"Bunun iyi bir fikir olduğundan emin değilim."
"Güzel" diye yanıtladı Güven "Ben de değilim ama başka bir seçeneğimiz yok. Mercan yanındaki koltukta emniyet kemerini çekiştirip duruyordu "Biraz daha düşünebilirdik" dedi kemeri biraz daha sert çekerek "En azından aklımıza daha iyi bir fikir gelmeyeceğinden emin olana kadar."
"Üzgünüm ama aklına yeni bir fikir gelmesi riskini göze alamam. Senin fikirlerin yüzünden bu hale geldik zaten."
Mercan eli hala kemeri çekiştirirken "Bütün suçu benim üzerime atmak hoşuna gidiyor, değil mi?" diye cevapladı ve bir kez daha kemere asıldı."Kemeri çekiştirip durmayı kes. Koparacaksın." Azarı etkili oldu ve kadın kemerle oynamayı bıraktı ama bu sefer de öfkeli ellerinin hedefinde eteği vardı. Eteği sanki bacaklarına dolanan bir yılanmış gibi elinin tersiyle silkeledi.
"Elin kolun kıpırdamadan iki dakika durabiliyor mu?"
"Söylemesek?" sesi o kadar alçaktı ki Güven onu zorlukla duydu. "Belki kimse ben olduğumu anlamaz." Kadındaki bir şey, belki sesinin alçak, ürkek çıkan o tınısı belki de konuşurken gözlerinde cesur bir şekilde zapt etmeye çalıştığı gözyaşları Güven'in arabayı kenara çekmesine yol açtı. Mercan arabayı durduğunu fark etti, aldığı derin nefes bunun kanıtıydı ama bakışlarını kaldırmadı. Kafasını önüne eğmiş, gözlerini kucağında sıkıca kenetlediği ellerine indirmişti. Uzun saçları kızıl bir çağlayan gibi omuzlarından aşağı akıyor yüzünü kapatıyordu. O da sadece hayatını kendi bildiği rutininde tutmaya çalışan istemediği bir evliliğe zorla hapsedilmiş biriydi ve Güven kendi çıkmazıyla o kadar meşguldü ki kadının o yolda kaybolmaktan korktuğunu fark etmemişti. Elini uzattı ve kadının iki elini birden avucuna aldı. Elleri bembeyaz ve yumuşaktı ve kendi büyük ellinin altında küçücüktü.
"Endişelenme" dedi kadının kafasını kaldırıp ona bakmasını bekledikten sonra "Her şey yoluna girecek."
"Nasıl?" Menekşe rengi gözleri endişeyle büyümüştü.
"Bilmiyorum" diye itiraf etti "Ama önce bunu düzeltmeliyiz. Bu işe giriştik ve hasarsız atlatmak zorundayız."
"Ne yapacağız?" Sesi artık huysuz bir çocuk gibi çıkmıyordu ve bu iyi bir şey olmalıydı.
"Önceden konuştuğumuz gibi, yeni evli, mutlu bir çifti oynayacağız, bir süre." Ne kadar bir süre olduğundan Güven de emin değildi ama eninde sonunda bu girdaptan kurtulmanın bir yolunu elbet bulacaktı.
"Yapacak başka bir şey yok değil mi?"
"Yok."
"Peki." Mercan omuz silkti ve arkasına yaslandı.
"Önce dedene gideceğiz, sonra da eşyalarını benim evime götüreceğiz" Güven kadının itiraz etmesini bekledi ama Mercan bir süre dehşet içinde ona baktıktan sonra kafasını salladı. Güven de aynı duyguyu yaşamıştı. Önce evinde başka birinin- başka bir kadının- varlığı onu dehşete düşürmüş ama kabullenmekten başka şansı olmadığını anlamıştı. Kaçacak yerleri kalmamıştı.
***
Kaçacak yeri kalmamıştı. Güven en son ne zaman böyle dikkatli incelendiğini bilmiyordu. Doğan Güray kesinlikle göz korkutan bir adamdı. İlerlemiş yaşına rağmen dimdik yürüyen, keskin zekası gözlerindeki parıltıdan belli olan ciddi bakışlı ve sert görünüşlü bir adamdı. Yüzündeki sert ifade sadece bir kez yumuşamıştı. Torununun ona doğru yürüdüğünü gördüğü an. Mercan adamın yanına gitmiş yanağını öpmüştü ve yaşlı adam kadının saçlarını sevgiyle okşamıştı. Sonra Mercan disiplin kurulunun önüne çıkmış bir çocuk gibi dedesinin önünde durup ellerini bağlamış ve "Sana birini getirdim" diye mırıldanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bize Aşk Lazım (Mükemmel Planlar Serisi 1)
RomanceSıradan bir aile ziyareti ne kadar karışabilir ki? Peki ya sıradan bir iş anlaşması? Mercan Yavuz biraz şaşkın oldukça sakar olsa da kuzenleri, işi ve köpeğiyle yeterince mutluydu. Aşka kimin ihtiyacı vardı ki... Mercan'ın değil. Aşk denenmiş, başar...