■GÜNLÜKLER■‖1‖ SAVAŞ (POLEMOS) YORK ‖
02.09.2014
Onu ilk gördüğüm yer izbe bir kitap eviydi. İzbe bir kitap evi, ah kulağa zorlama geliyor. Bundan vazgeçiyorum. Sadece... keşfedilmemiş demek daha doğru olurdu. Bir günlük tuttuğumu ona söylemek isterdim. Bunu seveceğini düşünüyorum. Yalnızım ben ve düşüncelerimi sakladığım bir kutunun olması hoşuma gidiyor. Onun gibi bir kızı böyle yerlerde görmek beni çok şaşırtmıştı fakat bunu yaptığım için kendime kızıyorum zira insanlar dış görünüşleri ile ölçülemez.
Fakat eğer bir Tanrı olsaydı, onun gibi görünürdü. Buna eminim.
Bunca düşünce ve olgunun arasından neden onun hakkında kelimeler çıktığını bilmiyorum kalemimden. Belki de sadece güzel bir kız olduğu içindir.
-Tamam biliyorum, kimseyi kandıramayacağım.-
Bugün Ivan'ı görmeye gitmeliydim.
Onu ihmal ediyor gibi hissediyorum, o benim akıl ve hayat hocam. Beni ilk gördüğü yeri hatırlıyorumda, gülümsetiyor.
Sanırım bir kış ayıydı. Pekala, ortadaki o lanet üç aydan bir tanesi işte fakat Rusya'da neyin ne zaman başlayacağını bilemezsin. Tek varlığım olan parke cekete sarılarak bir banka yumulmuştum. Onu arıyordum, Ivan Gsortwic. Duyduğum en iyi filozof hatta öyle ki, onun delirip bir dağ başına kaçtığını söyleyenler olmuştu.
Dağ başına kaçtığı doğruydu fakat tam anlamıyla deli olduğu söylenemezdi.
Ah, Ivan, Üstat.
Bana Türkçe dahil ihtiyacım olan iki dili öğretmişti, İngilizce ve Rusça.
Rusya'da konakladığımızdan bu zor olmamıştı fakat Türkçe'yi öğrenmek hayli zordu. Yine de yetimhanede karşılaştığım birkaç Türk dostum vardı ve onlar ile arada Türkçe konuşurduk.
Tabii, kelime kelime. Gramersiz ve dümdüz.
Ivan gramer hatalarımı düzeltip bana o yakıcı üsluptan kurtulma fırsatı tanıdı, ah, ona minnettarım. Aksi taktirde, gizlenmem epey zorlaşırdı.
Bankada bulunan parası ile yazdığım makaleleri derleyip bastırmama yardım etmişti; yepyeni bir hayat kurmamı istemişti fakat ben üzerimdeki o izle dolaşırken yepyeni bir hayata başlamak ne kadar doğruydu?
Yapamadım.
Yeni bir hayata başlayamadım, günlük.
Kitap evindeki şu kız... Ah, acaba isimi ne!
15.09.2014
Ah, var olmayan Tanrı Aşkı'na onu takip ediyorum. O kızı... Çünkü onu gördükçe gülümsemek istiyorum ve o çevremdeyken gülümsemeyi seviyorum. Kahretsin aşık bir liseli hatun gibi konuşmaya başladım. Bunların hepsi, Aramis'in suçu. Saat gece yarısını gösteriyor. Daha fazla devam edeceğimi sanmıyorum.
17.09.2014
Pekala, sen sormadan söyleyeyim, benim suçum değildi.
Çağan sayesinde koca bir geceyi nezarethanede geçirdim ve beni fark etmemelerini umdum. Amar'a tekrar borçlandım ve bundan nefret ediyorum. Hadi ama, hakkımda her suçtan yakalama kararı var.
Belki de, Şili'ye gitmeliyim.
Sahi, orada suçlulara ne yapıyorlar?
30.10.2014
Bankta oturuyordum ve öylece yanıma geldi. Oturdu ve beni izlemeye başladı. Onu izlediğimi görmedi bile. Bugün yerden kaldırdığım o kız. Çağan'ın onu kız kardeşi gibi gördüğünü sanırdım.
Bu o kızdı.
Elit Ajun Sağanak.
Dünyadaki en güzel melodiymişçesine beynime kazındı ismi.
Ona neden bu kadar bağlı olduğumu bilmiyorum. Sadece o çok güzel ve ona bakmak istiyorum. Çok güzel menekşe rengi gözleri var. Saçları uzun... Bana kahverengi nehirleri hatırlatıyor. Tiber veya belki Rusya'da ki onlarcasından sadece biri.
Buğday teni pürüssüz ve muhteşem dudakları var. Onu öpme isteği uyandıran o muhteşem aralık dudaklar...
Ah, onu anlatmayı bırakmalıyım.
Onunla konuşmak istiyorum.
10.11.2014
Kalbimin üzerinde bir ağırlık var sanki. Kollarımda eksik olan bir sıcaklığın olduğu gibi. Ona sarılmak, o kadar iyi hissettiriyor ki...
Bunu sana nasıl anlatmam gerekiyor bilmiyorum. Ona sarıldığımda, sanki uyuşuyorum. Ondan uzakta olduğumda kalbimde hissettiğim o donuk sızı, ona sarıldığımda tamamen yok oluyor sanki.
Sağ göğsümün üzerinde attığını hissettiğim kalbinin sesi, bende kanatlanıp uçma etkisi yaratıyor.
Bu... Malibu gibi.
Yumuşacık fakat insanı o kadar derin çarpıyor ki. Bunun ne olduğunu anlayamıyorum. Daha önce hiçkimseye karşı böyle hissetmemiştim.
Adras gittiğinden bu yana, onu son kez gördüğümden bu yana hiç böyle bir şey hissetmemiştim. Hiç, birini kaybetmekten bu kadar çok korkmamıştım...
Bana anlatırken... Bana o iğrenç geceyi anlatırken onu kollarıma alıp kulağına her şeyin geçeceğini; geçtiğini; bir daha böyle bir şeyin olmayacağını; buna izin vermeyeceğimi fısıldamak istemiştim.
Acı çekmesinin üzerimdeki etkisi o kadar büyük ki, Amar'ın hiçbir yumruğu bu etkiyi göstermez üzerimde.
Kollarımda olduğu anı; hiçbir ana değişmem ve bunun ne olduğunu bilmiyorum. Aşk mı? Bilmiyorum. Daha önce hiç aşık olmadım ki!
Kafam çok karışıyor, günlük.
Onu yanımda istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Tapanlar
Roman d'amourKadın ölümdü, Adam ise ölü. • • • NOT: Olaylar ve kişiler tamamen hayal ürünü olup bir distopya kaleme alınmıştır. Olayların gerçek olaylarla bağlantısı sadece benzerlik olabilir. Siyasi ögeler içermektedir, rahatsız olacaklara duyurulur. ...