Bölüm 14

48.7K 2.8K 63
                                    

Güven arabasını lacivert BMW cipin arkasına park edip arabadan indi. Darcy bahçede akasya ağacının altını eşelemekle meşguldü ve geldiğini fark etmedi. Bu güzel bir yenilikti. Hayvan her akşam alışkanlık haline getirdiği gibi Güven daha arabadan tek bacağını çıkarmışken koşarak gelip üzerine atlamaktan keyif alıyordu, Güvense siyah takım elbiseleri üzerindeki köpek tüylerinden o kadar da keyif almıyordu. Arabadan inip eve doğru yürüdü. Mercan evin düzeninde herhangi bir değişiklik istemediğini söylediğinde Güven rahatlamıştı. Bildiği alıştığı düzenin bozulmayacak olmasına sevinmişti. Ve Tanrım daha önce de ev arkadaşları olmuştu, hayatı bilindik, alışıldık rutininden sapmadığı sürece bir ev arkadaşıyla aynı evde yaşamaya dayanabilirdi.

Bu fikrin ne kadar saçma olduğunu anlaması için ertesi sabaha kadar beklemesi gerekti. Güven'in pek çok ev arkadaşı olmuştu. Üniversiteden arkadaşlarıyla bekar evini paylaşmıştı, onlar da kendisi gibi varlıklı ailelerin çocuklarıydı ve gece sızıp tuvalette uyuyakalan, uyurken horlayan adamlardı. Hiçbiri Mercan'a benzemiyordu, hiçbiri Mercan'ın yarısı kadar bile sevimli değildi. Eve girdi, içerisini zifiri karanlık olmaktan alıkoyan tek şey havuzdan süzülen mavi ışıklardı. Mercan elinde telefonuyla ileri geri yürüyor, topuklu ayakkabılarının çıkardığı ses evin içinde yankılanıyordu. O kadar öfkeliydi ki yalnız olmadığının farkında bile değildi. Sonunda hattın diğer tarafındaki kişi cevap vermiş olmalıydı ki "O kadar uzağa kaçman seni benim elimden kurtarır mı sandın?" diye azarladı karşısındakini. "Kapa çeneni! Ne yaptığını sanıyorsun sen! Nasılsa dönüp gelmeyecek misin? Haberi o kuş beyinli sevgiline uçurup Amerika'ya kaçıp gittin. Tabansız korkak." Bir süre karşısındakini dinledi "Nasıl öğrendin?" diye sordu. Belli ki Mercan haberi sızdıranı yakalamıştı. "Sevcan da kim?" yüzünü buruşturdu "Tamam, vazgeçtim. Önemli değil." Tekrar bir süre sustu, ardından yüzü kıpkırmızı oldu "Hayır! Hamile falan değilim. Ne saçmalıyorsun sen? O şapşal kadının aklına o yalanları sen mi soktun?" ayakkabısının tekini çıkarmak için sol ayağını salladı, sağ teki hala ayağındayken yüzü hiddetle kasıldı "İlk evliliğim seni hiç ilgilendirmez Devran" dedi sert bir sesle "İkincisi de öyle." Ayakkabıyı öfkeyle ayağından fırlattı "Zorunda kaldığım için falan evlenmedim. Aşık olduğum için evlendim. Etrafta dolaşıp insanlara yalan söylemeye devam edersen seni buna pişman ederim." Sesindeki uyarı açıkça belliydi. Karşı tarafın sesi telefondan yükseldi ama Güven'e kadar ulaşan ancak boğuk bir mırıltıydı. Mercan telefonu kulağı ve omzu arasına kıstırdı ve yan tarafına uzanıp elbisesinin fermuarını açtı, siyah elbise üzerinden süzülüp aşağı indi. Güven kadın çamaşırlarını severdi onu ilgilendiren çoğunlukla çamaşırın içindekiler olsa da kadın çamaşırlarına düşkündü ama kadının üzerindeki küçücük, parlak gümüş rengi elbisenin adını bilmiyordu ama o ad en az elbisenin görünüşü kadar güzel olmalıydı. "Senin kalbini yerinden ellerimle sökeceğim. Biliyorsun değil mi?" Karısı fazla kızgındı. Hışımla arkasını döndüğünde saçları etrafında savruldu ve Güven onun kendisini görmesini engellemek için gölgelerin arasına gizlendi. "Kafatasından şarap içeceğim. Gözlerini oyup kargaların önüne atacağım." Küçücük gümüş rengi bir elbise giymiş, yarı çıplak bir kadın için fazla vahşi isteklerde bulunuyordu ve Güven bunu neden bu kadar seksi bulduğunu anlamadı. "Seninle işim bittiğinde önümde diz bile çökemeyeceksin çünkü artık diz çökecek bir dizin olmayacak." Sustu ve gözlerini kıstı. "Belki de şikâyet etmelisin!" dedi, karşısındaki tehdit etmiş olmalıydı "Sence torununu mahkemeye verdiğini öğrenirse dedem o Başkanlık Koltuğuna oturmana izin verir mi?"

Şaşkın bir şekilde telefonu kulağından çekip ekrana baktı. "Nasılsa elime geçireceğim seni. Kaç kaçabildiğin kadar." Telefonu koltuğun üzerine fırlatıp gümüş rengi küçük elbiseyi üzerinden çıkardı ve siyah dantel iç çamaşırlarıyla kaldı. O an, kadını çıplak olmaktan koruyan iki küçük kumaş parçasıyken, oradan gitmeliydi en azından varlığını belli etmeliydi ama etmedi. Bir ay önce kadına söylediği gibi Mercan onun hoşlandığı tipte kadınlardan değildi. O; zarif, narin, incecik kadınlardan hoşlanırdı, Mercan'ın sonsuzluğa doğru uzanan kıvrımları vardı. Fiziği inceydi ince olmasına ama hatları yuvarlaktı. Göğüsleri iri, beli ince, kalçaları yuvarlaktı. Güven belki de yuvarlak hatlı kadınları önemsemeyerek büyük bir hata işlemiş olabileceğini düşündü. Mercan havuzun kenarına doğru geldi ve kendini suya bıraktı, daldı ve suyun altında süzülüp diğer taraftan çıktı. Havuz arka arkaya güçlü kulaçlar atılacak kadar büyük değildi ama öfke yatıştıracak kadar büyüktü, Güven de kendi tecrübelerinden biliyordu. Birkaç kez daha suya daldıktan sonra havuzun mermer merdivenlerine yüzüp üç basamaklık merdivene ulaştı. İkinci basamağa adımını atmıştı ki çıplak ayağı mermerden kaydı ve sırt üstü suya düştü.

Bize Aşk Lazım (Mükemmel Planlar Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin