‹|58|›

446 53 27
                                    

SREİN ~elli sekizinci bölüm~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SREİN
~elli sekizinci bölüm~

Araba tenha sokaklardan sıyrılıp ilçenin iç kesimine yaklaşırken yol boyunca süren sessizliği bozmak için Kaan da Hilal de konuşmadı. Kaan'ın yüzündeki maske yalnız kaldıkları an düşmüş öfkesini net bir şekilde yansıtırken, Hilal karmaşık duygular içindeydi.

Kolunu kapıya yaslayıp elini başına dayadı ve bir süre daha sessizce dışarıyı seyretti. Yollarda telaşla yürüyen insanların kendi dünyalarında kaybolduğunu düşündü. Bir süre kendi dünyasından soyutlanmak istemişti. Düşünmeyi bir kenara bırakıp etrafı izlemek üzerine sinen tüm kötü duyguları biraz olsun silmişti.

"Seni nereye bırakayım?"

Hilal başını elinden çekip durgun bakışlarını Kaan'a çevirdi. "Poyraz'a neyi anlatmamam gerekiyor?" diye sordu onun sorusunu görmezden gelerek.  "Poyraz'a anlatma dedin... Her şey bitti dedin. "

Kaan arabayı yolun kenarına çekip durdurdu. "Korkuyorsun değil mi? O harabede yüzüne sinen korkuyu gördüm. Neyden korkuyorsun? Hapsi boylamaktan mı?"

Kaan tepkisini ölçmek için dikkatle bakıyordu Hilal'e. Tek bir işaret yetecekti arabayı polis merkezine sürmesine.

Hilal Kaan'ın ona olan öfkesini görüyordu fakat diğer bir yandan Kaan'ın onu anlamaya çalışması oldukça beklenmedik bir durumdu. Hilal'in ne yapmaya çalıştığını öğrendiyse ne diye bunu açık etmiyordu ki?

" Poyraz'a söyleyecek misin?" diye sordu her şeyi bir yana bırakıp.

"Yapmam gerekirdi... Tehtit edilmediğini biliyorum. Evrim Tan ile konuştuğunu biliyorum. Ama en önemlisi Rıza Öncü'ye bebeğin sende olduğunu söylediğini biliyorum. Oğuz Asil öldüğü için planların bozulmuş olabilir ancak bu aileni öldürmek istediğin için bebeği elde ettiğin gerçeğini değiştirmiyor. Öyle değil mi? Yine de durmuş burada seninle sohbet ediyorum." dedi Kaan yaptığına kendi de pek anlam veremiyordu.

Anlaşılan Oğuz Asil bertaraf edildiği için Rıza konuşmaktan geri durmamış her şeyi anlatmıştı. Hilal derin bir nefes aldı, arabanın içindeki sıcak hava ciğerine dolarken onu rahatlatmak yerine boğuyordu sanki.  Kaan'ın sözleriyle suretinde büyük bir hüzün çökerken neyi neden yaptığını kimsenin anlamayacağını biliyordu.

Bu güne kadar yalnız kaldıysa bu kimin umurundaydı ki? Kullanılmış, sevilmemiş, yaşadığı her dakika bir fazlalık olduğunu hissetmiş ve yavaş yavaş tükenmişti. Yaşadığını hissetmeden yitip giden onca zamanın hesabını sormak istemesi, onları öldürmek istemesi yanlıştı. Aile diye bildikleri onu yaşarken öldürmüş olsa da bu tür cinayetler suçtan sayılmıyordu ve suç yoksa suçlu da aranmazdı.

Çocukluğu ve gençliği heba olmuşken çaresizdi, sahip olduğu hayatı inşa ederken önüne koyulan her engelde biraz daha ezilmişti. Haklıydı Hilal, haklı olmalıydı. Ve şimdi kaybettiği anne ve babasının öldürülmüş olma ihtimali onun bu karanlık düşüncelerine sımsıkı tutunmasını sağlıyordu. Yine de artık eskiden olduğunun aksine ölüm bir çıkış yolu olmaktan çok izdırabını ruhuna kazıyacak bir kurtuluştan çok asla çıkaramayacağı prangası olacaktı.

SREİN | Texting ލHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin