SREİN
-on yedinci bölüm-Hilal: Seni neden gizliyor?
Hilal: Polis bebeğin sahibini arıyor, yakınları bebeği anlatıyor ama o seni korumayı seçiyor.
05***: Sana küçük bir sır vereceğim.
05***: O sadece kendini koruyor.
Hilal: Kimden?
05***: Paranormal olaylara inanır mısın?
05***: Benimki de soru, lanetli bebekleri seven biri elbette ki bu tür hikayelere inanır.
Hilal: Konuyu değiştiriyorsun.
05***: :) Aksine, gerekeni söylüyorum.
Hilal: Efsaneler, hikayesi olan eşyaları severim, inançlı biri olsam da böyle doğaüstü olaylara ihtimal verdiğim söylenemez.
Hilal: Yine de ilgimi çekiyor.
05***: Efsaneler, uydurma hikayelerdir. Yine de, her birinin içinde küçük de olsa gerçeklik payı vardır derler. Kim bilir...
05***: Bebeğin hikayesini biliyorsun. Yaklaşık bir asır önce küçük bir oyuncakçı dükkanında üretilmiş, dünyanın öbür ucunda. Yaşanan trajediden sonra ailesi ölen küçük bir çocuk kalmış geriye. Bebek yüzünden ölmüşler, çocuk istemiş. Tek arkadaşı o bebek olmuş sonrasında.
05***: Apartmandaki olayla benzerliği yok mu sence de?
Hilal: Mantıksız, tüm bunlara bir bebek sebep olmuş olamaz.
05***: Elbette...
05***: Ama hasta bir çocuk bu hikayeye kendini fazla kaptırmış, sence de öyle değil mi?
Hilal: Efsaneye göre bebeğin ilk sahibi ailesinden kurtulmak istemişti. Tek dileği yerine gelmişti o uğursuz gecede.
05***: Evrim kardeşinin tam da hikayeye uygun olarak bu cinayeti işlediğini biliyor.
05***: Bebeği alan oydu, bir lanete inanan kardeşi üç kişiyi öldürdü. Kendini sorumlu tutuyor.
05***: Korkuyor olmalı.
Hilal: İnanılmaz...
05***: Yersiz bir korku... Yine de olayın üstüne gitmek neye fayda sağlar?
05***: Katil ortada.
Hilal: Haklısın.
Hilal: Bebek senin eline nasıl geçti?
05***: Kapanan bir müzeden.
Hilal: Neden onu aldın ki?
05***: Bir arkadaşa ihtiyacım vardı. :)
Hilal: Böyle konuşma, tedirgin oluyorum.
05***:Bebekten tedirgin oldun benden değil. Onu almak istemedim, yine de benim oldu.
Hilal: Bu yüzden mi satmaya karar verdin? Satın alan kişiyle neden konuşuyorsun?
05***: Herkesin arkadaş edinmek için farklı yolları vardır.
Hilal geri dönüş yolu boyunca yabancıyla konuşmuştu. Evine yaklaştığı sırada apartmanın önündeki tanıdık arabaya ilişti gözleri. Amcasının arabasını hemen tanımıştı. Son mesaja cevap vermeden hızlı adımlarla eve doğru yürüdü.
İçeriye girdiğinde amcası ve abisi salonda oturmuş sohbet ediyorlardı. Hilal ortamdaki gerginliği hemen fark etmişti. Gözleri abisine kayarken, abisinin onun buradaki varlığından rahatsız olmuş bakışları ile karşı karşıya geldi.
"Hoş geldiniz," dedi düz bir sesle. Ona arkası dönük şekilde oturan Amcası yüzüne dahi bakmadan, "Hoş bulduk." dediğinde abisi hala aynı bakışlarla ona bakıyordu.
"Neredeydin? Kafeden bu kadar geç dönmezsin sen."
"Dolaştım biraz," diye yanıtladı abisinin sorusunu. Fazla bir açıklama yapmadan yanlarından kaçarcasına ayrılıp kendini mutfağa attı.
Salondan gelen sesleri az da olsa anlayabilmek için dikkatle dinlemeye başladı. Amcası bariz bir şekilde bir durumdan yakınıyor abisi ise halledeceğini söylüyordu. Hilal zor da olsa duyduğu cümle olmasa basit bir sorun olduğuna ikna olabilirdi. 'Benim yaptığımı nasıl anladı bilmiyorum,' diyordu Amcası, çok para kaybettiğini söylemişti sonrasında. Amcası emlak işiyle uğraşıyordu. Hilal durumun basit bir iş sorunu olmadığını anlamıştı ama dinlediği kadarı ne olduğunu anlamasına yetmiyordu.
Abisi ısrarla çözeceğini söyleyip amcasına destek olurken ona yine sinirlenmeden edemedi. Kavgadan sonra sakinleşmesi ve ona karşı ılımlı olması öfkesinin geçtiği anlamına gelmiyordu. Yine abisine yansıtmayacaktı bu öfkesini, içinde yitip giderdi elbet. Önemli değildi.
Tekrar içeriye dönüp, ikisine de aç olup olmadığını sormuştu, varlığı ile sohbet bir anda kesilirken ikiliden aldığı olumsuz cevap üzerine mutfağa döndü. Karnını doyurup odasına geçti, elinden geldiğince yavaş şekilde. İçerideki konuşmayı dinlemeye uğraştı bu esnada, yine de pek bir şey anlayamadı. Amcasını bu kadar tedirgin eden şey neydi merak etmişti.
Odasına geçti konuşmaya olan ilgisi bittikten sonra. Konuşma arasından seçebildiği birkaç cümlenin faydası yoktu ne de olsa. Yatağa oturduğunda gözüne odanın köşesine, dolabının yanına sakladığı kutu ilişti. Kutuyu alıp kilidini açtı.
Kutunun içini kaplayan beyaz beze ve bebeği tutan iplere göz gezdirdi. Kutu fazlasıyla eski olsa da içindeki bez parçası fazlasıyla yeni duruyordu. Bezin yumuşak dokusuna elini gezdirdi önce sonra da bebeğin iplerini çözüp dışarıya çıkardı.
Bu bebeğin varlığı eskisine nazaran bir huzursuzluk veriyordu ona. Bunun sebebi şüphesiz yabancı ile yaptığı son konuşmaydı.
Bebeğin beyaz saçları omuzuna geliyordu. Özenle boyanmış yüzü detaylı işçiliğine rağmen sade bir görünüme sahipti. Öyle ki bebeğe bakan birinin odağı direkt simsiyah gözlerine kayıyor diğer detayları yok sayıyordu. Dikkatli baktığında yüzündeki gölgelendirmeyi fark etmişti.
Açık mavi elbisesi bez parçasıyla kaplı bedenini süslüyordu. Bebeği görmek istemişti. Belki de içten içe onun sadece bir bebek olduğunu kendine kanıtlama ihtiyacı duymuştu.
Onun sadece görünüşü korkutucuydu. O sadece basit bir bebekti. Günlerdir onu evinde tutuyordu sonuçta. Hiçbir sorun yoktu.
Telefonunu alarak cinayetle ilgili yazılan haberleri okumaya koyuldu. Yabancıya inandığını söylemişti fakat genç kız daha fazlasını duymak istiyordu. Gözüne daha önce görmediği bir yazı ilişti sonrasında. Başkası için yazılan diğer haberler ile aynı olsa da genç kız için öyle değildi. Diğer yazıların aksine burada sorulan bir soru, Hilal'in de zihninde yankılanıyordu.
'Yaşanan olayın paranormal bir tarafı olabilir mi?'
<><><><><>
Bu cümleyi hatırlayan dikkatli okuyucularım burada mı?Benzerlikler kadar farklı olan çok şey var olayla ilgili, bakalım Hilal fark edecek mi?
Evrim, korkuyor mu?
<><><><><>
|26|7|19|21|17
SONSUZSIYAH
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SREİN | Texting ލ
Horrorİfrin'in devamıdır, 1. Kitap ile bağlantılıdır. ____________ Uyan. "Bu sadece kötü bir rüya." Uyan. "Bu gerçek değil." Uyan! "Bebeğin saçlarını kesmemi isteyen sendin!" Bebeğin saçlarını sen kestin! "Uyan!" _______________ Hikaye kaldığı yerden de...