"Gerek yok." Mercan babaannesinin büyük bir düğün konusundaki ısrarını sert bir tavırla kesti. "Ailelerin ve şahitlerin olduğu bir nikah yeterli."
"Ama bir sürü eşimiz dostumuz var canım. Olmaz ki böyle!"
Mercan Ruhnur'un fazla boyanmış yüzüne bakıp "Yeter!" dedi. Koltukta geldiğinden beri tek bir laf etmeden oturan Güven'i işaret ederek "Bu evliliği ikimiz de istemiyoruz. O deftere imza atarız olur biter." diye karşı çıktı.
Son bir hafta sinir harbi içinde geçmişti. Sürekli somurtup duran bir nişanlıyla uğraştığı yetmezmiş gibi bir de ailesinden gelen bitmek tükenmek bilmeyen isteklerle boğulmuştu. Üstüne bir de İhsan, Varol ve Nedret'i olan biteni dedesine anlatmamaları konusunda ikna etmek için canı çıkmıştı.
"Tamam" dedi babası huysuzca "Sen o deftere imza at yeter."
"Eğer şartımı yerine getirirsen atarım." Bu fikir bir önceki akşam aklına gelmişti ve ne kadar başarılı olacağından emin olmasa da... denemeden vazgeçmek korkaklara özgüdür diye düşündü, sakarlara değil.
"Ne şartı?" babası koyu renkli gözlüklerinin arkasından gözlerini kısarak şüpheyle baktı.
"Lal benimle kalacak. İstanbul'da"
"Olmaz!"
"Anlaşmayı istiyor musun? Hemen şu anda vazgeçerim ve sen o anlaşmayı imzalamak için Dilşah'ı ikna etmek zorunda kalırsın." diye hatırlattı.
"Bunu göze alamazsın" Ruhnur ona doğru yaklaştı. "En başından beri Dilşah evlenmesin diye kabul ettin bu evliliği, şimdi vazgeçip onun evlenmesine izin vermezsin."
"Belki." Başını yana eğip gülümsedi "Neden deneyip öğrenmiyorsunuz?"
Ruhnur inatçı bir tavırla çenesini kaldırdı ama babası ne zaman uzlaşması gerektiğini bilen bir iş adamıydı "Okul tatilinde buraya gelecek" diyerek teklifini kabul ettiğini belirtti "Ve bütün hareketlerinden seni sorumlu tutarım."
"Anlaştık." Gülümseyip başını salladı "Şimdi nikahtan önce halletmem gereken bir iki iş var."
İçerideki boğucu havaya- Güven'in nefreti ve ailesinin talepleriyle boğucu hale gelmiş havaya- daha fazla dayanamayıp kendini dışarı attı.
Nikahtan önce yapması gereken hiçbir şey yoktu. Yeni bir elbise almayı gerekli görmemişti. Valizinde daha yeni aldığı ve sadece birkaç kez giydiği krem rengi bir elbise vardı ve başka bir şeye gerek görmemişti.
Eğer gerçek bir evlilik olsaydı belki yeni çamaşırlara ihtiyacı olabilirdi... Eğer onları görecek biri olsaydı.
Kendini bir an gerçek bir düğün gecesi olsaydı nasıl olacağını düşünürken buldu. Güven yakışıklı bir adamdı, bembeyaz düzgün dişlerini ortaya seren güzel bir gülümsemesi vardı, tek yanağında gülümsediğinde seksi bir çukur- Güven gamze sahibi olmak için fazla erkeksiydi- beliriyordu. Parlak kahverengi gözleri, uzun bir fiziği ve adamın yatakta nasıl olabileceğine dikkat çeken bir yürüyüşü vardı.
Mercan kaşlarını çattı. Gerçekten sahte nişanlısının yatakta nasıl olacağını düşünüyor olamazdı.
Ama düşünüyordun. Eminim çok iyidir. Sen ne dersin?
"Hep en olmadık zamanlarda ortaya çıkmak zorunda mısın?"
"Efendim?"
Mercan, Güven'in sesini duyana kadar, münasebetsiz bilinçaltına sesli cevap verdiğini fark etmemişti.
Hem sakarsın hem salak.
Sesini alçak tutabileceğinden emin olamadığı için bilinçaltını duymazdan gelmeyi tercih edip Güven'e döndü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bize Aşk Lazım (Mükemmel Planlar Serisi 1)
RomanceSıradan bir aile ziyareti ne kadar karışabilir ki? Peki ya sıradan bir iş anlaşması? Mercan Yavuz biraz şaşkın oldukça sakar olsa da kuzenleri, işi ve köpeğiyle yeterince mutluydu. Aşka kimin ihtiyacı vardı ki... Mercan'ın değil. Aşk denenmiş, başar...