Kızıl saçlı kız, uzun zamanın yorgunluğuyla daldığı uykudan, keyifli mırıltılar ve uzun bir gerinmeyle uyandı. Telefonunu alıp saate baktı, bu sırada dikkatini çekmişti korumalardan hiç birinin onu aramamış olması. Belki de aramışlardı ama Daisy açmıştı. O yüzden pek telaşlanmadı, sadece dedektiflerden birine, içindeki belli belirsiz telaşla bir mesaj attı.Daphne:
Nerdesiniz? Onlardan haber var mı?Sonrasında su almak için, harabe olmuş ama ışıkları yanan mola yerinin marketine yöneldi.
Arabadan indiğinde dizleri ağrıyordu, düzelmesi adına hızlı adımlar attı markete doğru.
İçeri girdiği an, dışarıdan yandığına emin olduğu ışıklar gürültüyle kapandı.
Muhtemelen bu olay sadece korku filmlerinde gördüğü cinstendi ama daha önce "imkansız" olayları bol bol tatmış olduğu için, zihni ona "sakin ol, basit bir şey" demek yerine sağlam bir "hassiktir" çekti.
Daphne o ana kadar, tuttuğu dedektiflere öylesine güvenmişti ki şu an burada bir sorun çıkmasını beklemiyordu. İnanıyordu, Jennie ve Alice'in onları takip ettiğine ama bu eski mola yerinde saklanabildiklerinde.
Oysa dedektifleri ve korumaları, onu bu harabe yere yönlendirmiş, Jennie ve Alice'e onları bulmaları için epey zaman vermişti.
Daphne ışıklar kapandığı an, onlarla yüzleşmek yerine kapıya yönelmişti, sevgilisini bulmalıydı. Kendi ölümü için değil sevgilisi için korkuyordu. Ama kapı açılmadı, zaten o kapıya yöneldiği an tezgahın olduğu kısımda ufak bir ışık yandı. Kızıl saçlı kız oraya ufak, korkulu birkaç adım attı ama karşısındaki silüetin intikamla parlayan gözleri onu adımlarına pişman etti.
"Kardeşim..." dedi küçük kız önce, "Benden kaçmaya çalışmana üzülüyorum, insan hiç kardeşinden kaçar mı?"
Daphne hala sevgilisini kurtarmak istiyordu, ayakları kapıya doğru yürümek için yanıp tutuşuyordu ama ona cevap veremeden edemedi. "Sen ve sevgilin kaçmıştınız." Dedi onu kızdırmak istemeyerek ama bir yandan da ona olan sinirini gizleyemeyerek.
Jennie güldü. "Kardeşimden değil, bir katilden kaçıyorduk."
O an, tuvalete doğru uzanan bütün ışıklar yandı ve Daphne tuttuğu korumaları ve dedektifleri Jennie'nin yanında dikilirken gördü.
İstemsizce geriye doğru bir adım atıp fısıldadı. "Delisin sen." Dedi korkarak.
Jennie bu sefer gülmedi, sadece uzun, kırmızı ojeli tırnaklarıyla, umursamaz bakışlarla uğraşıyordu. "Sayende."
Kolunu serbest bıraktı ve geriye doğru adımlar atan kardeşinin üzerine yürüdü. "Delicesine aşık olmak nasıl?"
Daphne çaresizce ama yine de gardını indirmeden anlaşmaya çalıştı onunla. "Yaşadıklarını yaşatman gerekmiyor, nasıl can yaktığını biliyorsun, yapma."
Jennie artık geriye adım atacak yeri kalmayan kardeşinin üzerine doğru yavaşça, zeminde huzursuz tıkırtılar bırakan adımlarla yürümeye devam etti. "Saçlarına kıyamadığın insanın yanıp kül olması ne demek öğreneceksin."
Biraz daha yaklaştı. Daphne için ölüme giden adımlardı bunlar, ama kızıl saçlı kız umursamadı. Kardeşinin gözlerine baktıkca, buradan sağ kurtulamayacağını anlıyordu ve tek önceliğini sevgilisini buradan kurtarmak oldu.
Jennie kızın suratına sırıtarak baktı ve şaşkın ifadesini izledi.
Keyifle dudaklarını ıslattı ve etrafındakilere baktı.Daphne giderek daha da tedirgin oluyor, korku ile etrafındakilere bakıp, yardım isterken kimse hiç bir şey yapmıyordu. Kendi çalışanları tam bu saniyede kıza ihanet ediyordu.
Jennie kardeşine yaklaştı ve duvarla arasına aldı. Saçlarından tutup çekti, gözleri öyle büyük bir öfkeyle parlıyordu ki... Kızın kafası geriye düştü ve aynı anda gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı.
Evet, buradan sağ çıkamayacaktı.
Ama Jennie öyle düşünmüyordu, onu öldürmeyecekti veya onu dövmeyecekti. Sadece, isterse her ikisini de yapabileceğini göstermeye gelmişti.
Kızın kulağına eğildi. "Yaptığın her şeyi, kendi sevdiklerine yapılırken izleyeyeceksin." Diye fısıldadı. O an fark etti, uzun zamandır hiç bir şeyi böyle keyifle söylememişti.
Kızı yapabildiği kadar sertçe duvara itti ve etrafındaki adamlara döndü. "Hepiniz, kendinizi bana satacak kadar sadakatsiz ve pisliksiniz!"
Ve kollarını açıp kıza döndü. Bağırma kadar yüksek olmayan ama ondan çok daha fazla korkutucu olan bir sesle, "Sana asla zarar vermeyeceğim. Tıpkı bana yaptığın gibi. Sevdiklerine zarar verirken, senin tek bir saç teline bile zarar vermeyeceğim." Dedi ve Daphne'nin artık ağlayan bedenini birkaç saniye gülerek izledi.
Çıkışa gitti, kilitli kapıyı sağlam bir tekme ile açtı ve dışarı çıkan merdivenlere adımlarken bağırdı. "Bu oyundan hepiniz, tek bir sıyrık almadan ama ölmüş olarak çıkacaksınız."
...
Daphne o gider gitmez ayağa kalktı. Delirmek üzereydi, aklını yitirecekti. Buradan sağ çıkmamaya ama sevgilisini kurtarabilmeye o kadar hazırdı ki, ona bir şey olma ihtimali bedenini korkudan titrer hale getirdi.
Önüne düşen saçlarını baştan sağma bir hareketle geriye itti ve korumalardan birine döndü. "Yardım et! Sana onun verdiği paranın iki mislini veririm, nolur yardım et!"
Korumanın ifadesiz suratı onu pes ettirmedi, dedektife döndü. "Bir şey söyle! Nolur ne olacaksa bana olsun, o masum."
Dedektif gözlerindeki merhametle karışık acıma duygusunu bastırmak adına bakışlarını karşıdaki duvara sabitledi.
Kızıl saçlı kız delirmiş halde, bir diğer korumaya seslendi. "Nolur yardım edin sevgilim ölecek!"
Yine sessizlik.
Zihni, geçirdiği dehşet yüzünden pes etmeye çok yakındı ama aşık olduğu kızı bırakamazdı. Daha yeni uyanmış olmasına rağmen sanki günlerdir uyanıkmış gibi, birden çökmüştü zihni. Kendini yere bıraktı ve parmaklarına saçlarına geçirip, bir çözüm yolu aradı. Hatta bir ara, korumalardan birinin bu haline acıyıp ona sevgilisinin yerini söylemesini diledi, tabiki kimseden bir tepki yoktu. Gözleri doldu, yüzü zaten dakikalar önce korkudan ceset rengini almıştı. Başını dizleri arasına aldı ve çaresizlikle, ne diyeceğini bilemez bir çığlık attı.
Haykırışı bütün duvarlarda ve oldukları yolun çevresinde yankılandı. Hemen ardından bir çığlık daha geldi, bu sefer ayaklarını sert zemine vuruyor ve etrafındaki onu satan adamların, onun delirdiğine emin olacağı bir görüntü ortaya koyuyordu.
Ama çok sürmeden, kendi çığlığının hemen arkasından, sevgilisinin acı dolu çığlığı da patlayan silahın sesiyle birlikte mola yerinde yankılandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis || jenlisa
Fiksi PenggemarJennie etrafında şaşkınlıkla duran adamlara ve yerde yatan, afallamış kıza bakarken, sırıtarak konuştu. "Bu oyundan hepiniz, tek bir sıyrık bile almadan ama ölmüş olarak çıkacaksınız" Kitap ismini, yunan mitolojisindeki intikam tanrıçası olan Nemesi...