19. Bölüm *Bekleyiş*

359 21 5
                                    

19.BÖLÜM

*BEKLEYİŞ*

(Multimedia Yasemin'in yarışlarda giymek için aldığı kıyafet)

Şirketten çıktıktan sonra yaklaşık yarım saat daha yol gittiğimizde tam olarak İzmir'in içine girmiştik ve çok geçmeden Sonat bir yere yanaşıp arabayı park etti. Hemen ardından Ömer'le birlikte arabadan inip onu takip ettik. Otele gelmiş olduğunu görünce yeşeren umutlarımız tekrar sönmüştü.

Aslında normalde ailesi İzmir'de yaşadığı için evine gidebileceğini düşünmüştüm ya da en azından işimize yarayabilecek birileriyle görüşebileceğinin hayalini kurmuştum. Bu kadar yol geldikten sonra eli boş bir şekilde dönmek istemiyordum.

Ömer'le olmak ve ailemi görecek olmak çok güzeldi ama yine de artık bazı cevaplar almak ve az da olsa belirli bir yol katetmek istiyordum. Ömer'le kısaca birbirimiz ile bakıştıktan sonra biz de otele girdik ve Sonat'ın asansöre yöneldiğini gördük. Ardından Ömer resepsiyona doğru yürüdü ve bir oda istedi. Ben de şaşkın gözlerle ona bakıyordum.

"Ömer, ne yaptığını sanıyorsun? Burada benim bir evim var ve orada kalabiliriz." dedim.

O da bana sıkkınlığını belli eden ses tonuyla "Gerçekten çok zekice, zaten biz buraya tatile gelmiştik ufaklık! " diye iğneleyici bir şekilde konuştu ve yanıma daha da sokularak devam etti. "Farkındaysan biz o herifi takip ediyoruz, bu nedenle ona yakın olmalı ve peşinden ayrılmamalıyız." dedi.

Sonra bizi daha da doğrusu Ömer'i büyük bir beğeniyle izleyen kıza dönerek. "Her neyse dediğim gibi siz bize bir oda verir misiniz?" dedi.

Ben şu an olayı daha iyi idrak ettiğim için hemen olaya dahil oldum.

"Ne biri ya iki oda lütfen." dedim.

Ömer'de kızgın gözlerini masum bakan gözlerime dikti. "Yasemin, bir kere de dediğimi yapsan, beni uğraştırmasan dünyanın en mutlu insanı olacağım. Ne var yani daha önce hiç benim yanımda kalmadın mı?" diye imalı bir bakış attı.

"O farklı bu farklı. Ne gereği var canım?" diyerek suyun üstüne çıktım ama Ömer bu hiç kabullenir mi, durumu her zaman kendi lehine çevirir. "Tamam, bak şöyle yapalım. Ben seni burada yalnız bırakamam, çünkü birde seninle uğraşmak istemiyorum. Şimdi akıllı bir kız olup, sözümü dinlersen senin istediğin bir şeyi yaparım." dedi.

Aslına bakılırsa bu fikir oldukça aklıma yatmıştı ama söyleme şekli çok komikti. Bir babanın kız çocuğunu şekerle kandırması gibi beni ikna etmeye çalışması hem saçma hem de eğlenceli gelmişti. Ama karşımdaki kişi Ömer olunca artık hiç bir şeye kolay kolay şaşırmıyordum ve ondan her şeyi bekliyordum.

"Çok cömert bir teklif oldu. Peki senin bundan ne çıkarın olacak." diye sorguladım.

Ömer'de göz kırptı ve "Hiç, hiç bir şey tabi ki. Sadece herhangi bir durumda beraber olmamız daha kolay olur ve daha hızlı hareket ederiz." dedi.

Ben de daha fazla sorgulamadan kafamı salladım ve kabul ettiğimi bildirdim. Daha sonra anahtarımızı aldık ve ben asansöre yönelmişken Ömer kolumdan yakaladı.

"Hey, nereye gidiyorsun daha alışverişe gideceğiz." diye bir hatırlatmada bulundu ama ben onu ciddiye almamıştım ki.

"Ömer, sen ciddi misin? Bu çok tehlikeli olabilir, hem de her açıdan. Orada Sonat'a yakalanabiliriz ya da daha kötüsü bir kaza olabilir. Ben yarış falan sevmem hele içinden hiç bulunmam, kalbim durur valla." diye sonunu da şakaya vurmuştum.

İntikamın EsrarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin