34. Bölüm *Cesaretlik mi Doğruluk mu?*

254 21 7
                                    

34.BÖLÜM

*CESARETLİK Mİ DOĞRULUK MU?*

Kimi zaman için içine sığmaz taşarsın, nereye dönsen vakit geçmek bilmez. Yelkovanla akrep kardeşliğini gözler önüne sererek yavaşlığından ödün vermez. Saniyeler saat olur zamana geçit vermez. 

Birde mutlu anlar vardır tıpkı elini yıkadığında akıp giden köpükler gibi bir an varken diğer  an yok olup gitmiştir. Sen bir zamanlar var olduğunu bilsen de hiç yaşamamış gibi hissedersin. Hep aynı yoğunlukta hissetseydik yaşamamız çok daha zor olabilirdi.

Hayat çok meşakkatli bir yol ve dağ tepe demeden şikayet etmeden bitirmemiz gerekiyor. Takıldığımız sorudan başka soruya geçme şansımız yok, yaşadığımız anı değiştirmeden kabullenmeyi bilmeli ve bu sorumluluğun altından kalkabilme cesaretine sahip olmalıyız. 

Kalp bu ne kadar kırılsa da parçalara ayrılsa da kendisini onarmayı çok iyi biliyor. Bu sefer devam edemeyeceğim dediğimiz her anda daha da güçlenerek olgunlukta mertebe atlayarak yaşam savaşına kaldığımız yerden hatta daha güçlü bir şekilde devam edebiliyoruz.

En çok ta hazır olmadıklarımız bizi zamansız yakalayan, birden bire hayatımıza giren kişilere olan hazırlıksız yakalanışlarımız.. İşte onları tamir etmek daha da zor oluyor ama şunu biliyorum ki aniden hayatımıza girenler aniden de çıkabiliyor. Kişinin gelişi gidişini belirliyor da diyebiliriz. Aslında hayatımızda en çok gördüğümüz kişiler en az tanıdıklarımız.

Durup şöyle bir düşününce bile en yakın arkadaşlarımız, akrabalarımız hatta ailemizle çok vakit geçirmemize rağmen onlarla hep beraber olduğumuz halde en az onları tanıyoruz. Çünkü karşılıklı oturup da hiç kendimizden, hoşlandığımız şeylerden bahsetmiyoruz. 

Neden diye soracak olursak cevabı o kadar basit ki bizim konuşacak, tartışacak daha önemli şeylerimiz var. Büyük gelecek kaygılarımız, günlük basit konuşmalarımız ve birbirimizin yüzüne bakıp konuşmaktansa sanal alemde dolanıp, başkaları hakkında atıp tutmak çok daha kolay.

İnsan bazı şeylerin değerini neden kaybedince anlamak zorunda. Yanındayken fark edip, varlığıyla mutlu olmak ve gururu bırakıp her gün o insana sahip olduğun için şükretmen gerek. Şimdi babam yanımda olsaydı kollarını etrafıma sarsaydı ve beni bütün kötülüklerinden koruyup kollayacağından emin olsaydın ve etrafıma ördüğün bu koskoca güvensizlik duvarını yıkabilseydim, aitliği onun kollarındaki huzurla hissetseydim.

Annem bütün güzelliğiyle, güzel gözleriyle bana bakıp, destek olsaydı yine benim saçlarımı okşasaydı ve ben de dünyanın en iyi insanına sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anlasaydım.

Geçmişe duyduğum özlem yine baş göstermiş, nefes alacak alan bırakmamıştı. Kalbim daralıyor, göğüs kafesim sıkışıyordu. Artık ağır geliyordu, düşüncelerle boğuşurken gözüme uyku girmesi mümkün değildi. Yatakta dönüp durmaktan çok sıkılmıştım, ne yapacağımı, nasıl davranacağımı ya da en önemlisi ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. 

Kafamda belki bin tane senaryo kurmuştum ama hepsi birbirinden mantıksızdı. Mantık bedenimi çoktan terk etmişti ama yine de beynim durmak bilmiyor beni düşünce havuzuna atıp duruyor, boğmaya çalışıyordu. Çoktan bu havuz benim boyumu aşmıştı ama çırpınmaya devam ediyor bir çıkar yol bulacağıma inanıyordum.

Tek başıma koskoca evde olmak ruhumu daraltıyordu. Odamda daha fazla duramadım zaten sabah olmak üzereydi. Ağır adımlarda odamdan çıktım ve yavaşca aşağıya indim. Mutfaktan kahve için su koydum ve mutfak masasına dayanıp kenarına oturdum. 

İntikamın EsrarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin