39. Bölüm *Dağ Evi*

225 21 5
                                    

39. BÖLÜM

*DAĞ EVİ*

Anılar sürekli kalbimin kapılarını çalıyor zihnime girebilmek için beni zorluyordu. Unutmaya çalışmak, anıları yok etmek kocaman bir yalandan ibaretti. Gördüklerim, duyduklarım, sineye çektiklerim büyümüş bir bir karşıma dikilmiş hayatımın hesabını soruyor gibiydi.

Kendi planlarımın içinde boğulmuş, olacaklardan habersiz acının basamaklarını hızla tırmanıyordum. Beklentilerim en yüksekteyken şimdi dipte olmaya bile razıydım çünkü çok daha aşağılara sürükleniyordum. Bu gözler neler görmüştü, hangi acılara göğüs germeye hazırdı ama çok büyük bir fark vardı, güvendiğim o kocaman gövdesine sırtımı yaslayabileceğim, siyahlarında derinleşip daha da büyüttüğüm, kalbimi verdiğim adam şimdi bir yabancıdan farksızdı.

Onlar yalandı, yaşadıklarım yalandı ama tek bir gerçek vardı ki o da ona karşı olan hislerim, bir tek dudaklarında can buluyordu susuzluğa mahkum edilmiş kalbim, ama şimdi onsuzluk kalbime çöreklenmiş kocaman bir yıkımdı.

Kalabalıktı oldukça kalabalık ama benim için bütün sesler yok olmuş sadece kalbimin gümbürdemesi kalmıştı, etrafta bana bakan hiç bir göz yoktu benim ona bakan gözlerimden başka.. Karşılık bulamayan çaresiz bakışlarımdan başka elimde olan birşey yoktu.

Yoktu, yoktular biz artık yok olmuştuk.. Zaten olacağını bildiğin beklediğin şeylere neden üzülürsün ki? Büyük hayaller kurarsan yıkımlarında büyük olur, onların sen de bıraktığı izler, darbeler de daha yoğun olur. 

Hep bir beklentin vardır, onunla ilgili hayaller kurup belki de bundan sonraki hayatını sadece ona göre kurup şekillendirmişsindir ama olmadığını görünce gerçekleşmeyecek kurumuş, çürümüş hayallerinin arasında bir hiç gibi kalır, kendi değersizliğinle yüzleşirsin ama bilmezsin ki hayat koca bir sınavdır ve senin göremediğin bir yerden daha büyük umutlar doğacaktır.

Beklemek belki de tek yapman gereken şey beklemektir bazen en umutsuzluğa düştüğün anda artık vazgeçtiğinde mucizeler seni bulur. Asıl sorun budur işte bizi yok eden, dağıtan şey beklentilerimizdir ve onlara kavuşamayınca yaşadığımız özgüven kırıklığı, yaşanmışlıklardan bıkmışlık hissi, umutsuzluk ve bunları takip eden yıkımlarımızdır.

Karşımda gördüğüm manzara da bana aynen bunları anlatıyordu, hayatımdan bir kesit gibi yolun karşısındaki durakta oturanlara gözüm dalıp gitmişti. Orada oturanlar hayatın benimle nasıl dalga geçtiğini ve ne kadar büyük iniş çıkışlara sahip olduğumuzu gösteriyordu.

İnsanın yaşam evreleri çok belliydi aslında ama bunu yaşarken hiç de kolay olmuyordu. Durakta oturanlardan biri en köşede kendi kabuğuna çekilmiş bir kız elindeki telefona gülerek bakıyor ve mesaj yazıyordu, muhtemelen liseye gidiyordu. 

Onun yanındaki orta yaşlı ama bakımlı olmaya çalıştığı her halinden belli olan kadın bir yandan yanındaki küçük kızını oyalamaya çalışırken bir yandan da bebek arabasındaki oğlunu susturmaya çalışıyordu. Onun yanında oturan yaşlı teyzenin bedeni orada olmasına rağmen gözleri çok uzaklara dalmış bilmem kaçıncı anıda kaybolmuş zihninin dağarcığındakileri ziyarete çıkmıştı.

Nedensizce akmayı bekleyen gözyaşlarımı geriye gönderip kendimi onların yerinde hayal etmiştim. Daha birkaç yıl önce bende köşedeki kız gibiydim, öyle boş boş gülümseyip hayatın ve bana getireceklerinin farkında olmadan yaşayıp geleceğe umutla bakıyordum. Lisedeyken ne büyük hayallerimiz olurdu öyle, sanki hiç bir şey imkansız değilmiş gibi gelirdi çok da düşünmezdik aslında, büyüyeceğimizin farkında mı değildik bilmem?

İntikamın EsrarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin