10. Bölüm *Tozlu Raflar*

505 27 2
                                    

10.BÖLÜM

Araba yolculuğumuz oldukça sakin geçmişti ama benim için onu daha fazla inceleme ve izleme fırsatı doğmuştu. Bakışlarından, yüz ifadesinden anlam çıkarmaya onu çözmeye çalışıyordum.

Genelde bu işte iyiydim ama bu durum şimdiye kadar geçerliydi şu an karşımdaki adamı çözemiyordum ya da o kendisini çok iyi saklıyordu. Onun hakkında çok gizemli şeyler olduğunu daha şimdiden tahmin edebiliyordum.

Ömer'in bakışlarını üzerimde hissetmemle geldik inmeyi düşünmüyor musun dediğini duyar gibi olmuştum ve hemen harekete geçerek seri adımlarla araçtan indim.

Akşam olmaya başladığı için serin bir rüzgar bizi karşıladı yolda hiç fark etmemiştim ama baya uzaklaşmıştık. Buraları tam bilmesem de İstanbul dışına çıktığımızı anlamıştım.

Deniz kenarına gelmiştik ve çok sakin bir yerdi. İlerde salaş ama bir o kadar da güzel bir mekan vardı. Tam benim tarzım diye düşündüm ve oraya doğru yürümeye başladık içeride tek tük insanlar vardı. Pencere kenarında olan dipteki masaya oturduk. Buranın ambiansı çok güzeldi, insana umudu aşılıyordu sanki.

Denizin dalgaları, hafif esen meltem, burnuma dolan taze çiçek kokuları hayatı daha yaşanabilir kılıyor gibiydi. Bundan sonra kafa dinlemek için, kitap okumak hatta yazmak için favori mekanlarımdan biri olacağından emindim.

Ömer'in bana olan bakışlarını gördüğümde içimde gözlerimi kaçırma isteği doğmuştu. Onu ilk gördüğüm zaman ki gibi bakıyordu sanki gözlerinin içindeki alevde beni yakıyordu.

Ama o kadar anlıktı ki benim ona baktığımı fark ettiğinde hemen tavırları değişti bu nedenle ilk gün ki gibi bu bakışlarından da emin olamamıştım. Direk konuya girmek ister gibi bir hali vardı. Tam konuya girecekti ki garsonun gelmesiyle lafı ağzında kalmıştı.

"Hoşgeldiniz efendim ne alırdınız?"

Oldukça yorulmuş ve koşuşturmuştum şu an tek ihtiyacım olan şeyi istedim. "Ben ıce tea mango alabilir miyim?" dedim. Ömer' de ne olduğu önemli değilmişcesine garsonu geçiştirdi ve "Bana da aynısından olsun sağolun" diyerek konuyu kapattı. Sonuç alarak artık kaçışımın olmadığı meseleye gelmiştik.

"Evet seni dinliyorum okuldan da uzaklaştığımıza göre artık konuşacak mısın yoksa bahaneler üretmeye devam mı edeceksin. Hayır yani eğer konuşmayacaksan seni burada bırakıp gitmek çok hoşuma gider." dedi.

Ben de ona kötü bir bakış attıktan sonra, "Seni memnun etmek isterdim ama buna gerek yok konuşmak için geldik ve konuşacağım. Sadece burası gerçekten çok güzel bir yer ve anlıkta olsa manzaranın tadını çıkarmak istemiştim." dedim.

Sitem dolu sözlerimden sonra etrafa gerçek anlamda göz gezdirdi.

"Evet ben de severim burayı eskiden ara sıra gelirdim ama şu an manzaradan daha önemli konularımız olduğunu düşünüyorum. Yani en azından senin için önemli olmalı."

"Tamam haklısın sana bilmek istediklerini anlatacağım ama öncelikle senin de bana bir şeyler anlatman gerekmiyor mu sence? Sonuçta birden bire hayatımın orta yerine düştün ve benim ne zamandır peşinde olduğum kişiyi öldürmek istiyorsun. Bence önce sen anlatmalısın." dedim ama konuşmanın sonlarına doğru özgüvenim ayaklarımın dibine kadar düşmüştü.

İntikamın EsrarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin