36. Bölüm *Sen Sevda mısın?*

241 19 8
                                    

36.BÖLÜM

*SEN SEVDA MISIN?*

Bir bakış, bir gülüş, gözlerinden çıkardığın ufacık bir anlam, kokusunun ruhuna dokunması, kalbinin onun kalbinin yanına geldiğinde tamamlanması...

Sanırım bu da aşkın evrimiydi, kendine bakıyor, büyütüyor sonra da içten içe öldürüyordu. Hiç fark ettirmeden, sorgusuz, sualsiz hayatına giriyor, bütün planlarını alt üst edip, plansızlığıyla baş köşede yerini alıyordu. Hem de hayatının merkezi oluveriyor bütün önem verdiklerini önemsizleştirebiliyordu.

Belki de bütün hayatın boyunca karşılaşabileceğin en güzel siyah perdeyi gözlerinin önüne çekebiliyordu. Zaten insan bir kere aşık olabilirdi öyle değil mi tabi o da şanslıysa. İnsanlar milyonlarca yıldır aşkı aradığını söylüyorlar. Kimileri var ki her gün aşık olabileceklerine inanıyorlar, kimileri de gözünde çok büyütüp kutsal birşey olacağını sanıyorlar ve doğru kişiyle karşılaşmalarına rağmen emin olamıyorlar.

Hangileri ya da hangimiz daha şanslıyız bilmiyorum yaşadığımız duygulara bile tam olarak ne isim vereceğimi artık kestiremiyorum ama emin olduğum bir şey var ki üzülmeyi, kırılmayı hatta yeri geldiğinde paramparça olmayı göze alamıyorsan aşık olmayacaksın kardeşim.

Ama ne var ki beni kimse uyarmadı, pişmanlığı bütün iliklerimde hissediyorum ama intikamcı bir ruha bürünen bu bedenim artık kimseden korkmuyor ve kaybedecek bir şeyi olmayan insanların cesaretine sahip bir şekilde sonuna kadar gitmek o uçurumun kenarındayken düşmekle düşmemek arasında kaldığın ince çizgideki ufacık anda, rüzgarın uğultusunu kulaklarımda duymak, ürpertiyi de bedenimde hissetmek istiyorum.

Hazırım, hem de dünden daha fazla, yarına olan inancımla bütün her şeyi yakıp yıkmaya, harcanan duygularımı yerden toplayıp yerine onunkileri yerlere saçmaya hazırım. Çok küçük hem de çok küçük bir an da sadece onu görmemle zihnime üşüşen fikirler beni kendime getirmeye başlamış hatta ilginç bir şekilde gözyaşlarım da benden taraftı ve akmadan durabiliyordu. 

Arabadan iner inmez gözlüklerini aşağı indirip siyahlarını yeşillerimle buluşturdu. Gözlerinde hem şaşkınlık hem de sinir vardı. Anlam veremiyordu ve bu benim için oldukça iyidi. 

Ne zaman aldığımı bilmediğim bu kararla ona hiç birşeyi belli etmeyecektim. Sakince Ömer'e bakmaya devam ettiğim sırada sakin adımlarla yanıma gelmesini bekledim ama gözlerini bir an olsun benden ayırmıyordu, ben de ondan. 

Öylece birbirimize bakarken Murat'da yanımda sessizliğini koruyordu ve  durumu idrak etmeye çalıştığını anlayabiliyordum. Gerginlik aramızdaki en belirgin duygu olurken, Ömer'in yanıma yaklaşıp tam karşımda durmasıyla kokusu burnuma dolmuştu ama kendimi sıkmayı başarıp ağlamamıştım. 

Kafamı kaldırmaya koruyordum, dilime kadar gelen öfkeli kelimeleri kusmak her şeyin hesabını sormak, yüzüne tokadı geçirmek istiyordum ama ihanetin acısı kollarını boğazıma dolamışken sesim çıkmıyordu.

Yavaşca kafamı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım. Hesap sorar gibi bakan gözlerinde hala bir derinlik var gibiydi. O kadar salaktım ki hala beni sevebileceğini veya bana değer verdiğini sanıyordum. Beni ne de güzel kandırmıştı, nasıl oynamıştı. Arkamdan gülmüş müydü, sevgili kardeşiyle neler planlamıştı?

Bunları düşündükçe kafayı yiyecek gibi hissediyordum. En sonunda gözlerimi kaçırdım ve bir adım geri çekildim.

"Ömer, ne arıyorsun burada?" diye soğuk bir şekilde sordum.

İntikamın EsrarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin