SREİN
'kırk dördüncü bölüm'"Bu sadece kötü bir rüya."
Uyan.
"Bu gerçek değil."
Uyan!
"Bebeğin saçlarını kesmemi isteyen sendin!"
Bebeğin saçlarını sen kestin!
"Uyan!"
Bir anda gözleri aralandı, yattığı yatakta doğulurken karanlığa doğru baktı. Zihninde az önce gördüğü rüyanın kalıntılarını taşıyordu. Hatırlamaya çalıştı, uyanmadan öncesinde gördüğü rüyadan geriye birkaç cümle kalmıştı sadece. Zihnini yokladığında anlamsız bir boşluk karşılamıştı onu.
Ellerini sıkıca kenetlemiş, gözleri karanlığa ruhsuzca bakarken derin nefesler alıyordu. Ne gördüğünü tam olarak bilmese de etkisini henüz üzerinden atabilmiş değildi. Yataktan kalktı, çıplak ayaklarını adeta yerde sürükleyerek attığı adımlarıyla salona gitti yavaşça.
Salonun kapısında duraksadı, eli ışığı açmak için düğmeye koysa da karanlığı dağıtmak için bir hamlede bulunmadı. Üzerinde hissettiği bu tedirginlik neden bir türlü gitmiyordu? Kendi evindeydi, güvende olduğunu biliyordu ama hala nefesi kesilecekmişçesine aldığı derin soluklar dinmemişti. Rüyayı zihni hatırlamıyordu belki ama bedeni hala hissediyordu.
Sokak lambaları odanın içini loş bir ışıkla aydınlatırken koltuğa bıraktı kendini. Gözlerini kapattı, yeniden hatırlamaya çalıştı ancak zihnine az önce gördüğü rüyaya dair bir görüntü düşmedi.
Sakin ol!
Gözlerini açtı, biraz olsun karanlığa alışmış pencereden sızan az ışığa rağmen yeterince görebilir hale gelmişti. Nefesi düzene girerken şimdi onu salona getiren yegane sebebe bakıyordu. İfrin bebeğine. Rüyadan uyandığı anda bebeğin yanına gelmesi gerektiğini biliyordu.
Ne yapması gerektiğini bildiği gibi.
Işığı açmama nedenini bilmiyordu. Sanki karanlık onu tüm tehlikelerden koruyabilirmiş gibi hissetmişti o an ve elini düğmeden çekmişti. Yalnızdı oysaki, kilitli kapının ardında kalmıştı her şey. Ailesi, yabancı... Poyraz da yoktu. Poyraz? Yine en olamayacak zamanda düşmüştü aynı isim zihnine. Onu hayatından çıkardığından beri aklından çıkaramaz hale gelmişti.
İfrini izliyordu, bebeğin omuz hizasında olması gereken beyaz saçları şimdi neredeyse beline uzanıyordu. Yüzündeki siyah sıvı kalıntıları ve elbisesindeki yer etmiş lekeler ile bebek hiç olmadığı kadar korkunçtu şimdi. Tereddütle elini uzattı, beyaz saçlarına dokundu yavaşça. Oldukça yumuşaktı.
Bir makasa ihtiyacı vardı. İfadesiz yüzü bebeğin saçlarına bakarken uyandığı andan beri ne yapması gerektiğinin farkındaydı.
"Madem istediğin bu..." diye mırıldandı. Korkması gerekiyordu ama Hilal olağanca sakinliğiyle karşılıyordu yaşananları. Nasıl bir varlıktı bu? Karşısındaki şey her ne ise yaşıyordu... Hilal artık bundan emindi ki makas bulmak için ayağa kalkmadan önce bebeği özenle koltuğa oturur şekilde bırakma ihtiyacı hissetmişti.
"Benden ne istediğini anladım." dedi banyoya giderken. " Uyandığımdan beri ne yapmam gerektiğini biliyordum. Garip... Ne gördüğümü tam olarak hatırlamıyorum ama bir şekilde biliyorum işte..."
Banyoda aradığını kısa sürede bulmuş elindeki makasla bebeğin yanına dönmüştü. Koltuktaki bebeğin önüne yere diz çöktü. "Eski haline getireceğim."
Tutam tutam aldığı saçları özenle kesmeye başladı, elinde kalan saç parçalarını yakınındaki sehpaya koyuyordu. Acele etmedi, nedenlere kafa yormadı. Huzursuz değildi, korkmuyordu ne istediğine karar verdiğinde tüm bu duyguları da sahiplenmişti sanki.
Oysa gerçek bambaşkaydı. Hilal henüz kendine bile itiraf edemese de bebeği ikna etmek istiyordu. Doğru tercih olduğuna, iyi bir arkadaş olacağına...
Evrim de bunu mu yapmıştı?
"Senden korkmayacağım, asla." Kendine veriyordu bu sözü. İyi bir arkadaş olmalıydı.
Bebeğin saçları eski haline döndüğünde mutfaktan aldığı peçeteye kestiği bütün saçları koyup sıkıca sardı. Atmak istemiyordu. Bebeğin eskiden içinde olduğu kutuya saçları bırakmak için döndüğünde şarjda bıraktığı telefonuna baktı.
Yabancı mesajlarına hala cevap vermemişti. Zihninde bebeğin yaşadığına inanmasına neden olan rüyanın etkileri iyiden iyiye geçerken saatin neredeyse beşe geldiğini gördü. Tekrar uyuması biraz zaman alacaktı.
Hilal: Nedenini biliyorum.
Ekrandaki mesaja dalgın gözlerle bakarken anında gelen mesaj içindeki tedirginliği saniyesinde yeniden ortaya çıkarmıştı.
05***: Biliyorsun.
Hilal: O yaşıyor, bir arkadaşı olduğu sürece yaşayacak.
Hilal: Rüyamda bir ses bunu söyledi.
Hilal: Benim sayemde yaşamaya başladı, saçları bu yüzden uzadı.
05***: Ondan korkuyor musun?
Hilal: Hayır,
Hilal: Ancak aklımda dönüp duran bir soruya engel olamıyorum.
Hilal: Zihnimi kemiriyor ama cevap vermeyeceğini biliyorum.
05***: Benimle ilgili olmalı.
Hilal: Evet, seninle ilgili.
05***: Sor.
Hilal: Bebek bir arkadaş istiyor yabancı,
Hilal: Sana sahipken neden başka birine ihtiyaç duyuyor?
<><><><>
Yaşayan bir oyuncak, göz önündeki gerçekler bazen kabul görmek için kanıtlar ister.
Yabancı bebeğin sahibi, İfrin sadece bir arkadaş istiyorsa neden yabancı başka birilerini buluyor?
<><><><><>
|20|3|6|22|0|4
SONSUZSİYAH
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SREİN | Texting ލ
Terrorİfrin'in devamıdır, 1. Kitap ile bağlantılıdır. ____________ Uyan. "Bu sadece kötü bir rüya." Uyan. "Bu gerçek değil." Uyan! "Bebeğin saçlarını kesmemi isteyen sendin!" Bebeğin saçlarını sen kestin! "Uyan!" _______________ Hikaye kaldığı yerden de...