BÖLÜM 21 - "Savaş ve Soykırım"
"Bazen gerçekten sinirlerimi bozuyordun.
Garip bir başlangıç cümlesi olduğunun farkındayım ama sana nasıl hitap etmem gerektiğini bilmiyorum ayrıca o cümle tamamen doğru. Beni öptükten sonra Elif'i sevdiğini söylediğin günü hatırlıyor musun?
Ben hatırlıyorum.
Veya küçükken saçma bir iddia yüzünden Arda ile birlik olup çorabıma tereyağ koyduğunu? Evet bunu da hatırlıyorum. Daha çok anımız var seninle. Sana yazmam gerekir diye düşündüm. Bugün yanına geleceğim.
Ben... ben seni çok özledim, Çağan. Bu... bu öyle bir duygu ki nedendir bilinmez bazı geceler derimi yüzüyorlarmış gibi hissediyorum. Ardında koskocaman bir yıkıntı bıraktın, Çağan. Bu... sadece benimle ilgili değil. Tüm Türkiye ile ilgili...
Bir gece bana önemli bir kişi olmak ve tarihe adını yazdırmak istediğini söylemiştin hatırlıyor musun?
Bunu yapacağım.
Senin adını asla unutturmayacağım, Çağan.
Seni... seviyorum.
Bunu sakın unutma olur mu? Sana kızgın da olsam, belki öfkeli... Seni yine de seviyorum. Bu aşk mı, bilmiyorum. Seninleyken buna inanıyordum fakat şimdi nedense kafam karışık. Onunla olduğum her an sana ihanet ediyormuş hissine kapıldığım birine sahibim.
Bilmiyorum.
Ona karşı, sana karşı ne hissettiğimi bilmiyorum artık. Dün, konuşma videosu bir sosyal ağda paylaşıldı ve biliyor musun? Şimdiden tam beş yüz bin kere tıklandı. İnsanlarımız uyanıyor, Çağan. Bunu sen sağlıyorsun...
İşte bunun için adın asla unutulmayacak.
Ah... Çağan. Biliyorum, bir edebiyatçıya yakışır cümleler kuramıyorum sana. Yine de biliyorsun değil mi hislerimi? Ne dinliyorum biliyor musun!
Senin şarkını dinliyorum... İstersen Hiç Başlamasın...
Geç kalmışız birbirimize...
Bu şarkı her defasında beni etkiliyor. Seni sanırım şimdi anlıyorum. Senin bu Yeni Türkü takıntını, geceleri eve nasıl kan içerisinde geldiğini... O zamanlarda ne hissediyordum bilmiyorum. Şu anda bunu düşünmek çok garip geliyor.
Eskiden, senin yokluğunu düşünmek bile kalbime koca bir tekme atarken, şimdi... sana bu mektubu yazıyorum. Ne oluyor bana, Çağan?
Neden bu kadar karışık hissediyorum?
Beni aydınlat haydi, hıyar.
Sana ihtiyacım var."
Kapının tıklatılması ile elimdeki kağıdı yastığımın altına sıkıştırıp kalemi yan taraftaki şifonyere doğru fırlattım. Kapı yavaşça açılırken beklentiyle o tarafa bakmaya devam ettim, Yeni Türkü'nün o eşsiz tınısı odanın içerisinde yankılanırken başımı hafifçe uzattım ve açılan kapının ardında saklanan o yarım beyinli canlı ile göz göze geldim. Seven kapının ardından çıkıp bana somurttu; "neden seni korkutmama izin vermiyorsun ki!" Tüm dişlerimi göstererek sırıttım. "Her neyse," dedi. "Senin için gelmedim."
"Ah, demek öyle!"
"Evet, öyle. Arda için gelmiştim, kötü olduğunu biliyordum. Morali çok bozuktu..." İstemsizce yerimde dikleştim. "Ona ne olduğunu biliyor musun, Seven?" Seven kaşlarını çattı, "hayır. Sadece iki gün önce bana geldi ve yalnızlıktan bıktığından, bana ihtiyacı olduğundan bahsetti ve..." Seven'in yüzü hafifçe kızarırken gözlerim iyice büyüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Tapanlar
RomansKadın ölümdü, Adam ise ölü. • • • NOT: Olaylar ve kişiler tamamen hayal ürünü olup bir distopya kaleme alınmıştır. Olayların gerçek olaylarla bağlantısı sadece benzerlik olabilir. Siyasi ögeler içermektedir, rahatsız olacaklara duyurulur. ...