43. Bölüm

161 19 10
                                    

Merhaba. Dünyanın en dengesiz yazarı: yani ben cumartesiyi bekleyemeyip bölüm atıyor çünkü nedensizce bu bölümü çok sevdim. Umarım sizde beğenirsiniz. Belki cumartesi günü başka bir bölüm daha atarım. Okunma ve beğeniye göre

Okuduğunuz için teşekkür ederimmm♥️


Ah Kaliforniya diye geçirdi içinden. Her şeyin başladığı yerdi burası. Evlerine geri dönmüşlerdi. Niall dört yaşına basmış, Jennie iyi bir hukuk fakültesi kazanıp arkadasıyla ev bakmaya başlamışlardı. Derek işlerini büyütürken Stiles'ta iyi bir hastanede çalışmaya hemen başlamıştı.

Saat gece bire gelirken Stiles sevgilisinin boynunda kendine yer edinmiş, saçlarına kondurulan öpücüklerle mayışmaya başlamıştı. "Zaman hızlı geçiyor" dedi sonunda uykusundan dolayı boğuk çıkan sesiyle.

Derek kafasını sallayıp Stiles'ın üzerine yattığı kolundaki eliyle usulca sevgilisinin kolunu okşadı. "Değişmeyen tek şey sevgim olabilir mi?"

Stiles gülümseyip ay ışığında parlayan yeşillerle bakarak uzun bir öpücük verdi ona. Küçük küçük ilerleyen ayak seslerini duyduklarında yavaşça ayrılıp kapıya baktılar. Niall kapı koluna tutunarak ayaklarını yerden kesmiş, kapıyla beraber o da gerilemişti.

"Niall?"

Niall küçük adımlarını hızlandırıp yanlarına vardı ve Stiles'ın uzattığı elini tuttu. "Öcü var babiş"

Stiles onun tatlılığına gülümseyip kucağına aldı ve yürüyerek Niall'ın odasına girdi. "Nerdeymiş öcüler bakalım"

Niall cam açık kaldığı için uçuşan ve gölgeler oluşturan yeri gösterdi. "Kovkuyorum"

"Bekle ben şimdi onları kovacağım"

Niall kafasını babasının boynuna gömdü ve sıkıca sarılıp korkusunu dindirmeyi denedi. Stiles'ta camı kapattı ve tavana astıkları yapay yıldız şeklinde ki ışıkları açtı. "Öcüler gitti mi bebeğim"

Niall, babası üzerini örterken uykuyla uyanıklık arasında gidip gelen gözlerle kafasını salladı ve mavi gözleri kapandı. Stiles onun alnına bir öpücük bırakıp Jennie'nin odasına girdiğinde kardeşinin hâlâ uyumadığını ve kafasını yastığa koyup sessizce ağladığını gördü. Adımlarını hızlandırarak yanına oturdu ve upuzun saçlarını yüzünden çekti.

"İyi misin Jen"

Jennie kafasını kaldırıp sıkıca sarıldı abisine. "Beni aldattı" dedi tek seferde. "Bir erkekle. Yönelimini bile bilmeyen bir gavatla çıktım ben abi"

Stiles Jennie'nin sevgilisi olmasına, üstüne birde ayrıldıklarına ve bunlardan şimdi haberi olmasına şaşırsa da sıkıca sardı kardeşini. "Seninde dediğin gibi Jen. Bir gavat için o güzel gözlerini kızartmaya değer mi"

Jen kafasını iki yana salladı "Beni çok iyi hissettirdi. Sanki onun dünyasında bir tek ben vardım. Ama o herkesi aynı yere almış"

Stiles ne diyeceğini bilmiyordu. Kendisi daha önce bir kişiyle bile çıkmamış, Derek tarafından aldatılmamıştı. Sadece kardeşinin saçını okşadı ve yatıştırıcı öpücükler bıraktı mis kokulu saçlarına.

"Yat abi. Yarın erken kalkacaksın. İyiyim ben"

Stiles Jen'in ellerini tutup onlara da bir öpücük bıraktıktan sonra onu da yatırdı ve tekrar odasına geçti. Sevgilisi de yatak başlığına kafasını dayamış, uyuyakalmıştı. Onu bacaklarından tutup çekti ve yatağa yattığında üzerini örttü. Derek ona sıkıca sarılırken de rahat bir nefes verdi. Tam bir aileydi kendileri.
------

Sabah olduğunda ilk Stiles kalkmış, önce sevgilisini uyandırarak hızlıca oğlunun odasına gitmişti. "Günaydın Ni" dedi yatağına oturup arabasıyla oynayan küçük çocuğa. Onu kucağına alıp yanağına sulu öpücükler bırakarak banyoya girdiler. Yüzünü yıkayıp kıyafetlerini giydirdi ve beraber yavaşça kahvaltı masasına indiler.

Stiles olabildiğince hızlı bir şekilde Niall'ın karnını doyurdu ve Derek geldiğinde onun dudağına uzun bir öpücük bırakıp Niall'ın   montunu giydirdi. Ayakkabılarını giyerken küçük çocuk koşarak Derek'i öpmüş, babasının yanına geri dönmüştü.

"Seni seviyorum Derek, görüşürüz akşam"

Derek elini salladığında Stiles arabasının anahtarını aldı ve Niall'ı arka koltuğa oturtup öne geçti. Kendi kemerini takarken ısıtıcıyı çalıştırdı ve gaza bastı.

Oğlunu özel bir koleje bırakıp akşam hastaneden çıktığında tekrar alıyordu. Öğretmenlerin çoğu tanıdık olduğu için oraya güvenleri tamdı. Vardıklarını fark ettiğinde yumuşak bir frenle durdu ve aşağı inip Niall'ı çıkardı.

"İyi eğlenceler bebeğim. Akşam ben alırım seni tamam mı"

"Tamam baba gövüşürüz"

Stiles öğretmene de selam verdikten hastaneye doğru yol aldı. Kreşe beş dakikalık bir mesefade olan hastaneye geldiğinde bir yer bulup arabasını park etti. Arabayı kilitlediğinde ise anahtar elinden kaydı ve yere düştü. Ona eğildiğinde ise arkasında hissettiği kişiyle elinde ki sert dosyayı adamın kafasına geçirdi.

"Ne işin var orada"

Adam bir elini havaya kaldırmış diğer elini ise burnuna götürerek acısını geçirmek adına bastırıyordu. "Bekle" dedi burnuna bastırdığı elinden dolayı boğuk çıkan sesiyle.

Stiles sessizce onu bekledi. Bir şeyler anlatacaktı ama onu beklemek giderek zorlaşıyordu. "Konuş hadi, işim var"

Adam yavaşça elini çektiğinde Stiles ufak bir şekilde haykırarak elinde ki dosyayı tekrar tekrar adamın kafasına vurdu. "Öldün sen!"

"Hayır bekle. Tanrı aşkına"

Stiles elini ağzına kapattı ve çatık kaşlarla Logan'a baktı.

"Logan değilim ben. Onun ikiziyim. İsmim Morgan"

"O piçin..."

"Yalvarırım Stilinski ben o değilim. Yardımına ihtiyacım var"

Morgan tişörtünü açtığında Stiles tekrar ona vurmak için hareket etti ama gördüğü şeyle duraksadı. "Bana yardım et lütfen"

Morgan'ın tam karın boşluğunda büyük bir cam, ta içe kadar girmiş, neredeyse kaybolmuştu. Kanlar pantolonuna koyu kırmızı şekiller çizerken Morgan'ın yüzünde ki sarılığın nedenini de öğrenmiş oldu.

"Tamam, sakin ol. Seni içeri götürelim"
------

Bir Pasta Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin