Affet beni sevgilim, sensiz olmak istedim
Herkes aşkı isterken bense kaçmayı seçtim.
Affet beni sevgilim mutlu olmanı istedim
Şimdi yanındakiyle mutluluklar dilerim...Yaklaşık yarım saattir aynı şarkıyı dinliyordu. Bir şekilde buna bağlanmış, kendini bir şarkıdan bile koparamıyordu. Derek yanında uyurken onun dün geceki vahşiliğini ve şimdi ki masumluğunu karşılaştırdı. Stiles buna karşı biraz gülümseyip ayağa kalktı ve kahvaltıyı hazırlamak için aşağı indi. Kendisi hazırlayacaktı çünkü Natalie hastalanmıştı.
Sosis ve patates kızartıp yumurta haşladı ve ekmekleri kızarttı. Masayı belki de bu güne kadar yaptığı en iyi şekilde hazırlayıp eserine gururla baktı. Koşarak yukarı çıktığında Derek iki elini birden yastığın altına sokmuş, bir bacağını da kendine çekmişti.
Stiles koştuğu için ağrıyan kıçını tutsa da hızla Derek'in yanına atladı. Baba olması onu büyütmek zorunda mıydı? Hâlâ küçüktü Stiles."Derek! Günaydınn"
Derek üzerine binen bedenle hızla gözlerini açtı ve aşağı düşmek üzere olan bedeni tuttu.
"Stiles ne yapıyorsun?"
"Ay düşüyordum"
Stiles hızla ayağa kalktığında eliyle saçını karıştırdı. Biraz gülümseyip kahvaltının hazır olduğunu söylediğinde Derek kafasını sallayıp ayağa kalktı. Stiles'ta üzerini değiştirmek için soyundu.
"Bugün Jen'in yanına gidelim mi Derek?"
"Gidelim bebeğim hatta sonra da Natalie'yi ziyaret ederiz"
Stiles kafasını salladı fakat tuvalete giren Derek bunu görmedi.
Stiles sonunda giyindiğinde hızla saçlarını da yaptı ve sabırla kapının çalmasını bekledi. Aşağı inip sandalyeye oturduğunda Derek'te karşısına oturdu.
"Bu güzel kahvaltıyı neye borçluyuz?"
Stiles hiç düşünmeden "Yeşil gözlerine" diye cevapladığında Derek gülümseyip ayağa kalktı ve sevgilisinin dudağına bir öpücük bıraktı. O sırada çalan zil ise onları ayırdı.
"Ben bakarım" diye atladı Stiles.
Koşa koşa kapıyı açtı ve büyük bir gülümsemeyle bebeğini aldı.
"Günaydın abla" diyip ağzına kadar kapanan battaniyeyi Niall'ın ağzından çekti. O küçük burnuna işaret parmağını dokundurup yanağına kocaman bir öpücük bıraktı.
"Sana da Günaydın Ni"
O sırada Derek kapının önüne gelip Alice'nin elini sıktı.
"Teşekkür ederim efendim"
Alice sadece kafasını sallayarak içeri girdi ve bebeğinin yanağına öpücükler bırakan Stiles'ın yanağına bir öpücük bıraktı.
"Baba olduğuna inanamıyorum cidden"
Stiles kafasını sallayarak ablasını onayladığında içeriyi gösterdi ve kahvaltı masasına oturttu. "Kahvaltı yaptın mı abla" diye sorduğunda Alice kafasını sallayıp Niall'ı gösterdi. "O da yaptı"
Stiles gülümseyerek ayakta bekleyen Derek'e kaşlarını çatarak baktı. "Otursana Derek"
Derek ise sanki şimdi fark etmiş gibi hızla sandalyeye oturdu fakat Alice öldürücü bakışlarını ona çevirip bir bardak çay istedi. Stiles "Ben koyarım" diye atladığında Alice onun kolunu tuttu. "Sen otur, o getirecek"
Derek uzun, sabır dilenen bir nefes verip ayağa kalktı ve gidip bir bardağa çay koydu. Alice'in önüne koyduğunda yerine oturdu ve hızla ağzına bir parça sosis attı. Alice ve Derek birbirine öldürecek gibi bakarken Stiles onların gerginliğine gerilip Niall'a sarıldı. "Hey şuna bakın bana sarılıyor"
Derek yüzünde aydınlanan bir gülümsemeyle bebeklerine baktığında Alice hâlâ Derek'i izliyordu. Sanki bir yanlışını bulmak için içini görmeye çalışıyordu.
Stiles Alice'ye döndü ve elini tuttu. "Pastaneye kim bakıyor abla"
"Rosa"
"Rosa mı" diye sordu Stiles kaşlarını çatıp. Daha önce tanışmamış olduğu bir sürü kişi orada olmalıydı. "Güzel yapabiliyor mu bari" diye sorduğunda Alice kafasını salladı "senin yaptığın tarifleri yapmaya çalışıyor"
Derek hiçbir sohbete karışmadan yemeğini yerken Alice ona döndü. Çocuğunu alan bu herifin her şeyini bilmek istiyordu.
"Ee Derek" dediğinde yeşiller Alice'ye döndü. "Şirket işleri nasıl gidiyor"
"Açıkçası burada pek iş yapamadığımı söyleyebilirim efendim" dedi Derek bir peçeteyle ağzını silerken. "Sanırım Kaliforniya'ya dönebiliriz"
"Annen baban neredeler?"
Stiles kaşlarını kaldırıp indirmeye başladığında Derek biraz gülümsedi. "Onlar vefat ettiler efendim ama amcam var. Ondan alıyorum desteklerimi"
------"Hadi ama Derek Alice kötü değil"
"Tabii ki kötü değil bebeğim ama bana öyle bakmasından nefret ediyorum. Sanki seni zorla evlendirdim gibi"
Stiles biraz gülümseyip Niall'ı tutmayan eliyle Derek'in viteste ki elini tuttu. "Merak etme Derek sana alışması uzun sürmeyecek"
Derek kafasını sallayarak sevgilisinin elini kaldırdı ve dudaklarına götürüp uzunca bir öpücük bıraktı. Pansiyona geldiklerinde bekleme odasına geçip sandalyelere oturdular. Stiles Niall'ı Derek'e verdiğinde kendilerine koşarak gelen Jennie'ye gülümseyip ayağa kalktı ve kollarını açtı.
Jen abisinin kollarının arasına girdiğinde Stiles sıkıca sarıldı kardeşine. Onu o kadar özlemişti ki...Saçlarının arasına bir buse konduruğunda Jennie abisinden ayrılıp Derek'in kucağında ki Niall'ı öptü. "Bay Hale"
Derek Niall'ı tekrar Stiles'ın kucağına bıraktığında sıkıca sarıldı kızına. "Nasılsın Jen" diye sorduğunda Jennie gülümseyerek kafasını salladı. "Burası çok rahat, bir tek sizi özlüyorum"
Derek burukça gülümserken Stiles'ta yanına oturdu. "Buraya yakın bir ev tutarız sende orda kalırsın olur mu"
Küçük kız ciddi misiniz bakışlarıyla abisine baktığında Stiles'ta Derek'e baktı. "Tabii" dedi rahatlatıcı bir sesle "bugünden itibaren bakarız. Tabi sende istersen"
Jennie kafasını salladı. "Burda bir tane ev var. Hemen karşıda. Çokta güzel orayı tutabilir misiniz Bay Hale"
------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Pasta
FanfictionStiles Stilinski ünlü bir pastacı. Hale şirketine girmek için tek şansı şirketin patronu hiçbir şey beğenmeyen Derek Hale'ye pastalarını beğendirmek...