitmişler  ama hastaneden çoktan çıkarmışlar."

Uyanmıştı göz yaşlarım akarken kaybettiği karısını ve oğlunu hatırladım. Uyanmıştı ama ailesini kaybetmişti. Bir Akşın vardı ama onunda psikolojisi iyi değildi biliyordum.

Daha ne kadar kalıcaktım bilmiyordum ama artık çok sıkılmıştım.

<•••>

Perestiş -Salih KoçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin