11. Bölüm

502 45 30
                                    

Eve gidebileceğimizi öğrendiğimizde Derek'le yavaş yavaş yürüyerek eve dönüyorduk. Onun bana anlattıkları kafamda fır dönüyor, beni çok yoruyordu. Bana acı çektirmek isteyen biri neden birden kararlarını değiştirmişti. Neden seviyordu beni.

Bir köprüye geldiğimizde Derek elimi tuttu ve bana gülümseyerek her şeyin geçeceğini söyledi. Derek gülümsüyordu ya, artık hiçbir şey umrumda değildi. Jen'in de Aslan gibi babası vardı.

Derek tam köprünün ortasında durup bana döndü ve eliyle ileriyi gösterdi. Onun siyah evi...Belli bir sıraya göre dizilmiş evlerin en sonunda duruyordu. "Çok küçük" diye mırıldandım. O ise gülümseyerek alnını alnıma yasladı. Yanımızda ki hiçbir şeyi, hiçkimseyi umursamıyordu.

Beni öpeceğini düşünürken o sadece "beni seviyor musun" diye sordu. Gözlerimi kapatıp gülümseyerek kafamı salladım. "Çok"

Onun göğsüne kafamı yasladığımda hiç düşünmeden o da kollarını bana doladı. Belimde hissettiğim kollar bana bir sıcaklık dalgası yayıyordu ve onların çok kısa bir süre orda duracağını hatırlamak...

"Yarın kemoterapiye başlıyorsun"

"Saçlarım..."

"Hayatın Stiles tamam mı saçların değil, hayatın"

"Beni öyle de sevecek misin" Sesime şaşırmıştım. Sanki o hayır derse hiçbir şeyin anlamı olmayacakmış gibi çıkmıştı.

"Seni her halinle seveceğim"

Nasıl da kesindi ama. Nasıl da kendinden emindi. Giderek zayıflıyordum, kaslarım yavaş yavaş çalışmıyordu, kemiklerim çürüyor, kalbim atışını yavaşlatıyordu.

Bir şey demeden onun uzattığı eli tekrar tuttum ve eve döndük. Yolda Derek kendisi gülerken beni de güldürmeye çalışmıştı. Oysa gülmesi gereken hep oydu.

Kapıdan içeri girdiğimizde Jen'in koşan adım sesleri de kendi sesi de yoktu. Hızlı adımlarla yukarı çıkmak İçin hareket ettiğimde ise Derek kolumu tuttu.

"Peter'la gitmiş olmalı"

Onun dediğiyle rahat bir nefes aldım ama neden gitmişti ki. O beni beklerdi.

Derek rahat bir şekilde koltuğa oturduğunda bende yukarı çıktım ve tüm kitaplarımı yere tekrar yığdım. Kafam çok doluydu, bir şekilde kafamda ki her şeyi boşaltmam gerekiyordu ama nasıl yapacağımı bile bilmiyordum. Sessizce kitaplara göz gezdirdim ve kısa sürede adapte oldum.

Üç saat boyunca o yerden kalkmadım. Sonra Derek geldi. Kaşlarını çatmıştı. "Yetmez mi" diye söylendiğinde kafamı aşağı yukarı salladım.

"Ihm ben bir... bir film buldum ve belki de izlemek istersin. Yani benimle birlikte, bilirsin- bir sinema gecesi gibi ama çalışmakta istiyor olabilirsin"

Derek'in dediğine biraz gülümseyip yerden kalktım. Neden Derek Hale biraz bile masum görünmemesine rağmen bana masum gibi geliyordu. Evet, onu sevmek istiyordum ama bu kadar çabuk nasıl bağlanabilirdim.

Beraber yavaşça aşağı indiğimizde televizyona en yakın koltuğa oturdum ve Derek'te televizyon'un karşısında ki bana en uzak koltuğa oturdu. Film başladığında sessizce izledim. Derek'in nefes alışverişlerini duyabiliyordum. Filme odaklanmak benim için cehennem gibiydi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve yavaşça geri verdim. Film Derek'in dediği kadar güzeldi. Bir buçuk saat boyunca film izledik ve son sahne ana karakterlerin öpüştüğü bir sahneydi. Ben dikkatlice onlara bakarken Derek'in gözlerini hissediyordum. Ona bakmadan hatta onu azıcık bile göremeden hissediyordum bunu.

Ağır, sert adım sesleri televizyonun önüne geldiğinde de gözlerimi televizyondan ayırmadım. Birisi de beni böyle öpmeliydi.

Ben bunu düşünürken Derek televizyonu kapattı ve karanlıkta hiçbir şey netliğe kavuşmamışken elini yanağımda hissettim. Önce korkup ayağa kalkmaya çalıştım ama o sakince yanağımı okşuyordu. Koltuğa geri oturdum.

Nefesini boynumda hissettiğimde yavaşça gözlerimi kapattım. Göz gözü görmüyordu ama o gece görüşleri var gibi istediği şeyi yapıyordu. Yavaşça burnunu boynuma sürttü. Tüylerim, onun her dokunuşuyla büyük bir elektrik akımı almış gibi dikleniyordu. Umursamadım ve ona izin verdim. Önce dudakları yavaşça boynumda gezindi, sonra yavaşça yukarı çıkardı dudaklarını. Ona hayır demek imkansız gibiydi. Sadece gözlerimi kapatıp onu hissediyordum. Dudakları dudaklarımı bulduğunda da karşılık vermedim. Ellerimi hâlâ koltuğun yanında tutuyordu.

Bir elini tişörtüme getirdiğinde hızla ayağa kalktım. "Olmaz" dedim. Onu hâlâ göremiyordum bile. Sırtımı ondan tarafa döndüm ve yavaşça ilerledim. Merdivenlerin önüne kadar geldiğimde ilk basamağı göremeyip yere düştüm. "İyiyim"

Telefonumu çıkartıp basamaklara baktım ve odama çıkıp kapıyı kilitledim. Uzun, kuvvetli bir nefes üfledim odamın içine. Ona bağlanmak istemiyor ama bir yandan da onu sevmek istiyordum.

Onu sevmek istiyordum çünkü bir sene geçmezdi, ona bağlanmak istemiyordum çünkü onu kaybedecektim.

Yatağıma atlayıp yastıkla yüzümü kapattım. Her şey çok zorlaşıyordu. Derek'i öylece bırakmak içime sinmemişti. Onu istemediğimi düşünmesini istemiyordum. Yavaşça kapıyı açtım ve Derek'in odasına girdim. Dolabın kapanma sesini duyduğumda yerimden sıçrayıp kapıyı geri kapattım. Yanına gidip olduğunu düşündüğüm yere elimi uzattım ama yoktu. Yavaşça yatağa çevirdim ellerimi. Sonunda yüzünü bulduğumda ellerimi sakallarında gezdirdim.

İlerleyip dizlerim yatağı bulunca önce bir bacağımı sonra da diğer bacağımı kenarlara yerleştirip kucağına oturdum. Onun elleri benim belimi bulurken onun çıplak sırtına sıkıca sarıldım. Yanağına ard arda öpücükler bıraktım. Onu sevmediğimi düşünmesini istemiyordum. Boynuna kafamı soktuğumda o da bana sarıldı. Kolları belimdeyken benim kollarım onun boynundaydı ve ellerimle saçlarını okşuyordum.

"Seni seviyorum" dedim kendimi açıklamak İçin "sadece pişman olmanı istemiyorum. Benim az zamanım kaldı"

"Hayır sana söyledim seni iyileştireceğim. Belki de beni tanımıyorsun ama ben sözlerimi tutarım"

"Ölüm bu ne zaman geleceğini bilemezsin ki"

Derek kafasını iki yana salladı ve belimde ki kollarını yukarı çıkartıp saçlarıma geçirdi. Bir bebekmişim gibi tutuyordu beni.

"Seni kurtaracağıma söz veriyorum Stiles. Seni kurtarmak İçin akciğerimi bile veririm"

Biraz gülümsedim ve beraber yatağa uzandık. Onun bir kolu boynumun altında bana yastık olurken onun göğsüne sığındım. Cenin pozisyonunda o büyük kaşıktı. Aynı zamanda diğer kolu da belimden karnıma kadar uzanıyordu. Nefesi tam ensemde benim nefesimi kesiyordu. Onu bu kadar kısa sürede bu kadar sevmem...

"İyi geceler Derek"

"İyi geceler"
———

Bir Pasta Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin