27. Bölüm *Kalp Çarpıntısı*

317 23 9
                                    

27.BÖLÜM


*KALP ÇARPINTISI*


(Multımedia Ömer ve Yasemin. Şarkı Sezen Aksu-Tutuklu)


Gözlerin kararır, ayaklarının yerle olan bağı kesilir, beynin bilinçsizliğe kucak açarken, kalbin bir şeyleri yoluna koyabilirmişcesine çırpınır ama bilirsin ki yaşadıkların yaşayacaklarının sadece ön gösterimidir ve sen aslında yaşayacaklarından korkarsın.

Bazen içinde bulunduğun ufacık bir an seni bütün hayatının içinde bir seyahata çıkmaya zorlar. En güzel anlara, en mutlu olduğun zamanlara gider, daha çok özlem duyar, gözlerinin önüne getirirsin. Olmayacağını bilsen de anlık yaşadığın korkuları en iyi anılarınla bastırmak istersin ama kalbin verdiğin emirleri görmezlikten gelerek acı gerçeği yüzüne vurur.

Bulunduğun zaman, mekan kaybolur sadece iç sesin, bastıramadığın korkun, bir sonraki adımı düşünmen ve beyninin işlevini yitirmemesi için umuduna tutunman kalır.

Karanlık, sadece uçsuz bucaksız bir karanlık. Hissettiğim, görebildiğim tek şey bu ve gözlerimin bu duruma alışmak için verdiği kaçınılmaz tepkiler.. Göz bebeklerim inanılmaz büyüyor hem karanlığa alışmanın verdiği fiziksel bir tepki olarak hem de korkudan gözlerimi kocaman açmam birleşince ağzımdan kaçan ufak bir çığlık ve ağzıma kapanan büyük korkutucu eller birleşiyor.

Aynı zamanda hissettiğim tenimi donduran metalin soğukluğu birleşiyor ve hedefini on ikiden vurmaya hazırlanıyordu.

Midem bulanıyor, başım dönüyordu. Ne yapacağımı kestiremiyordum. Aklımdan binbir türlü şey geçiyor ama karanlık olduğu için ne yapacağımı da tam olarak bilemiyordum ve çok fazla uzaklaşamayacağımı bilmek de her düşündüğümden vazgeçmeme neden oluyordu.

Ama en önemli soru arkamda duran pislik kimdi ve benden ne istiyordu? Hangi cesaretle Ömer'in evine girebilmişti? Hayır, hayır asıl önemli olan Ömer hangi cehenneme kaybolmuştu? Beni böyle bırakıp gitmezdi ama şu an neredeydi?

İlk başta beynimi saran düşünceler git gide kötüleşiyor ve onun başına bir şey gelmiş olma ihtimalini gözler önüne seriyordu.

O kadar uzun bir gündü ki artık bitmeliydi. Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı şaşırmış şekilde kaskatı duruyordum ama kendimi toparlamaya başlayınca yerimden kıpırdandım. Arkamdaki adamın eli daha sıkılaştı ve boğazım acımaya başladı.

Tehlike kokan bir sesle "Sakın kıpırdayayım deme, yoksa hiç acımam ve icabına bakarım." dedi.

Şu an adrenalinden dolayı mı bilmiyorum ama sesi oldukça tanıdık gelmişti sadece biraz daha boğuktu.

Sakin olmaya çalışarak konuştum. "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun? Bak beni tanımıyorsundur bile ben bu evde yaşamıyorum yani tamam mı sadece konuşabilir miyiz?" dedim. Aslında amacım adamı oyalamak ve dikkatini dağıtmaktı. Boşluğundan yararlanıp kaçabilirdim ya da Ömer hala buralardaysa beni kurtarması için bir fırsatı olabilirdi.

Adam yine aynı tonda boğuk bir kahkaha attıktan sonra kulağımın dibine doğru yaklaştı ve fısıldadı.

"Seni çok iyi tanıyorum aslında Yasemin İnce. " dedi.

Şaşırıp şaşırmamak arasında kalmıştım. Aslında beni tanıması normaldi sonuçta buraya tam benim olduğum zamanda gelmesi ve boğazıma bıçağı dayaması tesadüf olamayacak kadar planlıydı.

İntikamın EsrarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin