Bölüm 22

41.4K 2.6K 62
                                    

"Selam yakışıklı n'aber?"

Mercan Darcy'e kurabiye verip üzerindeki otları temizledi "Ne o? Biri dışarı çıkmış bakıyorum? Güven nerde?"

Mercan'ın Güven'i bulması uzun zamanını almadı. Evin en alt katından gelen sesler kocasının nerede olduğunu haber veriyordu. Merdivenleri indi ve bir spor salonuna dönüştürülmüş bodrum katında kum torbasını öfkeyle yumruklayan Güven'i gördü.

İçine dolan kaygıyı görmezden geldi, Güven'in yüzündeki öfke dolu anlamı da.

Gülümsedi ve  "Merhaba" dedi ona doğru yaklaşarak.

"Yaklaşma!" Güven bir öfke topu halinde ona döndü. Mercan irkilerek geri çekilince hatasını anlayarak "Bir yerine çarpacak" dediyse de sesi eskisinden daha sıcak değildi.

"Affedersin." Mercan içinde yükselen huzursuzluğu görmezden gelmeye devam ederek yerdeki minderin üzerine oturdu. Merakı huzursuzluğuna baskın geldi "Canın bir şeye mi sıkıldı?"

"Yok bir şey!"

Oysaki Güven'in bütün hıncını almak ister gibi yumrukladığı kum torbası aksini söylüyordu.

Mercan öfkeyle kafasını iki yana sallayıp derin bir şekilde içini çekti.

Kendini aptal gibi hissediyorsun değil mi? Bu kez bilinçaltını azarlamadı, çünkü bu kez onunla hemfikirdi. Tıpkı bir aptal gibi bütün gün hiçbir işe elini sürmeden onunla normal bir evliliği olup olamayacağını düşünmüş, geçmişteki hatalarının geleceğini etkilemesine izin vermenin aptallık olduğuna karar vermişti.

Şimdi aptallığın ne olduğunu anladın değil mi?

Anlamıştı. Ayağa kalktı, saçını geriye atıp "Sen bilirsin" dedi "Senin bu çocukça davranışlarından sıkıldım, artık."

"Çocukça mı?" Güven aniden durunca kum torbasının ona çarpması Mercan'ı hiç olmazsa biraz teselli etti.

Gülümsemesini bastırma ihtiyacı hissetmeden "Evet, çocukça!" dedi "Bir yetişkin gibi davranmaya karar verdiğinde haberim olsun."

Merdivenlere yöneldi ama Güven onu kolundan yakalayıp kendine döndürdü "Sen yine neden bahsediyorsun? Durup durup kavga çıkardığının farkında mısın?"

"Kolumu bırak" sesinde ne öfke vardı ne de korku, sadece buz gibi bir esinti.

"Affedersin, canını yakmak istemedim."

"Mesele canımı yakman değil. Sana daha önce de söyledim, ben kimsenin kum torbası değilim, canım yanarsa karşılık veririm. Mesele senin her kafana estiğinde beni itip kakabileceğini düşünmen, sadece hareketlerinle de değil, tavırlarınla da."   

 "Mercan, inan neden bahsettiğini anlamıyorum. Ben seni itip..."

Fakat bu kez sinirli olan ve bir şeylere yumruk atmak isteyen Mercandı "Yeter!" diyerek böldü, Güven'in sözünü "Senin mazeretlerin umurumda mı sanıyorsun?"

Başına saplanan sancıyı yok etmek isteyerek elini alnına bastırdı "Bütün gün, bu işi becerebileceğimizi düşündüm. Geçmişte takılıp kalmanın aptalca olacağını, buna, aramızda olan bitene bir şans vermemiz gerektiğine karar vermiştim. Ama yapamayacağız galiba."

"Mercan..."

"Lütfen, dinle" diyerek sözünü kesti, elini havaya kaldırıp "Beni dinle. Ben... Annemle babam bildim bileli kavga ederlerdi, annem İstanbul'a geldikten sonra Ruhnur'la babam, Ruhnur'la ben, babamla ben, Ruhnur'la Lal, Lal ve babam... evde sürekli bir kavga gürültü vardı ve ilk fırsatta kaçtım. O kadar hızlı kaçtım ki nereye vardığımı gördüğümde çok geçti. Aynı şeyleri tekrar yaşamam. Yaşayamam. Sürekli hır gürün içinde olamam."

Bize Aşk Lazım (Mükemmel Planlar Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin