Saat gece iki buçuk, ay tam tepede, dolunay evresinde parıl parıl parlıyor. Ben ise bir türlü uyuyamıyordum. Yavaşça ayağa kalktım ve bir bardak su alıp geri yukarı çıktım. Derek'in aralık kapısını gördüğümde adımlarımı o tarafa çevirdim. Bardağı yanında ki küçük çekmecenin üzerine koydum ve yere çömeldim.
Gözleri kapalı, ay ışığı tam üzerine çarpıyordu. Ağzı hafif aralıktı ve ön iki dişi gözüküyordu, sesi çok güçsüz olan horlamaları hiçbir şekilde insanı rahatsız etmiyordu, bacaklarını birbirinden ayırmak istermişçesine açmış, bir kolu yastığın altında diğeri karnının üzerindeydi. Saçları dağılmış, her zamanki gördüğüm Hale gitmişti. O çok masum duruyordu şimdi. Ciddi suratı gitmiş bir bebek gibi uyuyordu.
Yavaşça elimi uzattım ve karnının üzerinde ki elini tuttum. Sıcacıktı, kafamı yatağa koyup yerde onu izledim. Karnı belli bir düzende inip çıkıyordu. Onu ne kadar izledim bilmiyorum ama başka bir tarafa dönerken elini alamadığı İçin gözlerini açtı. Ben hızla yatağın altına kaydığımda Derek yatakta oturur pozisyona geçmişti. Gölgesini görebiliyordum.
Etrafına bakındı ve kimsenin olmadığını farkettiğinde geri yattı. Bende bu fırsatı değerlendirip çıkacaktım ki bacağım çıtladı ve Derek ayaklarını yana sallandırdı.
"Jen?"
Uykulu sesini duyduğumda gözlerimi ve ağzımı kapatıp beni duymamasını umdum. O ayağa kalktığında ise terliğinin birini giyip durdu. Lanet terliğin teki benim yanımdaydı. Biraz daha kaydım ve beni görmemesini umdum. Terliği alıp tekrar kalktı ve adım sesleri duyuldu. Ona sırtımı döndüğüm İçin görmemiş olmalıydı. Oysa o benim önüme dolanıp tekrar yere çöktü.
"Sen burda ne yapıyorsun" diye sorduğunda hiç bu kadar cevapsız olduğumu hatırlamıyordum. Yatağın altından çıkıp ayağa kalktım ve üzerimi çırptım.
"B-ben sana su getirmişim"
'Vay canına. Sanki bilmiyorsun. Desene düzgünce sana dalmışım sende sopa hahay'
İç sesime hafifçe güldüğümde Derek hâlâ kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Ehe" diye bir ses çıkardığımda bir şey olmamış gibi odadan çıkmak istiyordum ama o bir açıklama bekliyordu. O an onunda, kendiminde beklemediği bir şey yapıp ona kollarımı sarıp dudağını öptüm. O göğsünün altında birleştirdiği kolları açıp ellerini yanağıma koyarak karşılık verirken gözlerimi açtım ve suratına baktım gözlerini kapatmış, bana karşılık veriyordu. Bende gözlerimi kapattım ve onu öpmeye devam ettim.
O yavaşça beni belimden tutup yatağa oturturken ona uydum ve ellerimi yanaklarına yerleştirdim. O da bende yavaş yavaş birbirimizi öperken Derek benden ayrıldı ve dudağını yaladı.
"Sen naptın" dedi bende ona "sen naptın" dediğimde yanıma oturdu. "Bunu isteyerek mi yaptın" dediğinde usulca kafamı salladım. Böyle bir şeyi neden istediğimi bilmiyordum. O bana cevap vermeyi reddederken telefonuna bir bildirim geldi. Ekranı bana döndürdüğünde gözümü kıstım ve gazeteye benzeyen şeyi okudum.
Derek ve benim koşarken ki görüntülerimiz vardı. En alta indim ve son cümleyi okudum
"Onunla parası İçin olmuyorum" dediğim yazılıydı ama kendi yorumlarını da katıp "acaba" yazmışlardı. Telefonu biraz hayal kırıklığıyla Derek'e uzattığımda yanıma oturdu ve yüzümü ellerinin arasına aldı. "Alışacaksın"
Kafamı sallayıp diğer yastığa kafamı koydum ve örtüyü de üzerime örttüm. Derek'te hiçbir şey demeden yanıma yattı.
———
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Pasta
FanfictionStiles Stilinski ünlü bir pastacı. Hale şirketine girmek için tek şansı şirketin patronu hiçbir şey beğenmeyen Derek Hale'ye pastalarını beğendirmek...