-17-

191 34 12
                                    

~We are, we are together, bulletproof~

beogmyu

Köylüler beni görünce korkuyla evlerine çekildi haklılardı burada gizleniyorlardı ve belli ki beni düşman sanmışlardı

"MİLLET KORKMAYIN VE BURAYA TOPLANIN BU ÜLKEMİZİN KÜÇÜK PRENSİ CHOİ BEOMGYU" diye bağırdı haruto yüksek sesle ardından herkes koşarak çevreme toplandı 

"merhaba prensim ben köyün lideri rica etsem neden burada olduğunuzu söyler misiniz bizlere"

"BEOMGYU"diye bağırdı bir ses

Bu tanıdık sesin sahibini bulmak amacıyla etrafıma bakındım. Köşede yıkık bir evin yanındaki kişiyle göz göze geldik onu görür görmez atımdan inerek ona doğru koştum kollarına attım kendimi sarıp sarmaladı beni,tutamadım gözyaşlarımı sadece onları değil içimde biriken öfkeyi de tutamadım.

"NEDEN GERİ DÖNMEDİNİZ BANA NEDEN HABER VERMEDİNİZ"dedim omzunu yumruklayarak

"yemin ederim geri dönmek istedim sana beom bir insan nasıl isteyerek uzak kalır huzurundan"dedi saçlarımı okşayarak

"yeonjun nerede bulabildiniz mi onu"

"bulduk ama durumu pek iyi değil beom"

"hadi diğerlerinin yanına götür beni"

Taehyun bileğimi kavradı hafifçe boşta kalan eliyle yanağımı okşadıktan sonra beni yanında durduğu yıkık dökük eve soktu

"benim durumum çok vahimleşti bakın kapıda beom görüyorum"dedi kai

"LAN BENDE BEOM GÖRÜYORUM" dedi soobin samanlar üzerine yatırılmış sevgilisinin yanı başında evin içinde tanımadığım biri vardı

"o kim"dedim kaşlarımla köşede oturmuş genç kıza

"benim kız kardeşim"dedi haruto kolumun altından fırlayarak

"ben yeri memnun oldum"dedi kız başıyla beni selamlayarak

"yeonjun"dedim ve onun yanına çöktüm

"siktir delirdiklerini sanmıştım gerçekten sensin beomgyu"

"sizin için geldim"dedim gülümseyerek

"kalkamıyorum beom" dedi gözlerini doldurarak

"aslında ona eski gücünü verecek bir ilaç var fakat içine konması gereken ana madde buralarda yetişmez" dedi yeri 

"nedir o madde"

"hünnap denen bir bitki"

"bitkilerin kralı yanımızda yeri ne diyorsun sen şıp diye yapar"dedi haruto 

"cidden mi"dedi yeri gülümseyerek

"denerim"dedim

Bir bitkinin yetişmesini istemem yeterliydi neresi olduğunun bir önemi yoktu. Sessizce köşede duran çiçeğin yanına gittim parmaklarımı birbirine şıklattım saksıdaki bitki yavaşça toprağın içinde yok oldu daha sonra da hünnap denilen bitki çıktı ortaya

"ne demiştim aslan prensimiz"dedi haruto bana sarılarak

Sarılmaya karşılık verdiğimde harutonun arkasında kollarını açmış bana bakan taehyun belirdi bozulduğunu belli edercesine somurtarak kollarını indirdi. Yeri çoktan evi terk etmiş bahsettiği ilacı yapmak üzere kendi evine gitmişti.

"prensim"diye içeri girdi az önce kendini lider olarak tanıtan kişi 

"efendim"

"gözcülerimiz köyün etrafında karanlık zindan askerlerinin gezindiğini görmüş efendim"

"sikeyim"dedi soobin yeonjun uzanarak baş ucundan hiç ayrılmayan sevgilisinin ellerini tuttu 

"garberamıza kavuştuk artık her şeyin üstesinden gelebiliriz"dedi yeonjun 

"siz gidin biz geliriz"dedi taehyun

"peki nasıl isterseniz"dedi adam ve evi terk etti

"iki saat öncesine kadar öldürecek gibi bakan adam kuzu oldu"dedi kai

"köyünü kurtarıcaz götümüzü yese yeridir" dedi yeonjun

"seni tepeye götüreyim mi"dedi haruto 

"ben götürürüm sen kardeşini koru"dedi taehyun ve harutonun omzumdaki elini kibar denemeyecek bir şekilde ittirdi

"iyi misin taehyun"

"sinirli sayılabilirim bence"

"çok sinirli sayılabilirsin bence"

"AA ŞU TESADÜFE BAK KÜÇÜK PRENSİMİZ DE BURADAYMIŞ"dedi biri

Bütün köylüler arkamıza dizildiğinde taehyun beni arkasına çekti. Önümüze dizilmiş iki genç vardı genç bile değildi karşımızdakiler  küçücük çocuktu.

"hah karşımıza küçücük  çocuklar mı getirdiniz belki vicdan yaparız diye"dedi alayla kai

"bu küçük çocuk sandığından daha güçlü"dedi çocuk elini yumruk yaparak

"gösterin bakiyim abilerinize güçlerinizi fındık kurtları"diyen taehyun yüzüne doğru gelen su topunu hiç beklemiyordu fakat oldukça iyi bir şekilde atlattı 

"ohaa minik su koruyucusu anam anam"dedi soobin fakat öyle bir sinirle söylemişti ki dişleri sıkılmaktan kırılacaktı 

"ama bilmediğin bir şey var küçük onun ateşini benden başkası söndüremez"dedi ve elinde kocaman bir su topu yaparak küçük çocuğu yerle bir etti

"sende ona zarar veremeyeceğini öğrenmelisin"dedi uzun boylu çocuk ve soobine karşı taehyunun yaptıklarından daha küçük bir ateş topuyla atakta bulundu. Belli ki artık tek ateş koruyucusu taehyun değildi.

"yerini bil velet"dedi taehyun 

Ardından önümdeki dörtlü arasında bilmediğim bir güç savaşı başladı iki tarafta güçsüz ya da korkak değildi ve birbirlerine büyük bir hırsla saldırıyorlardı. Bizimkilerin zarar görmeyeceğini bu savaşı kazanacaklarının farkındaydım fakat ister istemez çocuklar için üzülüyordum çünkü taehyun ve soobin güçlerini orantısız şekilde kullanmaya başlamışlardı ve çocuklar büyük hasar alacaktı belliydi ki olaya el atmak üzere kaldırdım ellerimi havaya...

~TOGETHER~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin