A.T.▪ 31 : "Hayalet"

8.5K 377 48
                                    

BÖLÜM 31 - "Hayalet"

▪ 2016 MART , SAVAŞ (POLEMOS) YORK ▪

Tam bir ay.

Gözyaşı, kan, uykusuzluk ,özlem ile harmanlanmış endişe ve korku ile geçen koskoca bir ay. Savaş, uyuyamıyor, bir şey yiyemiyor, hiçbir şeyden zevk almıyordu. O bir ay boyunca, Elit'in başına ne geldiğini araştırmış, sonunda öğrendiğinde, sadece öfkelenmiş ve dejavu hissini en derinlerinde hissetmişti. Lanet olası bir esir olduğunu hissediyordu. Kırmızı şaraplarının yanında, bifteklerinden küçük lokmalar alırken, tek sözcükleriyle binlerce insanı esir eden, hayatlarını kaybettiren iğrenç adamların ellerinde kaybolmuş hissediyordu. İşte buydu. Savaş, kaybolmuş hissediyordu. Biliyordu ki, Elit'i bulduğunda, kendi benliği de kavuşacaktı temiz havaya. Ciğerleri ferahlayacak, boğazlarındaki o düğüm buhar olup uçacaktı. Gözlerinin altındaki mor halkalar, gözlerinin içindeki kırmızı çizgiler ve kuzguni göz bebeklerinin ardına saklanmış hiçlikle kavrulan bu duygular bir anda, yitip gidecekti.

Savaş, o anı bekliyordu.

Elinde, midesini yatıştırmak için hazırladığı bir kupa ılık süt vardı. Kahve de aynı görevi görürdü belki fakat Savaş, Elit yanında değilken kahve içerse, ona ihanet etmiş gibi hissedeceğinden emindi. Ilık sütünden bir yudum aldıktan sonra, midesinin bulanmasıyla, yüzünü buruşturdu. Ardından sütü bir kenara bırakarak, ayağa kalktı ve koridor boyunca ilerledi.

O bir ay içerisinde, akıl erdiremediği çok şey olmuştu. Savaş, bir kapıyı açtı. Ardından yine koridoru yürümeye başladı. O yürürken, koridorun ucundaki kapı açıldı ve elinde bir bıçak taşıyan Asel göründü. Asel, Savaş'ı gördüğünce çapkınca sırıttı. Savaş, ifadesiz gözleriyle kadını süzerken, kadın konuştu.

"Onları ne kadar oyalayacaksın, York?" Savaş'ın gözleri kısılırken, Asel konuşmaya devam etti. "Emin ol fazla dayanmayacaklardır. Çıldırmış gibiler, mevkiim onlara söz geçiremiyor. Amar hangi cehennemde?" Savaş, sessizliğini koruyarak ona baktı. "Tanrım, şu bakışın tüylerimi ürpertiyor. Siktir et, onu kendim bulabilirim." Savaş, Asel'in yanından geçerek koridorun sonundaki kapıya doğru yürüdü. Asel'in, 'onlar' diye bahsettiği topluluğa yürürken, uykusuzluk nedeniyle yanan gözlerini ovaladı. Asel, Savaş'ın arkasından bağırdığında, Savaş kapıyı açmak üzereydi. "Şu kız..." Dedi, Asel. "Elit." Savaş'ın tüm adeleleri gerilirken, öfkeyle arkasını döndü. "Ne var?"

"Sanırım, bazıları ona ne olduğunu gerçekten biliyor. Birkaç kişi ellerindeki çatalları duvara fırlatarak adaletle ilgili birkaç slogan yuvarladı. Onlara gerçek bir açıklama yapmanın zamanı geldi, Polemos. Bunu ya sen yaparsın, ya da ben." Savaş, ileri atılıp kadının kolunu son gücüyle kavradığında, Asel bir adım geri çekildi. "Beni tehdit mi ediyorsun?" Asel, bu etkileyici ve oldukça tehlikeli boğuk sese karşılık vücudunun titrediğini hissediyordu. "H-hayır." Savaş, kadının kolunu biraz daha sıktığında, koyu siyah gözlerinde parlayarak yanan öfke askerleri nöbette duruyorlardı. "Bana beni tehdit ediyormuşsun gibi geldi." Kadın, başını iki yana sallayarak Savaş'a baktı. "Ben sadece yapman gerekeni söylüyorum. Bırak, kolumu, York." Savaş, yakıcı bir öfke ile kadını duvara yapıştırdı. "Bir daha... Bir daha bana ne yapmam gerektiğini söyleme o halde. Sadece işini yap, Asel."

"Ben işimi yapıyorum zaten. Sizin avukatlığınızı yapıyorum ve ne var biliyor musun? Ben kahrolası bir bebek bakıcısı değilim. Kendi adamlarınızla, kendiniz ilgilenin."

"Onlar bizim adamlarımız değil." Diye fısıldadı, Savaş, sakince. Kadının kolunu bıraktığında, Asel, geri kaçmamak için üstün bir çaba sarf etmek zorunda kaldı. "Onlar bizim gibiler." Asel, kirpiklerinin altından Savaş'a baktı. "Eşitlik ve insan hakları falan falan. Umrumda değil. Bir daha birbirlerine girerlerse onları sadece bıçakla korkutmakla kalmam." Savaş, başını iki yana sallayarak kadına baktı. "Bazen nasıl bir avukat olduğunu merak ediyorum." Asel, gülerken elindeki bıçağı döndürdü. "Bende öyle, eski dostum." Asel güldüğünde, gözünün ve yanağının üzerindeki koyu kırmızı yara izi, hafifçe kırışmıştı. "Onlara anlat, Polemos." Dedi, Asel yeterince uzaklaştığından emin olduğunda. Savaş'ın az önce çıktığı kapıdan diğer koridora geçerken, omuz silkti. "Yoksa bunu gerçekten ben yapacağım."

Aşka TapanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin