18. Bölüm *Takip*

362 20 4
                                    

18.BÖLÜM

*TAKİP*

(Arkadaşlar arabada çalan şarkıyı ekledim, isterseniz dinleyebilirsiniz. Ayrıca fotoğrafta Hale ve Emre var. Keyifli okumalar :)

Gün yeni ağırmaya başlamış, gece gündüze yüz çevirmeye hazırlanmışken yatağımda huzursuzca kıpırdandım ve gözlerimi araladım. Başım inanılmaz derece ağrıyor, bütün vücudum sızlıyordu. Dün gecenin etkisini hala her yerimde hissedebiliyordum.

En önemlisi de zihnim parça parça bütün görüntüleri önüme seriyor ve Ömer arşivinden demet demet pay sahibi oluyordum. Tek istediğim şey ise sadece biraz huzurdu. Herkesin arayıp da bulamadığı o yüce şeyin varlığını sonuna kadar tadabilen, mutluluğun doruklarında, huzurun köşesinde demlenenler de var mıydı?

Belki de huzuru ve o yüce anlamın altında yatanları önemli kılan, ulaşılması zor ve herkesi nadir ziyaret ediyor oluşuydu. Her zaman ulaşılmazları, bizden kaçanları, bizi köşeye sıkıştıranları ve bulunması imkansız olan şeyleri arzulardık zaten.

Kalbim ile aklımda bu çıktığım yolda amansız bir şekilde savaşıyor, birbirilerini suçlu ve haksız çıkarmaya çalışıyordu.

Artık onların çatışmasından da yorulmuştum. Hangi tarafı dinleyeceğime karar veremiyor, her geçen gün daha fazla kayboluyordum. Boşlukta rüzgarın yönlendirmesiyle oradan oraya savrulan bir balon gibiydim. En sonunda yok olup, gözden kaybolacaktım belki de ama arkamdan beni hatırlayan veya iz bıraktıklarım olacak mıydı?

İşte asıl sorun ya da soru bu olmalıydı. Beni yönlendiren rüzgar bazen oldukça şiddetli bazen yönünü şaşırmışçasına dengesiz esiyordu. Benim rüzgarım, ateşim, yağmurum, selim hatta fırtınam hepsi Ömer olmuştu. Bütün hayatımı değiştiren etkileyen bir bomba gibi hayatıma düşmüştü. Kalıntılarım her yere bulaşmış, benliğimi benden almıştı.

Daha onu ne kadar gözümde büyütebilirdim ya da bana bu şekilde davranmasına izin verebilirdim bilmiyordum ama bildiğim tek şey eğer ben buraya bir amaç için geldiysem bu yolda her şeyimi de feda etmeye hazırdım.

Başımın ağrısı düşüncelerimin ağırlığı altında ezilmiş daha da büyüyerek şiddetle tüm beynimi ele geçirmeye yemin etmiş gibiydi. Yataktan kalkmaya gayret ederek son kuvvetimin hepsini kullandım ve doğruldum. Bir kahve içip kendime gelmem gerekiyordu. Aslında birkaç saat daha uyuyabilirdim ama ağzımın tadı oldukça kötüydü ve zihnim fazlasıyla bulanıktı. Kendime gelmem ve bu uzun yolculuğa psikolojik olarak hazırlanmam gerekiyordu.

Yataktan kalkarak mutfağa doğru yol aldım. Suyu koyduktan sonra ısınmasını beklerken kendime küçük bir tost yaptım. Midemin bulantısına iyi gelebileceğini düşünüyordum ama ancak birkaç lokma yiyebilmiştim. Ardından kaynayan suya kahveyi döktükten sonra salona geçip oturdum.

Nedense şu an için halıda ki desenler bile kafamdaki düşüncelerden çok daha iç açıcı gelmişti ve onları düşünmeye başlamıştım, zihnimi sadece onlara odaklamıştım. Bir kaç dakika sonra zorunlu olarak gözlerimi oradan kaçırıp evin içinde gezdirdim.

Daha sonra kahvemden bir yudum aldım. İçimin karartısını, soğukluğunu bir nebze olsun azaltmış, ve beni kendime getirmişti. Ya da insanlar bazı şeylerin etkili olacağına inandıkları zaman psikolojik olarak bunu hayata geçirdikleri ilk anda o etkinin de gerçekleşeceğine inanıyordu. Öyle ya da böyle ben inandıklarımla ya da kendimi inandırdıklarımla mutlu olabiliyordum yani sanırım.

İntikamın EsrarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin