...
Jennie ilk başta Daphne'nin samimiyetine asla inanmamıştı ve inandığı için sevgilisine çok kırgındı.
Lisa ile ilişkilerinin ne kadar güçlü ve sevgi dolu olduğunu biliyor, sevgilisinin de her konuda ona destek çıkmasını istiyordu.
Tabii bu düşünceleri, Lisa'ya olan anlık siniri geçince ve Daphne ile yemeğe çıkınca değişmişti.
Daphne gerçekten her şeyden habersiz ve tarafsız duruyordu. Babası ve büyük ablalarıyla iletişimde olmasına rağmen, hiç kimseye kimseyi kötülemiyordu. Geleli bir ay olmuştu ve yaptığı tek kötü şey babasını Jennie'nin evine götürmekti. Ki bunun için de defalarca Jennie ile yemeğe çıkmış ve özür dilemişti. Lisa ile arasında ne olduğunu önemsemediğini, mutlu oldukları için mutlu olacağını gülümseyerek söylemişti kız kardeşine.
Jennie'nin darp edilmesi ve vücuduna kazınan dövme izi ise Lisa ve Jennie arasında neredeyse hiç konuşulmadı.
Lisa o gün Daphne'nin samimi olduğunu düşündüğünü söylediğinde, Jennie sabah dövmeden bahsetmişti ve Lisa sadece omuz silkip, "Belki de biri ona suç atıyordur." demekle yetinmişti.
Jennie dövme meselesinden Daphne'ye hiç bahsetmedi ve duş aldığında yarası sızlamadığı sürece de aklına gelmedi. Yara öyle derindi ki, iyileşmek bilmemişti.
Şimdi ise haftada bir kere Daphne ile görüşüyorlar ve tatlı bir kaç sohbet ediyorlardı. Yine de genç çift bir türlü ona normal yaklaşmayı beceremedi. Görünürde Daphne suçsuzdu ama ikisi de bir türlü yanlarında rahat hissedemedi.
Yine de haftanın bir gününü saymazlarsa, onlar yine mutlu rutinlerine dönmüşlerdi.
Lisa işte giderek daha da yoğun bir hale geliyordu. Jennie'nin babası bütün para desteğini kestiğinden, artık daha dikkatli harcama yapar olmuşlardı. Lisa'nın o paraya zaten ihtiyacı yoktu ama Jennie bu kısıtlanmaya bir türlü alışamamıştı.
Şimdi de alışamadığı zamanlardan biriydi, kasadaki adama kartını uzatmış ve gergin gergin bekliyordu. Yeni bir tarif için malzeme almaya gelmişti.
"Yetersiz bakiye."
Gergin gergin tırnaklarını kemirirken, kasiyerin sözüyle daha da kötü bir hal almıştı. Utancını gizlemeye çalışarak, neredeyse çıkmayacak kadar kısık olan sesiyle söyledi. "Bir saniye."
Adamla göz göze gelmemek için elinden geleni yaparak telefonunu çıkardı ve sevgilisini aradı. Telefon çalarken, hala adam dışında her yere bakıyordu. "Alo?"
Lisa'nın sesini duyduğu an rahat bir iç çekti. "L-lili."
Lisa mutfağın gürültülü ortamından uzaklaşıp bir köşeye çekilde ve sevgilisinin titrek çıkan sesiyle ilgilendi. "Güzelim, iyi misin?"
Jennie görmeyeceğini bilse de, düşünmeden başını olumlu anlamda sallayıp mırıldandı. "Hmhm..." Hemen ardından kısık sesle söyledi. "Şey, kartımda para kalmamış bana atabilir misin?" Ve açıklama istediği duyup ekledi. "Malzemem bitti de."
Lisa sıkıntılı bir iç çekti. "Gönderiyorum hemen."
Telefon kapandı ve Lisa işini halledip mutfağa döndü. Kısık ateşte bıraktığı yemekle ilgilenirken, garsonlardan birini görünce şaşırdı ve konuştu. "Yemek daha hazır değil."
Garson "Müdür seni görmek istiyor." dedi ve ifadesiz suratıyla çekip gitti.
Lisa buna sevinmişti. Biraz zam isteme şansı arıyordu ve iyi bir fırsat gibiydi.
Pişen yemeği teslim edip müdürünün yanına gitti. Aklı sevgilisinde kaldığından olsa gerek, neden çağırıldığını hiç düşünmemişti. Kapıyı tıklattı ve komut bekledi. "Gir."
İçeri girip ellerini önünde tuttu. "Beni çağırmışsınız."
Müdürünü kibar bir adamdı, Lisa ile de her zaman anlaşmıştı. Hatta Daphne ile birlikteyken, üçü beraber yemek bile yemişlerdi. "Bir şey konuşacaktım seninle." Önündeki koltuğu gösterdi ve oturmasını rica etti.
"Maalesef işine son vermek zorundayım."
Kaküllü kızın boğazı düğümlendi ama itiraz etme isteğini bastırıp, sebebini bekledi.
"Fransız bir şef ile görüşüldü ve anlaşma yapılacak."
Lisa'nın masada duran eline uzandı. "Gerçekten üzgünüm Lisa."
Lisa bir şey söylemedi, kelimeler boğazına dizilmiş halde başını olumlu anlamda salladı ve odadan çıktı.
Gözleri dolmuştu, kendini tutmaya ve ağlamak için en azından kafeden çıkmayı beklemeyi denedi. Çalıştığı yere olan sevgisi, işine olan sevgisi ve burada kendi tariflerini denemesi için verilen serbestlikten çok; evde onu bekleyen küçük kız için üzüldü.
Eşyalarını topladı ve bir kaç arkadaşına sarıldı. Tazminat için konuşması gerekenlere, şu an halinin olmadığını söylediği bir kaç şey mırıldandı ve kafenin çıkışını doğru yürüdü.
Aynı anda da Daphne içeri girmek için oradaydı. Ağlamak üzere olan eski sevgilisini görünce kaşları çatıldı. "Lisa?"
Kaküllü kızın zihni onun sesini geç tanıdı. Nazik bir selam bile veremeden, aklından ilk geçeni sordu. "Sen ne yapıyorsun burada?"
Daphne bir selam alamadığı için bozulmadı, endişesi ağır basmıştı. "Seni ziyarete gelmiştim ama anlaşılan sen çıkıyorsun. Nereye bu saatte?"
Lisa istemeye istemeye söyledi. "Kovuldum."
Daphne şaşırır gibi yaptı. "Ne, neden?"
Kapıda yapılan kısa bir sohbet ve Daphne'nin Lisa'yı sakinleştirme çabalarından sonra kaküllü kız sessiz bir yere gitmek istediğini söyledi.
Bir süre yol üstünde bir bankta oturdular. Arada bir, bir kaç araba geçmesi dışında buralarda pek ses olmuyordu. Ama Daphne bu sessizliğe dayanamadı ve sordu. "Ne yapacaksın?"
Lisa bakışlarını yerden kaldırmadı. "Tazminatımı alıp iş bakacağım."
Dpahne olumlu anlamda başını salladı. "Size yardımcı olmamı ister misin?"
Lisa net bir sesle cevapladı. "Hayır."
Daphne onu zorlamak istemese de devam etti. "Bütün masrafları halletmen çok zor." Lisa'nın elini tuttu. "Bırak yardımcı olayım."
Genç kız derin bir iç çekip başını ona çevirdi ve minnetle baktı. "Teşekkür ederim."
Daphne hafifçe gülümsedi ve döndüğünden beri Lisa'nın ona ilk kez gerçek bir duyguyla bakmasının tadını çıkardı. "Rica ederim."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis || jenlisa
FanfictionJennie etrafında şaşkınlıkla duran adamlara ve yerde yatan, afallamış kıza bakarken, sırıtarak konuştu. "Bu oyundan hepiniz, tek bir sıyrık bile almadan ama ölmüş olarak çıkacaksınız" Kitap ismini, yunan mitolojisindeki intikam tanrıçası olan Nemesi...