~seni seviyorum,seni özlüyorum~
beomgyu
Belli bir süre daha beraber kaldıktan sonra herkes odalarına dağıldık,kendimi yatağıma attıktan kısa bir süre sonra uykuya teslim oldum.
Sabah gözlerimi alan güneş ve yüzümde bir gıdıklanma ile gözlerimi açtım,taehyun yanıma uzanmış elindeki tüyü yüzümde gezdiriyordu.
"günaydın güzel prensim" dedi
Taehyun'un gözlerinde uzun zamandır görmediğim o huzur ve güven vardı,belli ki rahatlamıştı sonuçta artık bizler için endişelenmesi ,ertesi gün askerler köyü basacak mı diye düşünmesi ve en önemlisi karnımızı doyuracak bir şeyler bulabilecek miyiz diye korkması gerekmiyordu.Onun gözündeki bu güzel huzurla benim içim de huzur dolarken taehyun yerinden kalktı ve masanın üzerindeki güzeller güzel orkideyi bana getirdi
"köyde ben de bir hikaye öğrendim beom" dedi gülümseyerek
"anlat bakalım hikayeni" dedim sırtımı yatak başlığına yaslayacak şekilde dikleşerek
"yer yüzünde açan ilk çiçek orkide'dir,diğer bütün çiçekler orkide soyundan gelirler ve bir inanışa göre bir kişiye orkide hediye etmek 'sen benim dünyamda açan ilk çiçeksin'anlamına gelir." dedi ve elindeki orkideyi ellerim arasına koyarak kendi de kafasını dizlerime koyacak şekilde uzandı
"sayende en güzel günaydın benim oldu ateşin efendisi" dedim saçlarını geriye iterek
"ben yaşadığım sürece en güzel günaydınlar hep senin olacak"
"kahvaltı yaptınız mı"diye sordum
"yaptılar" dedi gülümseyerek
"ya sen"
"senin uyanmanı bekledim"
"çok romantiksiniz bakıyorum da" dedim kıkırdayarak
"siz olan aşkımdan dolayı hepsi prensim"
"çok tatlısın"
"sizin kadar olmasam ben de biraz tatlıyım galiba" dedi kaşlarını kaldırarak
"çok tatlısın çok" dedim yüzünü ellerim arasına alarak
"aşağı inmezsek kral kızar mı"
"muhtemelen hayır"
"o halde inmeyelim bütün gün burada yatalım"
"sıkılmaz mıyız"
"seninle çölde aç ve susuz kalsam gene de mutlu olurum"
"büyük konuşuyorsun" dedim
"kalk gidiyoruz" dedi bir anda fırlayarak
"nereye"
"çöle"
"saçmalama taehyun"
"ya kendimi kanıtlamam lazım"
"hadi onun yerine kahvaltı yapmaya gidelim" dedim kıkırdayarak ve onu da peşime takarak mutfağa girdim. Peşimizde dolanıp duran görevlileri yolladıktan sonra yememiz için bir şeyler hazırladım.
"mutfakta bir şeyler yaparken çok havalısın"
"hizmetçin mi yaptın çocuğu" dedi soobin alayla
"oğlum gitsene beraber kahvaltı yapıcaz biz" dedi taehyun kış kış yaparak
"soobin rica etsem diğerlerini de çağırır mısın" dedim gülümseyerek
"ya beom hepsi doluşacak şimdi" dedi taehyun somurtarak
"biz gelebilir miyiz peki" dedi sunoo
"size her zaman açığız koş koş hadi yer kapın hemen" dedi taehyun
"ben de çocuk olduğuma göre bana da yer var" dedi haruto
"kes sen koca adamsın" dedi taehyun
"taehyun"
"gelin gelin hepiniz gelin askerlerden de aç olan varsa sorun onlar da gelsin" dedi göz devirerek
"BEOMGYU BACAKSIZ NERELERDEYDİN BOĞAYIM MI ŞİMDİ SENİ BİR KAŞIK SUDA" dedi sinirle beni izleyen romin
"bak sakin ol açıklayabilirim" dedim ellerimi siper ederek
"hadi açıkla" dedi sakince
"seni seviyorum canım kuzenim" dedim yağ çekmeyi planlayarak
"yaa yerim seni hadi bir şeyler getir de yiyelim" dedi ve her şeyi unutarak masaya oturdu
"gittikçe kalabalıklaşıyorsunuz ve bu korkutucu bir hal almaya başladı" dedi suzy ve bana korkutucu bakışlar atarak mutfağı terk etti
"hadi git ve onunla yüzleş" dedi kai zıplayarak
"gidiyorum"
"git git kooşşş" dedi yeonjun beni gazlayarak
Gergin bir şekilde mutfaktan çıkarak suzy'e ait olan çalışma odasının kapısını çaldım ve içeri girdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~TOGETHER~
De Todo"çiçekler kopartılırsa yaşayamaz fakat bu beş çiçek yaşamak için toprak ya da suya ihtiyaç duymuyor onların tek ihtiyacı bir olmak her biri tek başına sadece birer çiçek iken bir araya gelince bir ormana dönüşüyor onlar çeşitli güzelliklerin olduğu...