44. Bölüm *Teşekkür Ederim*

254 17 7
                                    

44. BÖLÜM

Kaderin çoktan yazılmış yaşanmayı beklerken sen bıkmadan, usanmadan planlar yapıp, hayaller kurarsın. İçten içe neler olacağını bilsen de hayat şaşırtmayı, sürprizler yapmayı sever.. Buna bazen mucize bazen tecrübe desen de nihayetinde kaderinin bir parçası olduğunu bilirsin.

Ama hayatı güzel kılan, yaşanılır yapan da bu bilinmezlikler, belkiler hatta bazen de keşkelerde gizlidir. Çünkü her seçim bir vazgeçiştir ve yaşın ilerledikçe hep bir acabayı arkanda bırakarak öyle yapsaydın nasıl olurdu diye düşünürsün ama bilirsin ki zamanın geriye dönüşü yoktur. Çoğu şeyin telafisi olsa da bir insana verdiğin zamanın, yaşadığın bir ömrün geriye alınması mümkün değildir.

Kimi insanlar sizi büyütmek için, kimileri acı çektirmek için varken, bazıları da varlığıyla hayatınıza anlam katmak için, sizi daha mutlu bir insan yapmak için hayatınıza girmişlerdir. Bunların kimisi sadece konuk olup ömrünüzden geçip giderken diğer bir kısmı da ömrünüzün dönüm noktası olmuş ve en büyük yere sahip olmuş olanlardır ve biliriz ki bunların hepsinin bir hikayesi vardır ve senin hayatınla birleşecek bir yer edinmişlerdir.

İşte benim de Ömer'le başlayan hikayem tam da bildiğim zamandan başlamamış ve olay örgüm çok daha fazla geçmişe dayanıyordu. Hiç hatırlayamadığım Sonat'ın evinde bulduğum fotoğrafın bir kopyası da Ömer'in evinde duruyordu ve o fotoğraftakiler bizden başkası değildi.

 Çocukken evimize gelen o küçük ama kendinden emin görünen çocuk Ömer'den başkası değildi. Daha o zaman kalbimin kazanmayı başarıp elimden tutan çocuk şimdi hayatımın da sahibi olmuş kırık dökük kalbiyle yine beni kendisine bağlıyordu.

Sabah kalktığımda Ömer yanımda yoktu ve ben de fırsattan istifade ederek evi karıştırmaya başlamıştım ki eski albümleri bulunca bu fotoğrafı uzun uzun incelemiştim. Bunun dışında babamla Kaan Amca'nın, annemin üniversite çekilmiş fotoğraflarını da bulmuştum. 

O kadar yakın ve samimi görünüyorlardı ki diğer fotoğraflarda da babamların yanında iki erkek daha vardı ve aklıma Taner Amca'nın dedikleri gelmişti. Sanırım bu iki erkekten biri Taner Amca diğeri de Ertunç dedikleri adamdı. 

Şimdi tek yapmam gereken artık şu Ertan denilen adamı bulmak ve tanışmak olmalıydı. Sonra da bu fotoğraftakinin o olup olmadığını daha net anlayabilirdim ama bunu Ömer'e söyleyip söylememe konusunda oldukça kararsızdım. Söylersem yapacaklarından korkuyordum ama söylemezsem de bana neler yapabileceği konusunda tahmin bile yürütmek istemiyordum. 

Fotoğraflara bakmaya devam ederken Ömer'in de üniversitede çekilmiş olduğu fotoğrafları gördüm ve o güzel gözlerinin umutlu, mutlu baktığını, yüzünün güldüğünü görünce içim sızladı. Keşke hep böyle kalsaydı, omzundan bu kadar büyük yükler, büyük kırgınlıklar olmasaydı. Sonradan tanışıp kahramanı yaptığı babasından bu kadar kolay ayrılmasaydı..

O kadar kişinin içinden fark edilen özgüvenli duruşu, gülümseyen yüzü, bütün anlamlardan daha anlamlı bakan kara gözleri beni yine içine çekiyordu. Tek olduğu bir fotoğrafı albümden çıkarıp yanıma aldım en azından bu kadarına sahip olmam gerektiğini ve ayrılsak da ona bakabileceğim bir fotoğrafı olması gerektiğini düşündüm.

O sırada kapının açılma sesiyle bütün herşeyi hızlıca toplayıp dolaba tıkıştırdım ve koşarak salona geçtim.

"Neredeydin?" diye sordum.

"Biraz koştum, gelirken de gevrek aldım. Sen de kahvaltılık birşeyler hazırla, sonra şirkete geçeceğiz." dedi.

Kafamı salladıktan sonra mutfağa yöneldim ve Ömer de duşa girdi. O çıktığında ben de mükellef bir sofra hazırlamıştım. Sessizlik aramızda ev sahipliği yaparken ikimizde kahvaltımızı yapıyor ve derin düşüncelere dalmış gibi görünüyorduk.

İntikamın EsrarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin