~I, I love you like a love song, baby~
beomgyu
Gözlerimi açtığımda taehyun yanımda yoktu. Sinirime hakim olarak yerimde doğruldum ve üstümü giyerek odamdan çıktım.
"GÜNAYDIN BEOM ABİCİK" dedi sunoo bacağıma sarılarak
"günaydın küçük" dedim onu kucağıma alarak
"taehyun abi nerede diye merak mı ediyorsun" dedi kıkırdayarak
"hayır neden edeyim" dedim kaşlarımı kaldırarak
"bahçede" dedi fısıldayarak
"ne yapıyor bahçede" dedim fısıldayarak
"geçen gün gelen kız geldi onunla konuşuyor"
"winter mı"
"evet evet"
"kahvaltı yaptın mı sen"
"hayır kai abinin elinden kaçtım" dedi gülümseyerek
"hmm o halde hadi gidip beraber kahvaltı yapalım" dedim yönümü mutfağa çevirerek
"ama ama"dedi dudaklarını büzerek
"olmaz öyle dudak büzmekle hem hem bol bol yersen güçlenirsin" dedim
" o zaman taehyundan daha güçlü bir ateş koruyucusu olurum sonrada seninle evlenirim" dedi
"bir kere onu benden almak o kadar kolay değil küçük bey" dedi taehyun koridorun başından gülümseyerek
"sen gidip o kızla konuşsana" dedi sunoo sinirle
"winter ablandan mı bahsediyorsun" dedi taehyun gülümseyerek
"her kimse" dedi sunoo kollarını birleştirerek
"winter neden gelmiş bir sorun mu varmış" dedim merakla
"kralla görüşmeye gelmiş geçen sefer gibi seninle görüşmek istedi ben de uyuyor dedim" dedi gözlerini kısarak
"belki önemli bir şey vardı neden uyandırmadın" dedim endişeyle
"yarın tekrar gelecekmiş o zaman görüşürüz hep beraber" dedi yanağımdan makas alarak
"uzaklaşsana prensimden" dedi sunoo eline vurarak
"peki efendim emredersiniz" dedi taehyun ve başını yere eğerek yanımızda yürümeye başladı
"ee bu kıskanç efendi ne yemek ister" dedim mutfağa girereken
"kaçağımız da geldi" dedi kai
"bir kere ben efendiyim kaçak değil" dedi sunoo bilmiş tavırlarla
"abim komik şaka yaptı" dedi jungwon ve kahkaha atmaya başladı
"prensim söylesene şunlara" dedi sunoo elini kardeşine doğru uzatarak
"efendimiz doğru söylüyor" dedim gülümseyerek
"aman da aman sen efendi mi oldun" dedi haruto sunoo'nun yanaklarını okşayarak
"günaydınnnnn" diye gülümseyerek bahçeden mutfağa girdi soobin
"bakıyorum çok neşelisin" dedi taehyun alayla
"göstericem ben ona neşeyi" dedi arkadan ilenerek içeri giren yeonjun
Eğilerek sunoo'yu yere bıraktığım sırada belime giren ağrıyla yerimde kaskatı kaldım
"belli ki birileri bir şeyler yapmış" dedi yeonjun kulağıma fısıldayarak
"iyi misin yeonjun" dedi haruto da diğer taraftan kolumu tutarak
"sevişmişler dün" dedi yeonjun sessizce
"ne" dedi haruto da sessizce
"sizde sevişmişsiniz dün" dedim kaşlarımı çatarak
"bizim ilk değildi canım sen kendini düşün" dedi yeonjun ve masaya oturdu
İştahı yerindeydi her zamanki gibi. Haruto'nun yardımı ile yerimde dikleştim.
"çok acıyor mu" dedi haruto kulağıma doğru
"biraz ama çok güzel bir his" dedim ben de fısıldayarak
"HEY BEOM NE DİYORSUN DA KIZARDI ÇOCUK" diye seslendi soobin kahkahaları arasından
"sus sen" dedi yeonjun sevgilisine ardından da bize kısaca bakarak sırıttı
Bizde yeonjun'un yanına oturduğumuzda yeonjun benim üzerimden haruto'ya doğru eğildi
"siz daha sevişmediniz mi" dedi sessizce
"henüz yeniyiz biz" dedi haruto elleri ile oynarken
"ay doğru yakında siz de şey edersiniz merak etme" dedi ardından da doğruldu
"ay bakma sen ona onlar ohohoh ne zamandır çıkıyolar" dedim gülümseyerek
Haruto sadece kafasıyla onaylamakla yetindi. Biz kahvaltımızı yaparken abim ve yanında birkaç kişi mutfağa girdi.
"çocuklar hadi siz bu ablalarla bahçeye oynamaya çıkın" dedi abim çocuklara şevkatle bakarak
Çocuklar görevlilerle bahçeye çıktığında abimin yüzündeki gülümseme söndü.
"karanlık zindan tekrar sınırlara saldırmaya başladı" dedi abim
"yapabileceğimiz bir şey var mı" dedi kai
"yapmanız gereken bir şey var o yüzden geldim"
"söyleyin o halde prensim" dedi yeonjun
"sınıra gideceksiniz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~TOGETHER~
Diversos"çiçekler kopartılırsa yaşayamaz fakat bu beş çiçek yaşamak için toprak ya da suya ihtiyaç duymuyor onların tek ihtiyacı bir olmak her biri tek başına sadece birer çiçek iken bir araya gelince bir ormana dönüşüyor onlar çeşitli güzelliklerin olduğu...