...
"İyi olduğun için çok mutluyum Daphne."
Babası karşısında hevesle konuşurken, Daphne gülümsemeye çalıştı. Zoraki bir gülümseme olmuştu çünkü birazdan ağzının aranacağını ve bu cümlelerin intro olduğunu biliyordu.
"Sizi çok özledim baba." Bulabildiği en iyi cevabı verdi ve babası da acele ile ağzındaki yemeği yutup cevapladı. "Hiç bir şey hatırlamadığına emin misin tatlım?" Masadakilerle tabağını doldururken, sanki sözleri önemsizmiş gibi bir tavırla ve sürekli duraksamalarla konuşmaya devam etti. "Yani o kadar ay yoktun, en azından bir şeyleri hatırlıyor olmalısın. Peki nereye gitmek için evden çıktın, yani tam olarak ne yapacaktın ki?" Daphne bunalmıştı, belli etmemeye çalışarak sessiz bir iç çekti. "Kesit kesit hatırladığımı söyledim baba. Bu konudan daha fazla konuşmayacağız sanıyordum."
Babası onu darladığını hemen fark edip geri adım attı. "Haklısın, haklısın." Epey iştahlı bir lokma daha aldı. "Peki bugün ne yapmak istersin, seninle nereleri gezelim? Ah Daphne, yokluğunda öyle güzel sergiler açıldı ki görmeliyiz."
Daphne buna da anlam veremedi. Ama pek sorgulamamaya çalıştı, altı ay ortada olmadıktan sonra ona etrafı gezdirmeye kalkacak tek aptalın babası olduğunu düşündü. Bu aptallıktan yararlanmak ister gibi atıldı. "Dinlenmek istiyorum baba. Bence Jennie'e uğrayıp orada vakit geçirmeliyiz."
Babası yine heveslendi, iyi bir baba olarak Jennie'nin evine hiç gitmediğindendi bu heves. "Çok iyi olur, benim onun yanına uğrama fırsatım hiç olmadı."
Daphne bunu bilmesine rağmen şaşırır gibi yaptı. "Gerçekten mi, neden?"
Babası umursamazca omuz silkti. "Genç kız evi olduğundan olsa gerek, beni hep oyalıyor." Gözlerini ve ilgisini tabağından kısa bir süreliğine alıp kızına döndü. "Dün bir an sen Lisa'yı gördüm diyince doğru u diye bile düşündüm." Şakayla karışık cümlesinden sonra, "Ama onu o kadar uzun zamandır görmedik ki Daphne... Sen gittiğinden beri neredeyse hiç konuşmadık. Dün Jennie de kötü bir olay geçirdi biliyorsun, ondan önce okul için Lisa ile görüşmüşler o yüzden Lisa'yı aramışlar ilk. Belki senin gördüğünde odur."
Daphne emin olmayan bir suratla başını salladı. "Belki de öyledir, belki de sadece hayaldir baba. Kimseyi zor durumda bırakmak istemem."
Babası bu konuyu sevmemişti, hızlıca kahvaltı masasından kalktı. "Hadi bakalım, Jennie'nin yanına."
...
Kısa, tatlı şakalaşmalarla geçen bir yoldan sonra evin önüne gelmişlerdi. Daphne hafifçe gülümsedi. "Demek burası, tam da hayalimde gördüğüm gibi." Hayal kelimesini vurgulu ve imalı bir tavırla söylemişti. Sonra babasının içine kurt düşürmek istemez gibi görünmek için, kendi cümlesini geçiştirdi. "Neyse, benzerliktir. Hadi inelim."
Evin kapısına geldiklerinde, babası yapacakları sürpriz için heyecanlıydı. Kapıyı neşeli bir ritimle çaldı.
Saniyeler sonra, kaküllü kız uyku mahrumu gözlerle kapıyı açtı. Babasının eşeli edasının gitmesi ve tüm yüzünün gerilmesi bir oldu. "Senin burada ne işin var."
Daphne'nin yüzü de gerildi ve babası, Lisa'nın onda travma etkisi olduğunu ve onu daha da kötü hale getirdiğini düşünerek daha da öfkelendi. "Ne işin var senin kızımın evinde!"
Lisa'nın yeni uyanmış ve afallamış suratı bir cevap, iyi bir yalan aradı. Bulamamıştı. Sessizliği kapıdaki yaşlı adamı daha da sinirlendirdi, öfkesi çoğaldıkça soru soran kelimeler artık bir cevap istemiyor, sadece içerideki öfkeyi dışarı taşımaya yarıyorlardı.
Fazla geçmeden Jennie uyandı ve kapıya geldi. Babası kızının üzerinde sadece ince, uzun bir hırka olduğunu gördüğünde, Jennie'e gerilme fırsatı vermeden Lisa'yı sertçe iterek içeri girdi. "Neler dönüyor bu evde?"
Jennie açıklama yapmak için dudaklarını aralasa da, evdeki her şeyin Lisa ve Jennie için olduğunu göre babası daha da öfkeleniyordu. Sonunda ikisinin sarılmış bir fotoğrafı olan çerçevelerden birini alıp göstererek Jennie'e döndü. "Ne demek bu, ne demek?!"
Jennie onu sakinleştirmek istese de, söyleyebildiği tek cümle de dudaklarından varla yok arası bir seste döküldü. "Konuşursak anlayacaksın beni..."
Babası muhtemelen duymamıştı bile, çerçeveyi sertçe yere fırlattı ve kırılma sesinden sonra Jennie sıçrayarak geri çekildi. Bu ortamda yapılacak en yanlış hareketi yapıp sevgilisine yanaştı. Pek bilerek yapmamıştı, ne yapacağını bilememiş ve normalde korksa napacağını düşünüp Lisa'ya yanaşmıştı.
Bu sırada da Daphne kapının önünden ayrılmış ve içeri girip, delirmek üzere olan babasını sakinleştirmek için kolunu tutmaya yeltenmişti. Ama Jennie ve Lisa'yı birbirlerine sığınırken gören babası daha da sinirlenmiş ve bağırarak bütün çerçeveleri tek tek kırıp dökmüştü.
Jennie artık öyle korkuyordu ki, Lisa'ya sokulmaya çekinmemişti. Lisa soğukkanlı bir halde yaşanılanların bitmesini bekledi ve sessizce ağlamaya başlayan sevgilisini sımsıkı sarmaladı.
Babası kıracak değerli bir şey bırakmadığında, sert davrandığını fark etmeden Daphne'nin elini sıkıca tuttu, Daphne bunu fark etmemesine pek bozulmadı. Sarılan çifte döndü ve işaret parmağıyla Jennie'e göstererek öfkeyle konuştu. "Benim senin gibi bir kızım yok bundan sonra."
Daphne'yi de alıp çıktığında, Jennie'nin hıçkırıkları çoğalmış ve Lisa küçük bedenini odaya götürüp dinlendirmek üzere kucaklamıştı. Odaya giderken bir kaç cam ayaklarına saplandı, Jennie ilk kez o zaman sevgilisinin bu olayda aldığı zararı görememişti. Lisa ayaklarındaki bir kaç damla kanla odaya kadar sevgilisini taşıdı ve yatağa yatırıp saçlarını okşadı. "Geçecek..."
Daphne ise babasıyla arabaya binip gitti. Yol boyunca hiç konuşmayıp yolu izledi, ilk hamlesinin zaferini sessizce kutladı.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis || jenlisa
FanfictionJennie etrafında şaşkınlıkla duran adamlara ve yerde yatan, afallamış kıza bakarken, sırıtarak konuştu. "Bu oyundan hepiniz, tek bir sıyrık bile almadan ama ölmüş olarak çıkacaksınız" Kitap ismini, yunan mitolojisindeki intikam tanrıçası olan Nemesi...