NEMESIS

376 40 29
                                    

...

Lisa hastane odasına girmeden önce, Jennie'nin babasını odanın yanındaki bekleme koltuklarında gördü. Kısa süre göz göze geldiler ve Lisa sert bakışlardan gözlerini çevirip hastane odasına girdi.

Ne olursa olsun yumuşamadan, ifadesiz suratını korumaya çalışarak yataktaki kıza baktı. Kötü durmuyordu, hastanede olan sıradan bir insan kadar solgundu. Başka da hiç bir şeyi yoktu, muhtemelen sıradan bir sinir kriziydi.

Lisa yatağın karşısındaki sandalyelerden birini yatağın yanına çekti ve oturdu. Karşısındaki asık suratlı güzel kızın konuşmasını bekledi.

Daphne de çok uzun süre sessiz kalamadı zaten, bir süre sonra konuştu. "Nasılsın?"

Lisa arkasına yaslandı ve rahat bir şekilde oturup, kollarını birbirine bağladı. "İyiyim."

Daphne gözlerini yatak örtüsüne dikip, hafifçe olumlu anlamda başını salladı. Kendisine nasıl olduğu sorulmamıştı. "Seninle konuşmak istedim,"

Lisa devamını bekledi, Daphne de devam etmek adına dudaklarını aralasa da tereddütle sustu ve düşündü. Yanlış bir şey söylemek ve Lisa'yı kaçırmak istemiyordu. Zaten sözleri bittiğinde kaçacaktı, en azından ön konuşmada onu kaçırmamak istiyordu. "Sana söylemek istediğim bir sırrım var."

Lisa bu gereksiz gizemli cümlelere gözlerini devirdi ve bir türlü gözlerine bakmayan kıza dik dik bakıp, konuşmasını bekledi.

Daphne ne kadar Lisa'nın buradan çıkıp gideceğine kendini hazırladığını sansa da, içten içte gitmemesinin ve onunla kalmasının hayalini kuruyordu. Hazır olduğu tek şey buydu. Lisa'yı, anılarını ve ona ait olan, ona beslenen aşkı geri istiyordu. Karşısındaki kızla birbirlerine ait olduklarına o kadar emindi ki, doğru olanı düşünüp düşünmediğini sorgulamıyordu bile. Ne kendini, ne de düşüncesini eleştirmeye gerek duymuştu. "Kimseye söylemeyeceğine söz verir misin?"

Bu sefer gözlerini Lisa'ya çevirdi ve ona kitlenen gözlerden bir cevap bekledi. Kimse derken kast edilen kişiyi ikisi de biliyordu, Lisa'nın sevgilisinden bir şeyler saklanması isteniyordu. "Söz veriyorum."

Daphne buna inanmadı. "Hayatın üzerine söz verir misin?" Üzgün ve yorgun görünen sesine rağmen, sesi kararlı çıkmıştı. Bu sözleri almazsa karşısındaki kıza geldiği için teşekkür edecek ve gitmesini isteyecekti.

"Hayatım üzerine söz veriyorum."

...

"Alo Jennie, neredesin?" Lisa'nın endişeli ve aceleci çıkan sesiyle, Jennie'nin yeni uyanmış bedeni yatakta doğruldu.

"Evdeyim. Noluyor, iyi misin sen?" Tedirgin sesiyle sorduğunda, telefonun ucundan bir süre sadece korna, araba ve rüzgar sesleri duyuldu. Korna sesleri çoğaldığında, Jennie tekrar konuştu. "Noluyor orada Lili?"

Lisa sesini duyarabilmek adına biraz yüksek bir tonda konuştu. "Bütün eşyalarını topla, İngiltere'ye gidiyoruz."

Jennie afalladı ve sevgilisinin ciddi olmadığını düşünse de gerildi. "Ne? Neden bahsediyorsun Lisa her şeyimiz burada."

Lisa gerginliği ve korkusunun üstüne, sevgilisinin de diretmeleri eklenince sinirlenmeye başlamıştı. "Anlatacağım, hazırlan sadece."

