Güven onu dürterek uyandırdığında uyuyalı sadece birkaç dakika olmuş gibi gelmişti Mercan'a.
"Mercan uyan gidiyoruz."
"Ya nereye gidiyoruz." Gözünü açıp camdan dışarı baktı "Daha hava karanlık, gitmek istemiyorum ben"
Ama Güven çoktan yanından kalkıp giyinmeye başlamıştı.
"Mecran! Hadi!" dedi sabırsız bir sesle, gömleğini giyerken. "Nil aradı, İklim hastanedeymiş."
Mercan bir anlığına söyleneni algılamaya çalıştı. "Nasıl? Ne diyorsun Güven?" diye sordu örtüyü çıplak bedenine çekip doğrulurken. Yüzünü ovuşturdu "Hastanede ne demek?"
"Bilmiyorum." Güven pantolonunu giyip fermuarını çekti "Nil seni aramış, herhalde telefonun odanda, beni arayıp hastaneye gelmemizi söyledi. Durumu acilmiş. Hadi üzerini giyin de gidelim."
Durumu acilmiş. Mercan Güven'in uzattığı bornozu alıp üzerine giydi. Bilinçsizce odadan çıkıp merdivenleri çıktı. Beyni adeta ayaklarına komut vermiyor, Mercan mekanik bir şekilde hareketleri gerçekleştiriyordu. Odasına girdi. Aynı mekanik hareketlerle, kendine bir bluz ve kot pantolon çıkardı, üzerini giyindi.
Kapısı tıklatıldığında giyinmeyi henüz bitirmişti. Güven kapıdan kafasını uzatıp "Hazır mısın" diye sorduğunda ayakta olduğu halde yanı başındaki makyaj sandalyesine çöküverdi.
"Değilim" diye fısıldamasıyla gözünden yaşların akması bir oldu. Gözleri Güven'in üzerindeydi. Güven bir an olduğu yerde hiç tepki vermeden durdu. Sonra ilerlemeye başladı, yanına geldi ve onu kollarına aldı. Mercan tüm üzüntüsünün içinde doğal olmayan bir şeyler hissetti adamın tepkisinde. Sanki zoraki, sırf yapılması gerektiği için yapılan bir hareket gibiydi. O an, belki de ona en çok ihtiyacı olduğu anda Güven yine aralarına bir duvar örüyordu ve Mercan bu kez o duvarı aşmaya gücü yetmeyecek kadar çaresizdi, üstelik belki de canından daha çok değer verdiği biri ölümle pençeleşiyordu.
Tanrım kuzenine ne olduğunu bile bilmiyordu. Bilmiyordu çünkü kuzeni hastanelik olurken kendisi banyoda kocasını becermekle meşguldü. Kendisini salak gibi hissediyordu. Kendisine değer vermeyen bir adamla birlikte olurken bu dünyada en çok değer verdiği, onu en çok seven insanlardan biri tehlikedeydi.
Güven'in kollarından kurtuldu. Makyaj masasına dönüp üzerinden bir toka aldı ve beline dökülmüş saçlarını ensesinde dolayıp tutturdu. Eve geldiğinde yere bıraktığı çantasını alıp kapıya ilerledi ve Güven'e hiç bakmadan "Ben hazırım" dedi.
Hastane bahçesine girdikleri anda İhsan'ı gördü. İhsan arabayı tanıyıp yanlarına geldi, Mercan'ın kapısı açtı.
Arabadan inerken "Ne oldu, İhsan" diye sordu.
"İsterseniz içeri geçin, Mercan Hanım, Nil Hanım ve Saye Hanım sizi bekliyor" diye yanıtladı İhsan. Aslında sözleri bir yanıttan uzaktı. Mercan dönüp İhsan'ın kolunu tuttu "İhsan! Ne oldu?"
"İklim Hanım evinde saldırıya uğramış. Şimdi ameliyatta."
Mercan olduğu yerde sendeledi. "Aman Allah'ım" gözleri kararınca belinde güçlü bir el hissetti. Güven onu sıkıca göğsüne çekip destek olmuştu ama şu an en son istediği onun desteğiydi. Artık değildi.
"Beni yanlarına götür" dedi Güven'den uzaklaşıp İhsan'a bakarken.
İhsan düğmelerini ilikleyip önlerinden yürümeye başladı. Güven kolundan tutmak için yanına geldi ama Mercan adımlarını sıklaştırıp onun önüne geçti.
İhsan onları hastanenin üçüncü katında bir koridora yönlendirdi "Doğan Bey ve Zeliha Hanım burada" dedi hemen önlerindeki kapıyı göstererek. "Nil Hanım ve Saye Hanım da yan odada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bize Aşk Lazım (Mükemmel Planlar Serisi 1)
RomanceSıradan bir aile ziyareti ne kadar karışabilir ki? Peki ya sıradan bir iş anlaşması? Mercan Yavuz biraz şaşkın oldukça sakar olsa da kuzenleri, işi ve köpeğiyle yeterince mutluydu. Aşka kimin ihtiyacı vardı ki... Mercan'ın değil. Aşk denenmiş, başar...