Hatırlamayanlar için daphneye bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti 2 bölüm falan önce
2. Perdeden itibaren baştan okuyun bence çok bağlantı olacak kafanız aşure olmasın
Sakın bana kızmayın çok dersim vardı söz yazın ya her gün ya 2 günde bir bölüm gelicek 🥺
..."Günaydın?"
Daphne eldivenleri eline geçirirken, yanına sessizce gelen kızı fark etmemişti. Zaten kimse o kızı genelde fark etmiyordu. Ufak bir tip de değildi, sessizdi sadece. Daphne bu tarz insanların aslında görünmezlik yeteneği olduğunu düşünür, bunu çok havalı sanardı küçükken.
Küt siyah saçlı, saçlarının uçlarında soluk mavi boya olan - saçlarının dipleri sarıydı. Daphne hiç bir zaman doğal sarışınların saçlarını boyatmasını anlamazdı. Yanına doğru gelen kız hakkında dikkatini çeken başka bir şey de olmamıştı.- kıza döndü. "Günaydın." Muhtemelen dün yazıp reçete isteyen kız oydu. Birkaç saniyeliğine kimseyle konuşmayan bu kızın, neden sınıftan herhangi biri yerine kendisine yazdığını merak etti.
Öyle düşünse de, yazanın o olduğuna emin değildi. O yüzden soran bakışlarla uzattı reçetesini. Kız kağıdı aldığında emin oldu. Ufak, şirin bir mırıltı çıkardı kağıttakileri not alırken. "Teşekkür ederim."
Daphne de ufak, pek de şirin olmayan - kendini kötülemek için değil, gerçekten şirin biri değildi - bir mırıltıyla kabul etti kızın teşekkürünü.
Kız tarifi not aldıktan sonra Daphne'nin yanında durduğu, bone ve eldivenlerin olduğu kısıma uzandı. Bir süreliğine kurdukları ufak temastan sonra bone ve eldivenlerini aldı. Takmadan önce Daphne'ye elini uzattı. "Alice."
Daphne elini sıktı. "Daphne."
Bu kurstakilerle muhabbet etmeye öyle çok alışık değildi. Genelde herkes kendi işine bakardı. Çoğu kişi yetişkin olduğundan olsa gerek.
Ve kız gitti. Kendi tezgahında, pastası için hazırlanmaya başladı. Daphne de kendi reçetesini alıp tezgahına gitti.
Pastayı yapmak için detaylıca bakana kadar, reçetedeki yazıyı fark etmemişti.
Katil olduğunu biliyorum.
Kızıl saçlı kız anında terlemeye başladı, kan basıncı delicesine hızlandı ve hemen başını kaldırıp gözleriyle etrafı taradı.
Az önce tezgahına gitmiş pasta yapan kız, şimdi ortalıkta yoktu.
...
Daphne:
Kimsin sen?
Kim tuttu seniBilinmeyen numara:
Sakin ol, sana sadece bildiğin bir gerçeği söyledimDaphne:
Nereye kayboldun bugün
Seni bulduğum an şikayet edeceğimBilinmeyen numara:
*fotoğraf*
*fotoğraf*
Bende seni kız arkadaşına şikayet etmeli miyim?Daphne:
Bu fotoğraflar nasıl sende
Kim çekti bunlarıBilinmeyen numara:
Bilmem
Ama oyunbozanlık yaparsan sevgilinde de olacaklar
Birini öldürüp kanun kurallarını çiğneyen sensin
Ve cezanı kanunun vermesi için geç kalındıBilinmeyen numara engellendi.
...
Daphne haftaya hafta sonu kursa gittiğinde, bütün hafta kendi kendini cesaretlendirmeye çalışmıştı.
Yalan yoktu, ölümüne korkmuştu. Kimdi o kız? Nereden biliyordu Lisa'ya olanları? Bütün hafta kafası bu sorularla dolup taşmıştı ve özellikle olayların olduğu gün çok fevri hareket etmişti. Panikten Daisy'e bok gibi davranmıştı. Tatlı sevgilisi ise sadece sessizce köşeye sinip, birkaç dakika sonra sessiz sessiz yanına sıvışıp uyuyakalmıştı. Daphne ona kötü davrandığı an zaten bok gibi hissetmişti ama onu kollarının arasına sessizce girip uyurken gördüğünde pişmanlığı daha derinden hissetti. Hiç bir şey onu yanında uyuyan bu kız kadar huzurlu hissettiremezdi. Daisy ile birlikte olduğu günden beri, onun ne kadar büyük bir şans olduğunu düşünüp duruyordu. Ama işte, Alice denen kız Lisa'yı yangından çıkarırkenki fotoğraflarını Daisy'e göndereceğini söylediğinde, kız arkadaşını kaybetmekten öylesine korkmuştu ki saçmalamıştı.
Çok değil, sabahına kızdan özür diledi ve bütün haftasını, Alice denen kızı tekrar lursta bulup ona hesap sorma planları yaparak geçirdi.
Çok yüksek ihtimalle Alice bir daha kursa gelmeyecekti o yüzden Daphne, onun iletişim bilgilerini alabilmek için bir sürü plan yapmıştı. Ama beklediğinin aksine, o hafta sonu kursa girdiğinde Alice kendi tezgahında bonesini takıyordu. Daphne'yi içeri girerken görünce tatlı bir şekilde gülümsedi ve hevesle el salladı. Bu durum kızıl saçlı kızı daha da sinirlendirmişti, hızlı adımlarla hala bonesini takan kızın tezgahına gitti ve kızgın ama kimsenin duymaması için fısıltı denecek bir ses tonuyla sordu. "Kim tuttu seni?"
Alice'in kaşları çatıldı. "Ne?"
Daphne daha da sinirlendi ve kendini tutamayarak biraz daha yüksek bir tonla sordu. Muhtemelen çok güçlü göründüğünü sanıyordu ama korkudan günlerdir uyumadığı, deli gibi düşündüğü ve titreyen vücudu gayet göz önündeydi. "Nereden buldun o fotorğafları?"
Kızın tezgahında duran elindeki damarlar neredeyse derisini aşacak kadar belirginleşmişti ve hiç de prove ettiği gibi soğukkanlı olamıyordu. Yine de Alice, gözlerinde ufacık korku kırıntıları belli olsa da, ilgi çekmemek adına yumuşakça kızın tezgahtaki eline dokundu ve fısıldadı. "Daphne iyi misin?"
Yanıt olarak kızgın bakışlar alınca daha ikna edici konuşmayı denedi. "Sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş, biraz konuşmak ister misin?"
Daphne bu sefer gerçekten bağırdı. "Bilmiyormuş gibi yapma!" Ben aptal değilim!"
Alice tüm bakışların üzerinde olmasından o kadar rahatsızdı ki, bedeni üzerindeki gözlerin etkisiyle kasıldı ve huysuzca yerinde kıpırdandı. "Daphne lütfen konuşabilir miyiz?"
Ve bu sefer daha ikna edici olmayı başarmıştı. Kızıl saçlı kız gerçekten de kaşlarını çatmış, olayları anlamaya çalışıyordu. Sonunda anlayamamış olucak ki Alice'in konuşma teklifini hafifçe başını sallayarak kabul etti ve daha fazla ilgi çekmeden birlikte kurstan çıktılar.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis || jenlisa
FanfictionJennie etrafında şaşkınlıkla duran adamlara ve yerde yatan, afallamış kıza bakarken, sırıtarak konuştu. "Bu oyundan hepiniz, tek bir sıyrık bile almadan ama ölmüş olarak çıkacaksınız" Kitap ismini, yunan mitolojisindeki intikam tanrıçası olan Nemesi...