"Ne demek seni kurtarmaya çalışıyordun? Benim sorunum akciğerimde Derek"
"Biliyorum Bebeğim ben sadece koşuyordum ve ayağım takıldı. Ufak bir çubuğun üzerine düştüm"
"Niye koşuyordun Derek adamı hasta etme anlatsana her şeyi"
Benim ayağa kalkıp kollarımı göğsünün altında birleştirmemle Derek yine uzun bir nefes verdi. Ne kadar zor olabilirdi ki.
"Bir adam var, senin yaşında bir oğlu vardı bir araba kazasında öldü. Akciğerin onunla hemen hemen aynı ve nakil için verip veremeyeceğini sordum. Sonuç olarak o kabul etti. Gelirken de demir bir çubuğun üstüne düştüm"
"Neden kendini tedavi ettirmedin"
"Geçer birazdan"
Kollarımı çözüp Derek'in gömleğine uzandım ve çıkarmak İçin ona baktım. O da bana yardım ettiğinde bir tişört giydirdim. "Sen yat" diye mırıldandım çarşafı açarken "yemeğini getiririm"
"O kadar değil"
"Sen bacağının kopmadığına dua et"
Hızla odadan çıktım ve küçük bir tebessümle Jen'in de yemeğini yemesinin rahatlığıyla Derek'e bir tepsi hazırladım. Benim için akciğer bulmuştu.
Odasına girerken yüzümde ki anlamsız tebessümü sildim ve içeri girdim. O sırtını yatak başlığına dayarken bende yanına oturup tepsiyi kucağıma koydum. Kaşığın içine çorbayı doldurup ağzına uzattım ama o kafasını çevirip gülümsedi. "Ben yerim. Sorun elimde değil"
"Sana yemek yedirebilir miyim Derek?"
Derek bir süre eli, elimde ki kaşıkta bana baktı. Sonra yavaşça elini çekti. Karşı koymayacağını biliyordum.
Derek yemeği bitirdiğinde ayağa kalktım ve yanağına bir öpücük bırakıp dışarı çıkarak kapıyı kapattım.
———Gecenin üçünde terlediğim için uyanıp su içmek için aşağı indim. Derek'te bacağı hâlâ sarılı, üzerinde ki tişörtü çıkarmış, eli saçlarının arasında öylece oturuyordu. Yanından geçip bir bardağa su koydum ve yanına koydum. O kafasını kaldırıp suyu içerken yanına oturdum.
"Bir şey sorabilir miyim" dediğimde bardağı çekmeden kafasını olumlu anlamda salladı.
"Ne kadar vaktim kaldı"
Derek yavaşça bardağı çektiğinde çok kalmadığı anladım. Yavaş ve nazikçe elimi tuttu. "Sekiz ay"
Kafamı sallayıp ayağa kalktığımda o da kalktı ve belime sarıldı. Ben ne yaptığını anlamasam da "Yarın hastaneye gidelim. Artık tedavi olmak zorundasın"
Kafamı salladım ve ona sarılmadan suyumu alıp yukarı çıktım. Küçücük bir sekiz ay...
———Sabah Derek'in elleriyle uyandım. Her an kırılmaya hazır bir vazoymuşum gibi narince yanağımı okşuyordu.
"Stiles" dediğinde gözlerimi aralayıp diğer tarafa döndüm.
"Kalkmalısın, geç kalacağız"
"Saat kaç" diyerek tekrar ona döndüğümde saatine baktı. "Yedi buçuk"
"Tamam kalkarım şimdi" bacaklarımı aşağı sallandırıp yatakta gemilerim batmış gibi oturmaya başladım. Bir yandan da uykum açılsın diye gözümü ovuşturuyordum.
Yavaş ve sarsak adımlarla banyoya girdiğimde özel işlerimi halledip geri çıktım. Yatağı toplayıp üzerime mavi bir tişört, altımda da siyah pantolonumu alıp dışarı çıktım. Aşağı indiğimde Derek beni kapının önünde bekliyordu. Jen'in gelmeyeceğini düşünüp çıkmaya çalıştığımda ise Derek kolunu pervaza koydu ve ben kafamı pazısına çarptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Pasta
FanfictionStiles Stilinski ünlü bir pastacı. Hale şirketine girmek için tek şansı şirketin patronu hiçbir şey beğenmeyen Derek Hale'ye pastalarını beğendirmek...