Güven kapıdan çıkan çifti görünce direksiyona kenetlediği ellerini iyice sıktı. Eklem yerleri bembeyaz oldu, sıkılı parmakları ağrıdı ama bunların hiçbiri Güven'in umurunda değildi. Onun gözü kapıdan çıkan hamileliğinin altıncı ayında olmasına rağmen üzerindeki siyah puantiyeli beyaz elbisesi ve siyah blazer ceketiyle göz alıcı görünen kadındaydı. Yanındaki adam, Sedat, adının konulduğu güne defalarca lanet etti, Mercan'ın daha rahat yürümesini sağlamak için koluna girdi ve Mercan karşılığında adama nazikçe gülümsedi. Gülümsemede davetkar bir yan yoktu yine de Güven'in gözü bunu göremeyecek kadar kararmıştı.
Kızını ultrason muayenesinde ilk kez görmesinin üzerinden aylar geçmişti ama aradan geçen aylar Mercan'la onu birbirlerine yaklaştırmak yerine aralarını sanki daha da açmıştı, Güven şimdi bunun sebebi hakkında bir fikir sahibi olabilirdi, belli ki de bu Sedat denen adam Güvenden boşalan yeri doldurmaya gönüllüydü ama Güven ne karısını ne de minik kızını o herifle paylaşmaya niyetli değildi. İkisi de ona aitti ve sahip olduklarını hak etmek için sonuna kadar savaşacaktı. Adamın Mercan'ı arabaya bindirmesini izledi. Kadının zarif fiziği aldığı kilonun etkisiyle biraz ağırlaşsa da hantallaşmamıştı, ayağındaki rugan kırmızı babetleriyle sevimli bile görünüyordu. Kapı kapandı ve Mercan arabanın siyah camının arkasında görünmez oldu, hemen ardından o ismi lazım olmayan herif de şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Siyah BMW gözden kaybolurken Güven kendine söz verdi, bu karısının kendisinden uzaklaşmasını izlediği son seferdi.
Güven taş döşeli araba yoluna girdi, kapıda güvenlik görevlisi vardı ama kimse onu durdurmadı ya da geliş sebebini sormadı. Güven buna şaşırmadı zira Mercan'la ayrı geçirdikleri aylar boyunca Doğan Güray onu bekliyor olmalıydı. Arabayı park edip dışarı çıktı ve aynı anda yaşlı adamı gördü. Yakasında her zaman taktığı o ekoseli yaka fularlarından biri vardı, düzgün bir şekilde gömleğinin yakasına sıkıştırılmıştı. Başka birinde olsa kesinlikle komik durması daha olasıydı ama Doğan Güray'da bir tarzı yansıtıyordu. Yaşlı adam ellerini lacivert pantolonunun cebine sokmuş havuzun başında yavaş adımlarla yürüyordu. Adama bakan asla 84 yaşında demezdi. Lacivert ve kahverenginin klasik uyumunu yansıtıyordu. Güven adamın mavi gözlerinin keskinliğini daha ona bakmadan biliyordu. Doğan ona doğru döndü, adım seslerini duymuş olmalıydı, çatık bembeyaz gür kaşlarından- gözüne vuran güneş yüzünden ya da Güven'i görmekten çatılmış kaşlarından- bir anlam çıkarmak pek de mümkün değildi ama hemen sonrasında ifadesi yumuşadı yüzüne her zamanki o alaycı gülümsemesi yayıldı. "Gel bakalım damat bey" dedi elleri hala ceplerindeyken.
Güven güneş gözlüğünü çıkarıp gömleğinin yakasına astı, adama doğru ilerlerken Doğan'ın yüzündeki gülümseme de daha fazla genişledi.
Doğan, Güven'in yüzüne uzun uzun baktı "Dur tahmin edeyim, buraya Mercan yüzünden geldin, değil mi?"
"Evet" diye onayladı. Doğan Güray olması gerektiğinden daha keyifliydi ve Güven kendisini konusunu bilmediği bir şakanın kahramanı gibi hissetmeye başlamıştı "Eve geri dönmeyi kabul etmiyor."
"Gel bakalım, seninle şöyle karşılıklı oturalım" Doğan havuzun karşısındaki koltuklardan en rahat görünenine yerleşti ardından Güven'in oturmasını bekledi. "Şimdi anlat bakalım, derdin ne. Yorgun görünüyorsun."
Güven Tanrı'dan sabır ve ihtiyacı olan diğer tüm nitelikleri diledi. Bunlar dede torun onun sabrını zorlamak için gönderilmiş olmalıydı. "Hayatımın kontrolü elimden tamamen çıktı. Artık hiçbir konuda söz hakkım yok sanki. Mercan çekip gitti, hem de onu sevmediğimi düşündüğü için, eve dönmeyi reddediyor, çocuğuma altı aylık hamile ve ne söylersem söyleyeyim dönmeme konusunda ısrarlı." Oysa yılbaşında ufak bir şansları olur sanmıştı. Güray Holding'in Geleneksel Yılbaşı balosunda ikna etmeye çalışmak, yalvarmak, tehdit etmek gibi bir sürü şey denemeye çalışmayı kafasına koymuşsa da Mercan ani bir kararla Lal'le birlikte yurtdışına çıkmış, böylece kameraların önüne Güven'le çıkmamak için makul bir bahane sunmuştu. Tabii ki Güven Yılbaşı Balosuna gitmemişti. O gece evde oturup havuzun kenarında kendisini boğmayı bir kez daha denemiş bir kez daha başarısız olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bize Aşk Lazım (Mükemmel Planlar Serisi 1)
RomanceSıradan bir aile ziyareti ne kadar karışabilir ki? Peki ya sıradan bir iş anlaşması? Mercan Yavuz biraz şaşkın oldukça sakar olsa da kuzenleri, işi ve köpeğiyle yeterince mutluydu. Aşka kimin ihtiyacı vardı ki... Mercan'ın değil. Aşk denenmiş, başar...