~FİNAL~
"Acıyor eşek herif. Ah, lanet olsun"
Derek parmağını yavaşça Stiles'ın içinden çıkardı ve boynuna bir öpücük bıraktı. "Dün tam zıtlarını söylediğini hatırlatmalı mıyım? Kendin istedin"
Stiles kollarını sıkı sıkıya yastığa sarıp dudaklarını dişledi. Derek'te yanına yattığında bir peçeteyle elinde ki kremleri sildi ve Stiles'a döndü. Sevgilisi zaten onu izliyordu. "Pişman değilim ki" dedi masumca. Derek'in kolları kendisini sararken gülümsedi ve kafasını kaldırıp kapıyı kontrol etti. Hiç kimsenin olmamasının rahatlığıyla sevgilisini öptü ve gözlerini kapadı.
Bir süredir Kaliforniya'dalardı ve Stiles istese de istemese de burada daha rahat olduğunu ta iliklerinde hissediyordu.
Gecenin bir yarısı Derek, kapıdan sızan ışıkla uyandı ve koşarak kendisine doğru gelen Niall'ı tuttu. "Baba!" Küçük çocuğun sesi ürkmüş, bir o kadarda ağlamaklı çıkıyordu. Derek yatıştırıcı bir şekilde saçlarına öpücük kondurduktan sonra sakince ne olduğunu sordu.
"Onu öldürdüler baba"
"Kimi"
Niall titreyen küçük parmağını Stiles'a uzattı ve ardından parlayan yeşil gözlere döndü tekrar.
"Şşh bebeğim sakin ol. Bak o burada. Hem bende yanındayım"
"Burada yatayım mı"
Derek kafasını salladı ve aranın ışığını kapatıp kendisinin yattığı tarafa dönüp yalvaran bakışlarla kendisine bakan çocuğun üzerini örtüp ona sarıldı. Titreyen çocuk, yavaşça mayışırken Derek Stiles'ı izliyordu. Sevgilisi de usulca nefes alıp veriyor, kehribarları şimdi o güzel kirpiklerinin ardına saklanmıştı.
------Sabah Stiles Niall'ı okula bıraktıktan sonra yanında oturan Derek'i de şirkete kadar bıraktı. Arabayı rastgele bir yere park edip Derek'ten sağlık durumunu gösteren dosyayı almak için ona eşlik ederken göğsünde hissettiği müthiş acıyla olduğu yerde kaldı. Derek'in gözleri ona dönerken önce bacakları titredi ve sonra dizlerinin üzerine düştü. Derek'te onun yanına çökerken kendilerine silah uzatan maskeli adamı gördüler.
"Beni vurdu!" Diye haykırdı Stiles. Daha önce böylesi bir acıyla daha karşılaşmamıştı. Derek onun kanlar fışkıran yarasına tişörtünü çıkarıp onu bastırdı ve hızla kucağına aldı sevgilisini. Adamın kim olduğuna bile kafa yoramadan hızlıca arabaya bindirdi Stiles'ı. Son sürat hastaneye giderken arkada, Derek'in tişörtünü yarasına bastıran Stiles çığlıklar atıyordu.
"Derek öleceğim!!"
"H-hayır bebeğim şimdi varacağız"
"Kekeledin! Kekeledin işte! Aman Tanrım ölüyorum!"
Derek onun bu haline acı dolu bir tebessüm göndererek biraz daha hızlandı. Sonunda hastaneye vardıklarında Derek sevgilisini kucağına alarak içeri soktu. Stiles şimdiden bilincini kaybetmeye başlamıştı.
"Doktor! Lütfen"
"Ben doktorum" dedi Stiles fısıldayarak. Sonra da gözlerini kapattı fakat kendisini tokatlayan Derek uyumasına izin vermiyordu. "Yalvarırım bebeğim biraz dayan, benimle kal. Stiles!"
Stiles bir sedyeye yatırıldığını hissetti. Koşan adım sesleri, hâlâ kendisini uyumaması için uyaran Derek'in sesi, her parke bitiminde tiz bir 'tık' sesi...
"Lütfen Stiles uyanık kal"
Stiles gülümseyerek gözlerini açtı ve Derek'in kapının dışında kaldığını gördü. Gülümsemesi aniden solarken doktorlar onu kontrol etmeye başlamışlardı bile.
Birkaç dakika sonra doktorlardan biri çıktı ve koşarak Stiles'ın yatağını da çıkardı. Genç adam uyuyordu. Uyuyor...
Onu ameliyata aldılar ve Derek'i kalbiyle bir başına dışarıda bıraktılar. Derek ölüp bitiyordu. Yığılıp kalacaktı.
Bir saat sonra doktor çıktığında yüzünde ki endişeli ifade Derek'i korkutmaya yetmişti bile.
"Mermi çok derine inmiş, çıkması çok zorladı ve dayanacak gücü kalmadı. Yarın alacağız"
Derek kafasını sallamakla yetindi ve Stiles'ın yatağı çıktığında onunla beraber odasına gitti. Yavaşça yanına oturdu ve kurumuş dudağa birkaç öpücük bıraktı. Sıkıca tuttu sevdiğinin elini. Onun kalbinin atış sesi şimdi kulaklarına bir makineden daha tiz olarak doluyordu kulaklarına. Şaşkınca ağzını araladı.
"Hâlâ nasıl bu kadar güzelsin?"
Derek yavaşça kafasını Stiles'ın hareket etmeyen koluna yasladı ve sessizce onu dinledi. Zar zor nefes alışverişlerini, kalbinin belli bir düzeni olmayan atışlarını...Onun her şeyini dinledi ve izledi. Saatlerce başından kalkmadı.
Gece iki buçukta ise Stiles şiddetli bir şekilde öksürmeye başladı. Derek onun sesine uyandığında Stiles ağzında ki maskeyi çekti ve yanına eğilip çokça kan kustu.
"Stiles?"
Stiles boğuluyormuşçasına sesler çıkarırken Derek koşarak bir doktor aradı ama hastanede kimse yoktu. Koşarak her yeri aradı fakat kimsecikler yoktu. Stiles'ın öksürüklerini hâlâ duyuyordu. Koşarak toplantı odasına girdi, yemekhaneyi, tuvaleti...Birden elektrikler kesildiğinde koşarak Stiles'ın yanına döndü. Yanında bir doktor vardı. Sakince onu kontrol ediyordu.
"Hey" diye bağırdı Derek. Sesi sanki bu kalın duvarlar tarafından soğurulmuştu.
Doktor yüzünü dönmeden yatağın yanından çekildiğinde Derek hızla sevgilisinin yanına gitti. Gözlerinden, burnundan, ağzından ve boynundan kan akmış, Stiles'ın o güzel kehribarları kan lekeleriyle yok olmuştu. Kalp atış sesi artık gelmiyor, nefes almak için savaşmıyordu.
"Stiles!"
Derek sevgilisinden bir tepki alamayınca bir hışımla doktora döndü. O yapmıştı. Kesmişti sevgilisinin boynunu.
Fakat Derek arkasını döndüğünde gördüğü şeyle gözleri, yatakta yatan sevgilisiyle doktor arasında mekik dokumaya başladı. Ellerini saçlarına geçirip doktora yaklaştı fakat o bir kaç adım geri çekildi.
Derek sonunda doktoru yakaladığında şaşkınca suratına baktı ve son kez yatakta kanlar içinde yatan sevgilisini kontrol etti ardından tekrar doktora döndü.
"Stiles?"
------Tamam belki bunu cumartesi günü atmam gerekiyordu ama bu son bölümdü ve bu da son dengesizlik demek oldu. Şu ana kadar yanımda olduğunuz için teşekkür ederim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Pasta
FanfictionStiles Stilinski ünlü bir pastacı. Hale şirketine girmek için tek şansı şirketin patronu hiçbir şey beğenmeyen Derek Hale'ye pastalarını beğendirmek...