~Ya bizi böyle gören olursa, koridorda sessizce öpüşürken?~
beomgyu
Köy sakinlerinin güvenliğini sağlama aldıktan sonra haruto ve çocukları da yanımıza alarak kaleye doğru yola çıktık.
"hey yeonjun bir şey sorabilir miyim" dedi haruto
"sor bakalım" dedi yeonjun
Yola çıktığımızdan beri haruto hiç susmamış,sorularıyla hepimizi bezdirmişti.
"şimdi sen çok hızlısın ya"
"evet öyle" dedi kai göz devirerek
"canlı ya da cansız varlıkları da hızlandırabiliyor olman gerekmez mi"
"bilmem hiç denemedim" dedi yeonjun omuz silkerek
"BENİ UÇUR YEONJUN AMCA" dedi jungwon sırtımdan
"otur yerinde bücür ilk ben uçucam" dedi sunoo
"en iyisi hiçbirimizin uçmaması" dedi taehyun
"kaleye gidince deneriz" dedi yeonjun göz kırparak
"yeonjun bir yerinde dur" dedi soobin kaşlarını çatarak
"çok tatlısınız" dedi haruto
"attan düşeceksin haruto bir rahat dur" dedi kai
"siz daha tatlısınız" dedim kıkırdayarak
"neremiz tatlı sus" dedi kai
"bozma lan sevgilimi" dedi taehyun
"bir yerlerde mola mı versek" dedi haruto
"az kaldı zaten gerek yok bence" dedi yeonjun
"çok yorulduysan duralım" dedi kai
"gerek yok az kaldıysa devamm" dedi haruto neşe ile
Sınıra vardığımızda askerler diz çökmüş abimden af dileniyorlardı,beni tek başına gönderdikleri için cezalandırılmışlardı belli ki.
"ABİ"" diye bağırdım sesim çıktığı kadar
"GARBERA" dedi abim bana dönerek
"BİZ GELDİK GÜNEŞ PRENS" dedi yeonjun ve bir anda atından inerek abime koştu
Abim yeonjun'u kolları arasında ezerek un ufak etti,ben de kıskanarak atımdan indim ve yanlarına koştum. Abim bize sıkıca sarıldıktan sonra ikimizi de yere itti.
"NEREDESİNİZ SİZ SORUMSUZ, KENDİNİ BİLMEZ,HADSİZ,BECERİKSİZ,ÇELİMSİZ,BEYİNSİZ, BİLGİSİZ VELETLER ÖZELLİKLE SİZ DÖRDÜNÜZ BUNCA ZAMAN NERELERDEYDİNİZ YA SEN GARBERA İNSAN DEMEZ Mİ ABİM MERAKTAN ÖLÜR BİR HABER VEREYİM YA DA NE BİLEYİM BİR NOT BIRAKAYIM NE DEDİĞİM DEDİK,ZÜPPE ŞEYLER OLDUNUZ SİZ " dedi ve ikimizi de söylemesi ayıp popomuza vura vura dövdü.
"PRENSİM ÇOK HARİKA GÖRÜNÜYORSUNUZ SİZİ GÖRMEYELİ DAHA DA GÜÇLENMİŞSİNİZ"dedi kai
"yaa cidden mi" dedi abim gülümseyerek ve onu kucakladı
"NE YAĞCI AMA"diyerek göz devirdi soobin
"SEN DE DAYAK İSTİYORSUN ANLAŞILAN SOOBİN" dedi abim
"YO PRENSİM NE HADDİME SİZİN O KASLI KOLLARINIZDAN DAYAK YEMEK BEN O KADAR ŞEREFLİ BİR SAVAŞÇI DEĞİLİM HENÜZ" dedi soobin
"KİM YAĞCIYMIŞ" dedi taehyun
"MİLLETE LAF ATMA DA YANIMA GEL TAEHYUN VELEDİ" dedi abim
Taehyun önce sunoo'yu attan indirdi ardından kendi inerek abime koştu,abim bir yere kitlenmiş olacak ki taehyun ona koştuğu sıra fark etmedi bile.
"BU BU BİR ÇOCUK MU ÇOCUK MU KAÇIRDINIZ BİR DE" dedi abim sinirle
"İKİ ÇOCUK" diye fırladı jungwon haruto'nun kucağından atlayarak
"BENİ DE ÇOCUKTAN SAYARSANIZ ÜÇ" dedi haruto gülümseyerek
"ÇABUK SARAYA YOKSA HEPİNİZİ BURAYA GÖMECEĞİM" dedi abim sakin kalmaya çalışarak
Ardından hepimizi,çocuklara aşkla bakarak,döverek at arabasına bindirdi. Jungwon sırtında sunoo ise kucağındaydı,haruto da yanı başında bizler ise kucak kucağa karşı koltuğa oturtulduk.
"dökülün bakalım" dedi abim sakince
"şimdi ben izin verirseniz beom'un bizi bulduğu kısma kadar yaşadıklarımızı anlatayım" dedi taehyun ve benim de henüz yeni öğreneceğim olayları anlatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~TOGETHER~
Random"çiçekler kopartılırsa yaşayamaz fakat bu beş çiçek yaşamak için toprak ya da suya ihtiyaç duymuyor onların tek ihtiyacı bir olmak her biri tek başına sadece birer çiçek iken bir araya gelince bir ormana dönüşüyor onlar çeşitli güzelliklerin olduğu...