1000 kelime, doya doya okuyun artık.
...
Jennie halsiz suratıyla yere bakıyor, olan biteni anlamaya çalışıyordu. Lisa'nın ona uyanır uyanmaz söylemesinin iyi olmadığı konusunda hemşirelerden nutuk yemişlerdi. Ama ikisi de pek umursamadı, bu korkunç haberin etkisi günün farklı bir saatinde de duyulsa yine bayılma ile sonuçlanırdı.
Ama bir serum yiyip kurtulabilmişti Jennie hastaneden. Şimdi ise Lisa taburcu işlemleriyle uğraşırken yanında duruyor ve solgun suratıyla yeri izliyordu. "Teşekkür ederiz, kolay gelsin."
Lisa işini bitirip iç çekerek yanındaki sevgilisine döndü ve kolunu beline doladı. "Gidelim hadi."
Jennie'nin yürümekte zorlanan bedeninin ağırlığını tek omzuna aldı ve diğer omuzundaki çantayla yavaş adımlarla çıkışa ilerledi.
Jennie hiç konuşmuyor, ceset rengindeki yüzü ile mimik yapmadan düşünceli düşünceli bakıyordu.
Olanları hatırladığına ve doğru olduğuna emindi, ama doktorlar halüsinasyon olduğunu söylemişlerdi. Onlara göre Jennie bir köpek veya yırtıcı bir hayvan tarafından kovalanmış ve uçurum sonuna kadar koşup, sonrasında bir kaç darbe yemişti. Ama köpekler onu öldüremeden bir kadın polisi aramış ve yetişmişlerdi. Jennie'nin vücudundaki kesikler ve izleri buna bağlamışlardı.
Ancak Jennie vücuduna hiç bir darbe almadığından ve avucunun ve başının yara aldığından emindi.
Lisa ilk başta doktorlara hak verdi ve Jennie'nin hayal gördüğünü düşündü. Ama onu giydirmek için yalnız kaldıklarında,Jennie'nin koltuk altına yakın bir yerde Daphne'nin vücudundaki küçük dövmelerden birinin bıçakla kazındığını fark etti. O kadar minik bir çiçek dövmesiydi ki, yara kanadığı zaman muhtemelen belli bile olmamıştı. Ama kan temizlendiğinde, bilenin fark edeceği bir hal aldı. Çok derin bir yaraydı, Jennie ne zaman kolunu hareket ettirse canı yanıyordu.
İkisi de afalladı. Doktorlara bir şey söylemediler ve yalnız kalınca etraflıca konuşmak üzere dövme meselesini kapattılar.
Hastaneden çıkıp, sözde Daphne'nin olduğu hastaneye giderlerken, çok gergin olan tek taraf Jennie oldu. Bu olay iki kere daha yaşanmıştı, Daphne bulundu denmişti ancak benzer başka bir kız çıkmıştı. Lisa yine öyle olduğuna emindi.
Jennie ise o kadar gergindi ki, korkudan titriyor ve başını yerden kaldırmıyordu.
Hastaneye geldiklerinde, Lisa tekrar Jennie'nin ağırlığını aldı ve onu söylenen odaya götürürlerken rahatlatmaya çalıştı. "O olmadığına eminim, lütfen gerilme evimize gidip dinleneceğiz."
Jennie aynı donuk ifadeyle cevapladı. "Babam bizi öğrendi mi?"
Kapının önüne geldiklerinde, Lisa duyduğu soru ile bir süre düşündü. "Hayır. Dün okulla ilgili bir konu için konuştuğumuzu ve son arananlarda beni gördükleri için bana haber verildiğini sanıyor."
Jennie rahat bir tavırla başını salladı, sanki öğrenmiş olsa da pek umursamaya hali yok gibiydi.
İçeri girdiklerinde, babası hemen ayaklandı ve sanki Jennie'nin bedeninde kesikler yokmuş gibi, düşüncesizce kızını kolları arasına çekip sımsıkı sarıldı. Jennie'nin dudaklarından, bir kaç saat sonra ilk kez duygulu bir ses duyuldu ve acıyla inledi. Babası durumu hatırlayıp hemen geri çekildi ve ceset rengindeki küçük, cılız bedeni yumuşak koltuğa bıraktı.
Lisa'ya döndü ve az önce küçük kızına olan merhametinin tam tersine, tamamen öfke dolu ifadesiyle teşekkür etmeyi denedi. "Haber verdiğin için teşekkürler, gidebilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis || jenlisa
FanfictionJennie etrafında şaşkınlıkla duran adamlara ve yerde yatan, afallamış kıza bakarken, sırıtarak konuştu. "Bu oyundan hepiniz, tek bir sıyrık bile almadan ama ölmüş olarak çıkacaksınız" Kitap ismini, yunan mitolojisindeki intikam tanrıçası olan Nemesi...