NEMESIS

331 37 19
                                    

...

Bilinmeyen numara:
Selam...
Bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim, aynı sınıftayız ve tek aktif olan sendin
Bazı derslerde verilen reçeteleri kaybettim ve yarın onlara ihtiyacım var

Daphne:
Selam
Aynı sınıftaysak yarın birlikte kullanırız, şu an atamam
(Görüldü)

"Kim yazdı bu saatte?"

Daphne yanında uzanan uykulu kıza baktı ve hafifçe gülümseyerek. "Kurstan birisi." Dedi ve eğilip kızın alnına bir öpücük kondurdu.

Doğruldu. "Su almaya gidiyorum, ister misin?"

Kız olumsuz anlamda mırıldanıp gözlerini kapattı ve huzurlu uykusuna döndü.

Daphne karanlıkta dikkatli hareketlerle doğruldu, bu evin en sevmediği yanı eşyaların fazlalığı yüzünden habire takılıp düşmesiydi.

Komodindeki telefonunu aldı ve feneri yakmaya yeltendi, şarjı bitmişti.

Karanlıkta etrafı yoklayarak çekmeceyi aradı. Bir kaç saniye sonra bu iş saçma sapan bir hal aldı, Daphne yerde inatla etrafı yokluyor ve çekmecesini arıyordu. Sonunda doğru yerde aramayı akıl etti ve nasıl olduysa tek seferde açmayı da başardı.

Bir zor kısım daha. Karmakarışık ıvır zıvır çekmecesinde fenerini bulmak. Bir, bilemedim iki dakika sonra onu da başardı ve sessiz, tuhaf mimiklerle kutladı zaferini. Feneri açıp odada gezdirdi ve gözleri ışık düğmesi aradı. Sevgilisinin uyanmasından pek endişelenmedi, alışıktı bu evin elektriklerinin gidip, gecenin bir yarısı en tatlı uykusundayken gelmesine. Tuhaf bir şekilde alışmıştı bu şehirden uzak evin böyle katlanılmaz problemlerine.

Daphne ayaklandı ve çıplak ayaklarının parkede çıkardığı minimuma indirmeye çalışan adımlarla ışık düğmesini açtı. Çıt, pıt, çıt, pıt. Tabiki yoktu elektirik. Genç kız sinirlendi ve ışık lambasının açılıp kapanırken çıkardığı sinir bozucu sese rağmen bir kaç kere daha, açılmayacağını bilerek hızlıca açıp kapadı. Çıt, pıt, çıt, pıt, çıt, pıt.

Kızıl saçlarını sinirle gevşek bir topuz yaptı ve fenerinin aydınlattığı odaya bir süre baktı. Gözü, açık kalmış ıvır zıvır çekmecesindeki, sararmış ve buruşmuş kağıda kaydığında, iç sesi gidip okumaması gerektiğini ona milyonlarca kez tekrarladı.

Yine de kızıl saçlı kız sessiz adımlarla çekmeceye doğru yürüdü ve kağıdı aldı. Tam açacakken, bu sefer gerçekten sevgilisini uyandırmaktan korktu ve kağıdı alıp mutfağa gitti.

Kendine bir bardak su koydu ve uzun bar sandalyesine oturup, fenerini tüm mutfağı aydınlatacak bir yere koydu. Fener ışığında başladı eski püskü yazısını okumaya.

Her gece yanımda olduğunu düşlüyorum.Varlığının hayali bile gözyaşlarımı çağırıyor. Senin gibi birine aşık olmaktan utanıyorum. Sizin beni paramparça ettiğiniz mutluluğunuzdan nefret ediyorum.
İntihar etmek ve zihnimdekilere kolay yoldan son vermek istiyorum, bir zamanlar denediğim gibi.
Ama bir daha senin için ölmeyeceğime yemin ettim.
Varlığın içimdeki intikam isteğini körüklüyor artık sadece; sevgimin getirdiği acıyla ağladığım geceler, intikam isteğinin zavallı, parçalanmış sesiyle bitiyor. Senin ölmeni istemiyorum
Seni tutup acı çekişini izlemek istiyorum sevgilim
Kendi yarattığın canavardan korkman ve kaçman ne komikti değil mi? Sanki bu hale beni sen getirmemişsin gibi, koşarak kaçtın ülkeden.
Ama sen ve o hiç bir zaman kaçamayacaksınız.

Sararmış kağıda düşen, dramatik bir gözyaşı, gözyaşıyla aynı anda genç kızın kulaklarına dolan cam kırılması ve tiz çığlık sesi.

Daphne hiç düşünmeden koşarak odaya gitti. "Daisy!"

Daisy yatakta çıplak bacaklarını kendine çekmiş, korkudan titreyerek kırılan cama bakıyordu. Daphne ne olduğunu düşünmeye zaman ayırmadan kolları arasına aldı kızı. Başını kaldırıp yüzüne baktı. "İyi misin, bir yerine bir şey oldu mu?"

Daisy olumsuz anlamda başını salladı ve camlara baktı. "Bu neydi şimdi?"

Daphne mırıldandı. "Bilmiyorum."

...

Bok gibiyim.

nemesis || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin