SREİN
-İkinci Bölüm-1 hafta sonra;
Tan vakti güneşin cılız ışığının altında çayını yudumluyordu. Karşısındaki geniş masanın çevresinde oturup sohbet eden insanları izliyordu dikkat çekmeden. Kahkahalar eşliğinde konuşulan konuları takip etmek zordu, en azından aklından binbir düşünce geçen genç kız için bu konular umursanacak cinsten değildi.
Mutlu görünmeye çalışıyordu, bugün hayallerini gerçekleştirdiği gündü ne de olsa. İçinde oturdukları kafe onundu, nihayet bir başarısı vardı hayatta. Yanında oturan abisinin bakışlarını üzerinde hissetti. Sabah onunla alay ettiğini unutmamıştı.
"Bu kasvetli yerden insanların kaçacağını söylemiştin." diye konuştu sessizce, masadaki gürültünün gerisinde söylediğini yalnızca abisi Çınar'a duyurmak istemişti. "Kabul et, insanlar bayıldı."
Abisi ise istifini bozmadı, " Fikrim değişmedi, aklı başında olan birinin geleceği yer değil burası." Kız kardeşi Hilal'in içten içe sinirlendiğinin farkındaydı. Gülümsedi, "Neyse ki yaşadığımız yerde aklı başında birini bulmak kolay değil."
Abisinin bu sözü üzerine suratı ekşi bir limon yemişçesine buruştu. " Ağzından normal bir şey çıkmaz mı senin."
Tam bu esnada masanın karşısında oturan ve geldiğinden beri attığı kahkahalarla genç kızı iyiden iyiye rahatsız eden Filiz konuştu," Kızımız heves etmiş, giden para olsun mutlu olsunlar sadece, biz Hakan'la her zaman onların yanındayız. "
Genç kız tepeden tırnağa öfkeyi hissetti, onlardan tek bir kuruş bile almamıştı ama amcasının karısı nefes almalarını bile onların sunduğu bir lütuf olarak dillendirmekten çekinmezdi. Kendine hakim olmayı başaramayıp karşı çıkacakken onu durduran abisinin uyarırcasına kolunu tutması oldu.
Burada olmalarından rahatsızdı, bunca yıl sonra yüzlerine bakıyorsa bunun tek nedeni abisiydi. Her fırsatta hatırlatırdı ona gerçekleri; Amcam ve yengem olmasa kim bilir ne halde olurduk. Onlar bize sahip çıktı, ailemiz yokken onlar vardı...
Onların varlığı... Olmasalar daha iyi olurdu genç kıza göre.
Yaklaşık bir saatin sonunda, amcaları ve birkaç arkadaşı da kafeden ayrıldığında, etrafı toparlamaya başladılar.
Küçük bir yerdi Nokte adını verdikleri kafe ancak işlek bir cadde üzerinde şehrin merkezinde yer alıyordu. Kafede bulunacak burayı çekip çevirecek olan Hilal'di ama bir ortağı vardı. Lise sondan bu yana, tam dört senedir tanıştığı arkadaşı sayesinde bu dükkanı kiralamışlardı. Kendisi gibi o da aşçılık okumuştu, yanlarında bulunan iki çalışan da servise ve mutfak konusunda onlara yardımcı olacaktı.
Kendi işinin patronu olmak, onu burası için en fazla çalışan kişi yapacaktı belki de ama razıydı, hayali buydu sonuçta. Derya arka taraftan uzun kahve saçlarını toplayarak çıkarken yüzünde yorgun bir gülümseme vardı. Aynı ifadeye kendisi de sahipti muhtemelen çünkü çok yorulmuştu.
Abisi de onlara açılış günü için yardım etmişti ve kısa sürede kafenin içi temizlenmişti, siyah balonlar süslerden arınan masaları silen Yağmur şimdi yerleri siliyor, Akın da kafenin ön cephesindeki büyük camda yapıştırılmış süsleri atıyordu.
Hilal üzeri dolu olan son birkaç masaya doğru ilerleyip üzerindeki bardaklardan birkaç tanesini arkaya götürmüştü, geri dönerken abisinin ona seslendiğini duydu. Bir paket gelmişti, bir süredir gelmesini sabırsızlıkla bekliyordu. Hızlıca ön tarafa geldi ve paketi teslim aldı, ağır ve büyük bir kutuydu gelen. Kolları isyan edercesine ağırlığa karşı koyarken kutuyu masalardan birine bıraktı. Bu sırada gelen kutunun büyüklüğü de diğerlerini dikkatini çekmişti. Derya ve abisi yanına gelirken, Yağmur ve Akın temizliği yarıda kesmiş kutunun üzerindeki siyah kağıdı açan Hilal'i izliyordu.
Hilal, kağıdı yırtarak açtı ve soluk renkli tahta kutunun kilidini kendine doğru çevirdi, kilit mekanizması iki parçanın birbirine geçmesi ile oluşturulmuştu. Birbirinden ayırarak, kapağı araladı.
Şimdi karşısında, porselen yüzlü, beyaz saçlı bir bebek duruyordu.
Kutunun dibine kalın iplerle bağlıydı bebek, yanındaki kitapçığı dikkatini çekti. Kitapçığı kutunun kenarına çekerek bebeğin iplerini çözdü ve kutudan çıkardı. Siyah gözleri, beyaz saçları içerideki herkesi ürkütmüştü.
"Bu gerçekten korkutucu," diye mırıldandı Derya.
"Diğerleri için de böyle demiştin." dedi abisi Derya'ya gülerek.
Derya kollarını bedenine dolayarak bebeği izlemeyi sürdürdü. "Hilal nereden buluyorsun bunları."
Hilal gülümsedi, "Gelen herkesin ilgisi bebeklerin üzerindeydi, burayı farklı yapan en önemli detay bu bebekler."
Kolları arasındaki İfrin'in saçlarını özenle düzeltip, kafenin sağ tarafındaki duvara doğru yürüdü, soluk mavi renkli duvarın üzerindeki siyah raflarda birçok farklı ve korkutucu bebek sergilenmek üzere yan yana dizilmişti.
Orta raftaki iki bebeği başka raflara koyup, onun için en gözde parça olan bebeği özenle yerleştirdi.
<><><><><>
Karakterler ile (kurban mı deseydim) ufaktan tanıştınız, Poyraz'ı bir süre görmeyeceğiz.
Bahsi geçen iki kardeş ile İfrin'in son bölümünde tanışmıştık :)
Bu kitaptan hoşlanacağını düşündüğünüz arkadaşınızı buraya etiketleyin.
<><><><><><>
|25|8|21|5|5|
SONSUZSİYAH
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SREİN | Texting ލ
Terrorİfrin'in devamıdır, 1. Kitap ile bağlantılıdır. ____________ Uyan. "Bu sadece kötü bir rüya." Uyan. "Bu gerçek değil." Uyan! "Bebeğin saçlarını kesmemi isteyen sendin!" Bebeğin saçlarını sen kestin! "Uyan!" _______________ Hikaye kaldığı yerden de...