"O benim."
SREİN
-on sekizinci bölüm-Stres ve sinirden başına giren ağrı şakaklarından ince bir sızı halinde vurmaya başlamıştı. Yanında oturduğu masaya yasladığı elini kaldırıp başına dayadı. Şakağını hafifçe ovarken sessizliğini korudu başındaki iki kişiye karşı.
"Ben böyle olacağını biliyordum." Dedi yengesi, "Neden gidip bir yerde çalışmak yerine kendi işimi kuracağım diye tutturdun ki. Olan paraya oldu."
"Bu öylece kestirip atacağın, bana az önce söylediğin gibi 'Elimden geleni yaptım' la bitecek bir konu değil Hilal." dedi Amcası sonrasında.
Hilal sessizliğini bozarak, "Ne diyebilirim ki?" diye yakındı en sonunda. Gerçekten, düştüğü durumda kendini suçlayacak bir yan göremiyordu.
Korktuğu şey başına gelmişti. Derya kafedeki durumu amcasına anlatmıştı ve şimdi karısıyla birlikte, ikisi de Hilal'in üzerine geliyordu. Sabah uyanır uyanmaz Derya 'ya konuşmak için mesaj atmıştı. Kafenin son zamanlardan müşterisi azalsa da belirli bir müşteri kitlesi olduğunu, bazı yeni fikirlerle durumu kurtarıp işleri yoluna koymak ve kaldıkları yerden devam etmek istediğinden bahsetmişti. Ancak belli ki Derya, Akın meselesini öyle kolay unutmayacaktı. Her şeyden çoktan vazgeçmişti. Hilal'in attığı mesajların sonucunda onun her şeyi düzeltmek istemesine karşı soluğu kızın amcasının yanında almıştı.
Hilal'in onlara karşı tutumunun farkındaydı, aklınca intikam alıyordu sözde arkadaşından. Hırsını çıkarmak için ailesini işe dahil etmişti.
Neyin intikamı diye düşünmeden edemiyordu Hilal. Ona ne yapmıştı ki hayalini elinden böyle acımasız bir yolla çekip alıyordu.
İçinde beliren nefrete karşın ona güvenerek hareket ettiği için kendine de kızıyordu şimdi. Etrafındaki kalabalığa karşın yanında kimse yoktu. Bunu yeniden hissetmek canını yakmıştı.
"Dinliyor musun beni?"
Amcasının sesi ile düşünceleri bölünürken başını kaldırdı.
Yengesi araya girdi, "Konu paraya geldiği içindir bu suskunluğu."
Kaşları çatıldı. Para? Konuşan yengesine döndü. "Ne parası?"
"Masraflar için bizden aldığın para..."
Derin bir nefes alarak ayağa fırladı. "Benim param, ailemden kalan para, sizden bir şey almadım ben. "
Sesinin yükseltmesi ile yengesinin yüzünde beliren küçümseyen bakışları altında ezildiğini hissetti genç kız. Ailesinden geriye kalan bankadaki parayı güçlükle almıştı birkaç ay önce. Para sanki amcasına aitmiş gibi karşı çıkmışlardı kullanmasına. Hilal'in derdi para değildi ancak mecbur kalmıştı, tüm harcamayı Derya'nın yapmasına izin veremezdi.
Öfkesi sesine yansırken onların konuşmasına daha fazla tahammül edemeyeceğini hissetti. Çantasını alıp kapıya doğru yürürken amcası arkasından "Nereye gidiyorsun?" diye bağırsa da durmadı ve kendini dışarıya attı.
Onları dinlemek, hesap vermek zorunda değildi. Kendine içten içe bunu söyleyip dursa da direnci kırılmak üzereydi. Tavrını koyup öylece çekip gitmek onun yapacağı bir davranış değildi. Bu gücü hiçbir zaman kendinde görememişti.
Şimdi nasıl yapmıştı? Sebebinin bir süredir konuştuğu kişi olduğunu düşündü yeniden. Onu değiştiriyordu.
Çınar: Neredesin?
Hilal: Amcamlardan çıktım. Eve dönüyorum.
Abisi mesajını görüp cevap vermemişti. Hilal, eve yürüyerek dönmüş, siniri bu esnada biraz olsun yatışmıştı. Eve girdiğinde abisinin evde olduğunu gördü.
"Amcam aradı," dedi kız kardeşini görür görmez.
"Haberin var yani..." diye mırıldandı Hilal. Bıkkınca bir nefes verdi sonrasında. Tartışmak istemiyordu, kendini açıklamakla uğraşmayacaktı.
Ne değişirdi ki, kimse onu dinlemiyordu.
Bu düşünce ile amcası ile arasındaki gerilimin tek sebebini öne sürdü "Kafe için aldığım parayı istiyorlar."
Abisi tepki vermedi. Hilal bir an için abisinin ona destek olacağını umut etti, taa ki abisi, " Beni mahçup ettin." diye mırıldanarak söylenene kadar.
"Ne?" diye verdi ilk tepkisini. "Onların parasını almadım ben, sen de bunun farkındasın."
"Hilal," dedi abisi durması için, genç kızın öfkesinin büyüklüğünü görmüştü. Kelimelerini seçmeye özen göstererek konuştu. "Önemi yok, paranın kimin olduğunun da nereye gittiğinin de. Önemli olan... "
Cümlesini yarıda bırakmıştı, Hilal aldığı yanıtla şaşırdı.
"Neymiş önemli olan?""Amcamla konuşurum ben, bir süre onlara görünme. Parayı dert etme."
Hilal sorusunu yineledi.
"Önemli olan ne?"
Abisi pes ederek sinirle konuştu. "Bu," dedi genç kızı işaret ederek. "Bu halin, yaptıkların. Amcamlara karşı ılımlı olman için seni uyardıkça tersini yapman. Önemsediğim tek sey bu. Bugün de kavga etmişsin."
Genç kız sinirle gülümsedi. Abisine olan kırgınlığına bir yenisi daha eklenmişti. İçten içe korktuğu gerçekle yüzleşti tam o anda. Abisi onu başlı başına bir sorun olarak görüyordu. Belki de varlığını dahi istemiyordu.
Sinirden evin salonunda volta atmaya başlamıştı. Düşünceleri içinde boğulurken birden durdu. Gülümsemesi yavaşça yüzünde solarken, abisine döndü.
"Üzgünüm," dedi donuk bir sesle.
Belki ilk defa üzgün değildi. İlk kez içten söylemiyordu bu kelimeyi.
"Hata ettim."
Kusuru hep kendinde arar, kendinde bulurdu. İlk kez kendini haklı görüyordu.
"Bundan sonra hiçbir şey aynı olmayacak." dedi en sonunda. Abisi tepkisizce sözlerini dinliyor, dürüst olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Hilal umursamadı, amacı ikna etmek değildi ki zaten abisi öyle ya da böyle genç kızın geri adım atıp sözünden çıkmayacağını düşünüyordu." Söz veriyorum."
<><><><>
Hilal herkese öfke dolu artık...
Bu kadar öfke neye sebep olacak bakalım.
Sondaki değişim ne ifade ediyor?
<><><><><>
|28|7|19|21|4|
SONSUZSİYAH
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SREİN | Texting ލ
Horreurİfrin'in devamıdır, 1. Kitap ile bağlantılıdır. ____________ Uyan. "Bu sadece kötü bir rüya." Uyan. "Bu gerçek değil." Uyan! "Bebeğin saçlarını kesmemi isteyen sendin!" Bebeğin saçlarını sen kestin! "Uyan!" _______________ Hikaye kaldığı yerden de...