NEMESIS

479 50 44
                                    

...

Jennie kısa sporcu şortunu düzeltti ve aynada kendini inceledi. Üstündekileri giymeye emin olunca makyaj masasındaki tarakla saçını yukardan bir at kuyruğu yapmaya yeltendi.

Tokayla ikinci kez tur attığında sevgilisi yeni uyanmış uyuşuk adımlarla yanına gelmiş ve açıkta kalan boynuna uzun bir öpücük bırakmıştı. Jennie hafifçe gülümsedi. "Günaydın." Saçını toplamayı bitirip arkasında kalan sevgilisine döndü ve kollarını boynuna doladı. "Daha yarım saatin vardı, ben mi uyandırdım?"

Lisa alnını onun alnına yaslayıp olumlu anlamda başını salladı. "Bana yarım saat borçlusun." Cümlesi bittikten sonra karşısındaki küçük bedenin beline kollarını sarıp onu kendine daha fazla çekti. "Koşuya gideceksin demek."

Jennie başını olumlu anlamda salladı. "Çok uzadı ilan meselesi, gideyim artık."

Lisa kıkırdadı. "Jennie Kim ve rutinlerini bozma süresi." Çok bilmiş bir ifadeyle küçük kızın dudaklarına uzanıp kısa bir öpücük bıraktı ve hazırlanmak için ondan ayrıldı.

Yarım saat sonra ikisi birden evden çıktı, Jennie sahile kadar hiç bir şey düşünmeden yürüdü ve sahile geldiğinde paniklememeye çalışarak akıllı saatini açtı.

Kulaklığındaki müziğin sesini de sonuna kadar açıp, pek de yavaş olmayan bir tempoyla koşmaya başladı.

Müziğine inat, zihninde gördüğü rüyadaki ses dönüp durdu. Şarkının yüksek notası geldiğinde, bastırmak ister gibi daha çok bağırdı kız kardeşinin sesi. "Çaldığın hayatım iyi hissettiyor mu?"

Jennie duymazdan geldi, daha da hızlı koştu ve sabah rüzgarının gözlerini kapatacak kadar sert bir halde yüzüne çarpmasına izin verdi.

Çalma listesindeki sakin şarkı bitip, daha yüksek tempolu şarkıyı duyduğunda, zihnindeki sesten kurtulacağını düşünerek kısa süre sevindi.

Ama ses susmadı, devam etti. "Kandırmaktan iyi yaptığın bir şey yok değil mi?"

Jennie yine duymadı, daha da hızlı koştu. Ayaklarının yere değmesini hissetmeyecek kadar hızlı koştu. Ses devam ettikçe o hızlandı, sanki koşarak ondan kaçabilirmiş gibi.

Sahilin sonuna alışılmadık kadar hızlı yaklaştığında, ses beyninin içinde olabilecek en yüksek seviyede tekrar ediyor, genç kız avuçlarını sıkmış tırnaklarıyla avuç içlerini yaralıyordu. Delirmek üzereydi, artık rüzgarın tüm cildini acıtacağı kadar hızlı koşuyordu ve sesi susturamıyordu. Tüm bedeni ter içinde kalmış, çok kısa sürede yorulmuştu. Jennie sesi susturup, kendine gelmek istedi. Yapamadı, aklına sadece durmak ve nefeslenmek geldi.

Zemine çok az değmiş ayaklarını yavaşladı ve zihnindeki başını ağrıtan ses kısılmaya başladı. Jennie ancak o zaman avcundaki kanı, cildinin beyazlığını ve yanmasını, boğazındaki kuruluğu ve ter içinde kalmış kıyafetlerini fark edebildi.

Ellerini dizlerine koydu ve derin derin soluklanmaya çalıştı. Boğazı her nefeste çok acıyor, kısılan ama durmayan ses kendine gelmesini engelliyordu.

Bu saçmalığa son vermek adına gözlerini kapattı ve derince bir nefes aldı. Ses kesildi. Jennie omuzlarından büyük bir yükün kalktığını hissederek nefes verdi ve gözlerini açtı. Açtığı an, kapattığında yere bakan gözleri o yazıyla karşılaştı.

KAYIP ARANIYOR!

Tüyleri diken diken oldu, gözleri istemsizce ilandaki fotoğrafa kaydığındaysa tamamen nefesi kesildi. Kardeşinin neşeyle gülen gözlerine korkuyla baktı ve soluğunun kesildiğini fark ettiğinde, nefes almaya çabaladı. Biri boğazını sıkıyormuşcasına zorlandığında, gözlerini fotoğraftan alıp etrafa bakmayı, düzelmeyi istedi.

Başını kaldırıp önce duvara baktı.

Bütün duvarda aynı ilanlar asılı, tek bir boşluk bile kalmayacak şekilde kaplanmış.

Genç kızın gözleri artık hiç bir şey görmek istemiyor, sadece nefes almak istiyordu. Gözlerini sıkıca yumdu ve soluklanmayı denedi, ancak kesilen ses yüksek tempolu rock şarkısını aştı ve yine kulaklarına doldu. Fakat bu sefer kelimeler farklıydı. "Benden kaçabileceğini mi sanıyorsun?"

Jennie artık dayanamıyordu, ağzını açıp konuşursa, cevap verirse nefes alabileceğini düşündü. Ancak dudaklarını araladığında sadece çığlık atabildi. Tiz sesi bütün sahili durdururken, zihnini aşıp kulaklarını zedeleyen kız kardeşi bu sefer küçük çaplı bir kahkaha attı.

Jennie hem korkuyor, hem giderek sinirleniyordu. Tekrar koimaya başladı. Gözlerini açmadan, bir an bile yavaşlamadan deli gibi koşmaya başladı.

"Hayatımı senden geri alacağım"

Kanayan avuç içlerinden küçük damlalar, Jennie koşarken bazen yere damladı bazense genç kızın çıplak bacaklarına düşüp ayaklarına doğru yol çizdi.

"Hırsız! Bana ait olanı alacağım!"

Artık sahilin sonu geldiğinde, Jennie bunun farkında değildi. Durmadı, koşmaya devam etti. Uçuruma yaklaştığını fark etmeden koştu.

"Seni öldüreceğim!"

Jennie ayağına takılan taşla yüz üstü yere düştüğünde, acıyla inleyecek fırsat bile bırakmamıştı kız kardeşi. Düşer düşmez başı sızlamaya başlamış, saçlarının arasından boynuna inen sıcak sıvıyı hissetmişti.

Gözlerini biraz da olsa açmayı denedi, telefonunu alıp yardım istemek istedi. Ama gözlerini açtığı an karşısında gördüğü kız kardeşi, yine olduğu yerde dona kalmasına sebep oldu.

Öfkeli bakışlarla yerde yatan bedenini izliyordu. Acımasız suratında tek bir mimik bile yoktu. "Sende üzüleceksin, öfke besleyeceksin."

Yerdeki bedenin bilinci giderek kayarken, gözleri de tamamen kapandı ve kız kardeşiyle baş başa kaldı.

...

Jennie düzenli bir şekilde çalan bip sesi ile uyandığında, göz kapaklarının hiç bu kadar ağır olmadığını düşündü.

Uzun bir süre gözlerini açmak için çabaladı. Sonunda Lisa bu çabasını fark edip oturduğu koltuktan kalktı ve sevgilisinin yattığı hastane yatağına oturdu. "Jennie? Güzelim..." Son kelimesindeki endişe anlaşılmayacak gibi değildi.

Jennie hafifçe gözlerini aralamayı başardı ve güvenli alanını görür görmez doğrulup ona sarılmak için hamle yaptı. Hareket ettiği an kemiklerine giren ağrıyla inledi.

Lisa ona engel oldu ve tekrar yatırdı. Elleri arasındaki küçük beden, konuşmaktan çok sayıklayarak söyledi. "Onu gördüm."

Kaküllü kız sevgilisinin başucuna oturup onu sımsıkı sardı ve saçlarını okşadı. Jennie olanları hatırlamaya başladıkça ona daha sıkı sarıldı ve gözyaşlarını engellemeye çalıştı.

Biraz durdular, Lisa her zamanki gibi onu sakinleştirdi. Yine ne olursa olsun, güvenli alanında Jennie'nin umrunda değildi. "Babama haber verdin mi?"

Lisa gerildi. Yutkundu ve bir kaç uzun saniye kelime seçti. Kollarındaki beden, neden konuşmadığını anlamak istedi ve başını ona çevirdi. Lisa ona dönen yüzüne küçük bir öpücük bıraktı ve her zaman olduğunun aksine bu sefer Jennie'yi gerdi. "Jennie, Daphe bulundu. Baban onun yanında."

...

Nasıldı?

nemesis || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin