"Neden benim de gelmem gerektiğini tekrar açıklar mısın?" Güven Karan siyah Aston Martin'in kapısını kapatıp otele doğru yürümeye başladı "Çünkü ortada benim de dahil olmamı gerektiren bir şey varsa bile hafızamdan silinivermiş olmalı."
Mayıs ayı için sıcak bir gün sayılmasa da siyah renkli takım elbise için sıcak bir gündü ama Güven otuz dört yıl boyunca babasını bir gün bile üzerinde takım elbisesi olmadan görmemişti.
Nedim Karan siyah takım elbisesinin önünü ilikleyip merdivenlerden çıkarken "Sana hiçbir şey açıklamak zorunda değilim" dedi memnuniyetsiz bir sesle "Ben patronum, koltuğu sana bırakana kadar da istediğimi yapmak zorundasın."
"Saçma olsalar bile mi?" Güven kelimeleri ağzının içinde mırıldanmıştı ama babası duydu.
"Saçma olsalar bile" diye onayladı "Sadece ben öyle istediğim için yapmak zorundasın."
Güven önünden hızlı adımlarla merdivenleri çıkan adama baktı. Babası dediğim dedik bir adam olsa da çoğunlukla huysuz bir adam sayılmazdı. Aksi bir yaradılışı yoktu, sert bir insan değildi ama canı istediğinde geçimsiz olmayı iyi bilirdi ve Güven öyle bir günde olduklarına karar verdi.
Babası kendisine bir şeyler söylemek için çırpınan otel görevlisini görmezden gelip asansöre yönelirken Güven de, uzun boylu esmer otel görevlisini arkasında bırakıp onu takip etti.
Süit odaya girdiklerinde Buğra'nın çoktan odaya girdiğini mini barın stokunu tüketmeye başladığını görünce şaşırmadı.
"Sen ne arıyorsun lan burada?" dedi.
"Hasretine dayanamadım" Buğra elindeki küçük viski şişesini sallayıp "Sen de ister misin?" diye sorduğunda kendinden iki yaş küçük üvey kardeşine kafasını sallayıp kendini koltuğa attı.
"Reyhan nasıl gevşetti senin tasmanı oğlum?" diye takıldı kardeşine.
"Kardeşinin nişanlısı hakkında terbiyeli konuş."
Aslında Reyhan Buğra'nın nişanlısı değildi ama Güven bu ayrıntıdan bahsetmek için doğru bir an olmayabileceğini düşündü.
"Bu niye geldi?" diye sordu onun yerine.
"Ben öyle istediğim için." Babası başka bir şey söylemeden sabahtan beri elinden düşürmediği evrak çantasını alıp başka bir odaya girdi, kapıyı arkasından kapattı. Bunun tek bir anlamı vardı İçeri gelmeyin!
Buğra'nın elinden şişeyi kapıp kafasına dikti "Hiçbir bok anlatmayacaksa bizi buraya neden sürükledi, anlamıyorum ki?"
Buğra şişeyi geri alıp omuz silkti "Reyhan'la Antalya'daydık gece saat ikide aradı, 'yarın öğleden önce Bursa'da ol' dedi kapattı. Reyhan'ı o saatte arayanın babam olduğuna ikna etmek için akla karayı seçtim."
"Annem bir şey söyledi mi?"
"Söylemez mi?" Buğra uzun bacaklarını önündeki cam sehpaya uzatıp kafasını koltuğun arkasına yasladı "Baban ne diyorsa onu yap. Sonra o da telefonu suratıma kapattı. Sanırım seni daha çok seviyorlar."
"Senden daha yakışıklıyım ya ondandır."
Buğra ela gözlerinden birini açıp baktı, ağzında Güven'in küfür olduğunu tahmin ettiği bir şeyler mırıldanıp yerine iyice yerleşti ve uyumaya koyuldu. Üvey kardeşi herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda ve herhangi bir koşulda uyuyabilme gibi bir yetenek geliştirmişti.
Güven, Buğra'nın uykuya dalması için yeteri kadar süre geçtiğine karar verip genç adamın hala sehpaya dayalı olan bacaklarına tekme attı "Kalk lan, yatağa yat."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bize Aşk Lazım (Mükemmel Planlar Serisi 1)
RomanceSıradan bir aile ziyareti ne kadar karışabilir ki? Peki ya sıradan bir iş anlaşması? Mercan Yavuz biraz şaşkın oldukça sakar olsa da kuzenleri, işi ve köpeğiyle yeterince mutluydu. Aşka kimin ihtiyacı vardı ki... Mercan'ın değil. Aşk denenmiş, başar...