Jennie evinden ayrılma ihtimalinden hoşlanmamıştı. "Ne kadar süreliğine gidiyoruz?"

Uzunca bir korna sesi daha. "Temelli. Her şeyi al."

Korna sesi küçük kızı daha da korkuttu ve daha fazla diretmeyerek sevgilisine güvenmeyi seçti. Titreyen sesiyle konuştu. "D-dikkatli ol lütfen."

Onaylayan mırıltılar ve sevgi sözlerinden sonra telefon kapandı.

Genç kız ne olduğunu anlamadan, sevgilisinin onu soktuğu gerginlikle eli titrerken bütün bavulları çıkardı ve eşyaları tıkıştırmaya başladı.

Panikten bütün ev üstüne gelmeye başlamıştı, nefesleri düzensizleşmiş halde bulabildiği her şeyi koyuyordu bavullara. Ne olduğunu, neden bu halde olduklarına dair ihtimaller düşünmeye çalıştı. Elinde sıfır vardı. Hiç bir şey gelmedi aklına.

O hala bir şeyleri tıkıştırırken, Lisa anahtarıyla eve girmişti. Korkudan ve nefes seslerinden kapı sesini duymamıştı bile. İlk başta gelen kişiyi beklemediğinden irkilse de, Lisa'yı görünce hemen konuşmaya başladı. "Lisa her şey sığmıyor."

Sık nefesleri arasından konuştuğunda, gözlerinin dolduğunun farkında değildi. Lisa kısa süre onun gözlerine baktığında, panikten titreyen bedenini kendine çekip sarmaladı. Birbirlerinden farklı bir halleri yoktu, kaküllü kız da çok tedirgindi. Jennie bunu fark ederek burnunu kızın yanağına hafifçe sürttü. "Sende kötü haldesin."

Ve sonunda sık nefes sesleri de, telaştan oraya buraya koşturma sesleri de kesildi. Ev tamamen sessiz kaldı, bir süre sakinleşmek adına öylece durdular ve Jennie bu duruma çabucak uyum sağladı. Zihni hemen rahatladı ve sevgilisine sımsıkı sarılıp, gitme fikrini kafasından attı. Ama Lisa'nın zihni hala doluydu, sessizliği bozdu. "Gitmemiz gerek, biletleri aldım. Okuluna uğramalıyız."

Jennie gitme fikrini tekrar duyduğunda, ilk duyduğundaki kadar ürperdi. Ama bu sefer hiç diretmeden valizlere bir kaç şeyi daha zar zor sıkıştırıp kapattı. Ellerindeki bütün çantaları doldurdular ve arabaya bindiler.

Hepsi, okulla ilgili işlemler ve eşya toplama faslı o kadar çabuk oldu ki. Hepsi yaşanalı yarım saat olmasına rağmen, Jennie'nin zihninde bunlara dair sadece birkaç kare vardı.

Havaalanında biletlerini almış, uçaklarının hazır olmasını beklerlerken, sonunda sormaya cesaret edebildi. Sevgilisinin bu telaşlı ve aceleci hali onu öyle korkutuyordu ki, uzun süredir tek kelime etmemişti. Lisa ara sıra gerginliğini almak adına onun elini tutuyor veya belini sarmalıyordu, ama kendisi de gergin olduğundan pek işe yaramadı. "Lili neden buradayız?"

Lisa, kendileri dışında sadece iki kişinin olduğu bekleme yerlerinde volta atıyordu. Devamlı telefonuna mesaj gelmesine rağmen sessize almıyor, küfrederek mesajları okuyor ve kendi kendine duyulmayacak şeyler mırıldanıyordu. Küçük kızın cılız çıkan sesiyle, hemen ilgisi ona kaydı. "Daphne'den uzak durmalıyız."

Jennie gözlerini yere çevirdi. Bu çekingenlikten değildi, Lisa'nın bu halini görmek onu daha da geriyordu. "Neden?"

Uçağın kalkışa hazır olduğu anonsuyla ilgileri oraya kaydı ve hızlıca uçağa yerleştiler.

...

Kötü bir dönemden geçiyorum, o yüzden pek yokum buralarda

nemesis || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin